Nuh Albayrak bu putu kırarsa kim kazanır?..
Geçtiğimiz günlerde "Analiz" köşesinde de dikkat çektiğim gibi bir putu kırıyor...
ADNAN BERK OKAN
Biliyor musunuz?..
Neredeyse yazarlık mesleğim boyunca hep, "farklı" olmanın çilesini çektim...
Medyadaki "tek seslilik" anlayışı, "çok seslilik" taraftarı oluşumu; gerektiğinde muhalefet kadar iktidarı da, ya da iktidar kadar muhalefeti de eleştiren tarzımı sevmedi...
Dünyaya aynı pencereden baktığım, aynı yaşam tarzını benimsediğim çok sayıda arkadaşım ("Dostum" diyemiyorum öyle olsaydı kendilerinden farklı bir siyasi tavrım olduğu için benden uzaklaşmazlardı), siyasi bakış açım onlara uymadığı için beni önce eleştirdiler…
Baktılar ki ne yaşam biçimimi ne de siyasi görüşlerimi değiştiriyorum; benden uzaklaştılar...
Ama ben buyum...
Yeri geldiğinde alkollü içki içerim...
Karım asla saçını başını örtmez...
Ama...
Ben de karım da namazlarımızı da kılarız...
Bilinen öyküdür...
Adamın biri, köylünün ineğini çalmış...
Sonra da düşmüş yollara...
İneği çalınan köylü de ineğini aramaya çıkmış…
Bir süre sonra ineği çalınan köylü, hayvanını eski bir kabir taşına bağlanmış olarak bulmuş…
İneğin az ötesinde de bir adan namaz kılıyormuş…
Adamın selâm vermesini beklemiş…
Selâm verdikten sonra yüksek sesle namaz kılanı, “hem ineğimi çalıyorsun ve hem de utanmadan bir de namaz kılıyorsun” diyerek azarlamış…
İneği çalan kişi iki eliyle yüzünü avuçladıktan sonra vermiş cevabını:
“İneği çaldım çünkü o benim mesleğim… Namazımı eda ediyorum çünkü o da benim borcum…”
Demek istemem o ki…
Namaz, niyaz borcum…
Sekulerliğim ise yaşam tarzım…
Ey güzel insanlar!..
Bendeniz; Demokrat Partili bir ailenin çocuğuydum…
10 yaşımda babacığım (Merhum) sadece ve sadece DP’li olduğu için 48 gün hapis yattı…
Tabii ki beraat etti sonunda ama çektiğimiz çile bize çok ağır geldi…
Ve…
İlerleyen yıllarda arkadaşlarım; Sosyalist, Komünist, Ülkücü, Akıncı ve benzeri birçok siyasi görüş için savaşırken (Evet… Ne yazık ki o bir savaştı ve işin içinde silâh vardı) ben Sirkeci’de 2. Şube’de “Liberalistim” dediğim için dayak yiyordum…
Evet…
Liberalisttim…
Ve o günlerde Liberal felsefenin de diğer ideolojiler gibi bir “…izm” olduğunu sanıyordum…
Çok geçmeden o konudaki yanlışlığımı öğrendim ve Liberal kelimesinin sonuna asla “ist” ya da “izm” takılarını getirip koymadım…
Daha da ileri yıllarda Liberal Demokrat Parti’nin Ekonomiden Sorumlu Kurucu Genel Başkan Yardımcısı oldum…
Benim gibi düşünmeyen hiç kimseye düşmanlık beslemedim…
İnsanların giyim kuşamlarını (başörtülü ya da mini etekli) eleştiri getirmedim…
Ama…
Başları örtülü oldukları için eğitim göremeyen kızlarımızın yanında yer aldım…
Bir bakıma kendimi her zaman merkez sağ siyasete yakın hissettim…
Ancak…
Merkez sağ siyasetçilerin, merkez sol veya solun diğer birçok fraksiyonu kadar “özgürlükçü” olamayışlarından hep hayıflandım…
Üzüldüm…
“Niçin?” diye sorup bu özgürlük zihniyeti fukaralığını sorguladım…
Bunları neden mi yazdım?..
Bir Molla Ahmet Hakan Kasım çıkar diye yazdım…
Gerçi köşesinde “reklâmım” olur diye adımı anmaz ama arkamdan ahkâm keser...
“Bir yerlere mesaj gönderiyor” falan der diye…
Neden desin?..
Çünkü…
Bugün yine, bütün medya yöneticilerine örnek olmasını istediğim bir gazete yöneticiliğini öveceğim…
Kimi mi?..
İhlas Medya Gurup Başkanı Nuh Albayrak’ı…
Çünkü…
Nuriye Akman'la yaptığı söyleşiyi okudum…
Geçtiğimiz günlerde "Analiz" köşesinde de dikkat çektiğim gibi bir putu kırıyor...
Nedir kırdığı put?..
Söyleyeyim:
“Farklı görüşlerin köşe sahibi olduğu gazetelerde kavga çıkar”…
İşte bu putu kırmaya niyetli Albayrak…
Nasıl kıracak?..
Farklı inançlara; farklı düşüncelere, farklı yaşamlara yönettiği Türkiye Gazetesi’nde yer vererek...
Bunu da şöyle açıklıyor Albayrak:
“Bugüne kadarki yazar kesitimize baktığımız zaman tamamına yakını aynı çizgide olan insanlar. Demezler mi insana, mademki siz farklı düşünsek de beraber yaşayabilmeliyiz diyorsunuz, niye Türkiye Gazetesi’nde farklı düşünenleri yazdıramıyorsunuz? Onun için biz bunu önce kendi bünyemizde test etmeye kalktık.”
Yolun açık olsun kardeşim…
Türkiye medyası ve siyasi yapısı ancak iç içe geçmiş birlikte yaşamayı, sayfa komşusu olmayı hazmeden, içselleştiren yazarlarla daha da güçlenecek…
Tebrikler…
Eğr bu putu kırarsan - ki kıracağından eminim - bundan bütün ülke medyası ve siyaseti kazançlı çıkacaktır...