O ikisinin Çölaşan - Balbay ikilisinden ne farkı var?
Başbakan Van’da “Otuz yıllık acıların sona ermesinden, kanın durmasından, baharın olmasından rahatsız olanlar var” dedi ya…
ADNAN BERK OKAN
Geçtiğimiz gecelerden birinde Ülke TV ekranlarında iki “Erkek” sohbet ediyorlardı…
Beyefendilerden biri Mehmet Çelik’ti…
Adının önünde de “Prof.” yazıyordu…
Yani…
Beyefendi, bir akademisyendi…
Ama…
Konuşmaları, gözlerindeki nefret, şiddet ve kin; bir akademisyene değil radikal bir ideologa yaraşır ölçekte sert, acımasızdı…
Karşısındaki daha genç olanın adı Turgay, soyadı Güler’di…
Evet, soyadı Güler’di ama hiç gülmüyordu…
Oysa yakışıklı olmasa da asimetrik olduğu için “sevimli, güzel” bir yüzü vardı…
Yani gülse, gülebilse yakışacaktı…
Ama hayır, gülmüyordu…
Yüzleri gülmeyen, ana muhalefet partisi genel başkanı ve milletvekilleriyle bazı yazarlara sürekli hakaretler yağdıran, onları aşağılayan bu ikili en çok da “Emperyalizm” adını verdikleri bir “öcü”den söz ediyorlardı…
Peki kimdi bu emperyalizm?..
Ya da hangi ülke veya ülkelerdi?..
İşte o konuda tek isim vermiyorlardı…
Kim bilir?..
Belki de emperyalizm; “vatansız”dı…
Ve…
O, “emperyalizm” isimli öcünün veya neyse neyin; Başbakan Erdoğan’ı siyaset sahnesinden silmek, ülkemizi ütmek istediğini anlatıyorlardı birbirlerine…
Ve…
Karşılıklı olarak kafalarını sallayıp; “haklısın yaaaa” falan diyorlardı…
O anda daldım gittim…
Bu iki yüzü gülmeyen, sert, haşin ve hatta saldırgan yurttaşı dinlerken Emin Çölaşan ve Mustafa Balbay’ın yaptıkları benzer programı hatırladım…
Çölaşan ve Balbay da Mehmet Çelik – Turgay Güler ikilisi gibi “körler sağırlar birbirini ağırlar” model bir program yaparlardı bir zamanlar…
Onlar da karşılıklı olarak birbirlerine “haklısın yaaa” falan derler, birbirlerinin söylediklerini doğrularlardı…
Ve yine onlar da “emperyalizm” isimli “olmayan” bir öcüden söz ederlerdi…
Çoktan, tarihin tozlu sayfaları arasında yerini almış bu olmayan emperyalizmin, Recep Tayyip Erdoğan’ı “başbakan”, Ak Parti’yi “Hükümet” yaptığı yalanını uydurup kendi yandaşlarını uyuturlardı…
Bu arada unutmadan…
Hemen hepiniz biliyorsunuz ki Emin Çölaşan ve Mustafa Balbay; Başbakan Erdoğan ve Ak Parti Hükümeti’nin müzmin iki muhalifidir…
Programlarında; küresel liberal kapitalizmle uyumlu çalışan, Musevi lobisinden “Kahramanlık ve cesaret ödülü” alan, AB’ye tam üye olabilmenin dikenli yollarında çektiği acıyı belli etmeden yürümeye; “ne yürümesi?” koşmaya çabalayan çiçeği burnunda Başbakan Erdoğan’a hakaretler savururlar, emperyalizmin oyuncağı olduğunu iddia ederlerdi…
Geçtiğimiz gece dikkat ettim…
Mehmet Çelik – Turgay Güler ikilisi de emperyalizm ve emperyalistlerle kavga ediyorlardı…
Neden?..
Başbakan Erdoğan ve Ak Parti’yi istemediği; yıkmaya çalıştığı için…
Amma da komik değil mi?..
Birbirleriyle neredeyse “kanlı – bıçaklı” bu dört kişinin ortak yanları emperyalizmden nefret etmekti…
Ama…
Bir farkla…
Emin Çölaşan ve Mustafa Balbay; Başbakan Erdoğan ve Ak Parti Hükümeti’nin emperyalizmin emellerine hizmet ettiğini savunuyorlardı…
Mehmet Çelik – Turgay Güler ikilisi ise emperyalizmin Başbakan Erdoğan ve Ak Parti Hükümeti'ni yıkmak için tuzaklar kurduğundan emindiler…
Ve ey güzel insanlar!..
Mustafa Balbay ve Emin Çölaşan olmayan emperyalizmle kavga ederken bir yandan da Edoğan ve Ak Parti Hükümeti’ne çakarlardı…
Çölaşan Sözcü’de, Balbay da cezaevinden yazdığı, Cumhuriyet’te yayımlanan makalelerinde halen Erdoğan’a ve Ak Parti Hükümeti’ne çakmaya devam ediyor…
Onların karşı mahalledeki ruh ikizleri olan Mehmet Çelik ve Turgay Güler ise; “emperyalizmin Başbakan Erdoğan ve Ak Parti Hükümeti’ni yıkmaya çalıştığını birbirlerine anlatıp karşılıklı olarak kafalarını sallıyorlar…
Unutmadan söyleyeyim:
Bu dört yurttaşın bir ortak yönleri daha var:
Dördü de savaş kaşağılığı, düşman mahalle yaratma hünerlerini sergiliyorlar ekranda…
Bugün 29 Ekim 2013…
Cumhuriyetin ilânının 90. Yıl Dönümü…
Bu satırları yazarken Çölaşan ve Balbay’ın neler yazdıklarını (Belki de hiçbir şey yazmayacaklar) bilmiyorum…
Yazarlarsa da yedi düveli (Yani emperyalizm ve emperyalistleri) nasıl yendiğimizi, devrim kanunlarının nasıl kabul edildiğini ama bugün artık Türkiye’nin nasıl da hızla bir “Şeriat Devleti”ne dönüştüğünü anlatacaklardır sanırım…
Mehmet Çelik ve Turgay Güler ise 90 yıl önce değil son on yıldır emperyalizmle savaştığımızı anlatıyorlardı geçen gece…
Peki doksan sene önce ne yapmıştık?..
“Aptalca” bir savaşla Osmanlı imparatorluğunu yıkmıştık?..
Gülmeyin lütfen…
Mealen aynen böyle söylüyorlardı…
Gerçi size “gülmeyin” diyorum ama ben de güldüm…
Güldüm ancak acı acı güldüm…
Zira “Huzur Çağı”na girmek üzere olduğumuz…
Irak merkezi yönetimi ile barıştığımız…
Ve hatta belki Esad’ı bile kabullenmek üzere olduğumuz şu son günlerde nasıl da düşmanlık pompalıyorlardı Mehmet Çelik ve Turgay Güler ikilisi…
Hani Başbakan Van’da “Otuz yıllık acıların sona ermesinden, kanın durmasından, baharın olmasından rahatsız olanlar var” dedi ya…
Kalıbımı basarım onların arasında Mehmet Çelik – Turgay Güler – Mustafa Balbay - Emin Çölaşan gibi ayrı mahallelerin aynı ortak düşmanla (Emperyalizm) savaşan askerleri de vardır…
Lütfen hemen itiraz etmeyin…
İnançlı insanların başörtüleriyle kavga ederek onları ötekileştiren Çölaşan – Balbay ikilisiyle; Mustafa Kemal Atatürk ve cumhuriyete samimiyetle ama kimseyi ötekileştirmeden sahip çıkanları “düşmanlaştıran” Mehmet çelik – Turgay Güler ikilisi arasında ne fark var?..
Ben vereyim cevabı: Hiç fark yok…
Hâsılı…
Bir yanda “Barış Çağı”nı bekleyen ve umutlar dağıtan, herkesi karşılıklı olarak birbirlerine anlayışlı, hoşgörülü olmaya davet eden gerçek barışseverler…
Diğer yanda Mehmet Çelik – Turgay Güler – Mustafa Balbay - Emin Çölaşan gibi; bütün bir toplumu birbirine karşı düşman olmaya tahrik ve teşvik edenler…
Ne yazık ki bugün için barışseverler değil, Mehmet Çelik – Turgay Güler – Mustafa Balbay - Emin Çölaşan gibi savaş ve düşmanlık kışkırtıcıları etkin…
Ama umutluyum…
Mehmet Çelik – Turgay Güler – Mustafa Balbay - Emin Çölaşan gibiler kaybedecek; barışseverler; insan sevgisini, barışı, hoşgörüyü her şeyin üstünde tutanlar kazanacak…
Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun…