MEDYA KÖŞESİ

Nuh Gönültaş'dan itiraf çağrısı!

Gönültaş, Ataklı'nın çok daha önce Zafer Mutlu ile ilgili yaptığı bir başka açıklamadan alıntı yaptığı yazısında hayli sert bir medya eleştirisi yaptı.

Nuh Gönültaş'dan itiraf çağrısı!
GAZETECİLER.COM
Medyanın 28 Şubat günahları ortaya dökülürken tartışma da giderek genişliyor. Bugün yazarı Nuh Gönültaş da konuyu köşesine taşıyan isimler arasında yer aldı.

Gazeteciliğin kirli yüzü nedeniyle zaman zaman mesleği bırakmayı dahi düşündüğünü kaydeden Gönültaş, Can Ataklı'nın başlattığı tartışmanın medyanın kirli yüzünü bir kez daha deşifre ettiğini yazdı. Gönültaş, Ataklı'nın çok daha önce Zafer Mutlu ile ilgili yaptığı bir başka açıklamadan alıntı yaptığı yazısında hayli sert bir medya eleştirisi yaptı.

İşte Gönültaş'ın yazısındaki ilgili bölüm:

Aslında Can Ataklı'nın söyledikleri yeni değil. Ama konjonktür bu main stream denilen ana akım medya denilen
medyanın gerileme ve çöküş dönemine denk geldiği için önem kazandı.

Bir de 28 Şubat süreci ve bu süreçte medyanın rolü ile ilgili hukuki takibat başladığı için önemli oldu.

Mesela Can Ataklı 2001 yılında Chivi.com sitesine -ki bu site bugünlerde yayında değil fakat o siteden yapılan alıntılar başka sitelerde mevcut- benzer şeyleri söylemiş:

"Zafer'e (Mutlu), gazetecilik ahlakından, basın ilkelerinden, insan hak ve özgürlüklerinden, ilkeli olmaktan bahsettikçe açıkça söylerdi:


Bunların hepsi boş laf, bu işin ilkesi falan yoktur. Şu an Türkiye'de büyük bir oyun oynanıyor, bu oyunda da herkese bir rol dağıtılmış durumda, yanlış yerde olursan gidersin diyordu. Bankaya (Etibank) el konmadan beş altı gün önce Zafer ile aramızda böyle bir konuşma geçti. Murat Demirel ile ilgili olarak televizyonda Egebank'a el konulduğu gece Murat Demirel'in Papermoon'da olduğunu söyledim. Ertesi gün beni de şaşırtan bir şekilde Hürriyet aldı bunu ve haber yaptı. Zafer de bana gelip "Bunu neden söyledin, ben sana özel söylemiştim" dedi. Ama neden bu kadar öfkelendiğini de anlayamadım. "Bunları fark edemiyorsun, bunları bilmediğin için paran yok, bunları bilmediğin için yetkilerin gitti. Ben bunları bildiğim becerdiğim için param da var, malikanem de var, benim her şeyim var senin ise hiç bir şeyin yok..."


İşte bu mesleğin duayeni bu adamlar.

Bakış açısı, yaptığı iş ile gerçekleştirmek istediği amaç, işini nasıl yaptığı...

Durum bu meslek açısından gerçekten çok vahim.

Bu adamlar gazete yöneticisi, yayın yönetmeni.

Bu adamların yönettiği gazeteler bu topluma yön veriyor, toplumun gündemini belirliyor.

Bu adamlar ülkede hükümet indirip hükümet bindiriyor, bakanlara şantaj yapıyorlar ve sonunda bu adamlara bir şeyler olmuyor.

Böyle bir hukuk düzeni var bu ülkede.

Paniğe gerek yok

Bunlar o zamanlar kendilerini TBMM'den de üstün görmeye başlamışlardı. Ertuğrul Özkök'ü dinleyelim şimdi:
"İtiraf edelim, bu belki hepimize musallat oldu. Bazılarımız kendimizi parlamentodan da üstün görme duygusuna kapıldık. Bu iktidar duygusu bazılarımıza çok da keyif verdi. Bu görüntünün ortaya çıkması ne bize ne de siyasetçilere yarar sağlar..."

Bence artık itiraf zamanı.

Panik zamanı değil.

Yazının tamamı için
ÇOK OKUNANLAR