MEDYA KÖŞESİ

NTV habercilerden değil haberden vazgeçiyor

90'lı yıllarda hiçbir hesap yapmadan kapıyı vurup çıktığınızda sonuçlarına katlanmak zorunda değildiniz. Medya henüz 'tek ses' olmamıştı, farklı farklı patronlar, farklı iş olanakları vardı

NTV habercilerden değil haberden vazgeçiyor
GAZETECİLER.COM - "Daha birkaç ay öncesine kadar sunduğu haber bültenini 'Sadece Can Dündar için izleseniz de' diye tanıtan bir kanal bir yıldızından daha vazgeçiyor. Bunun ticari bir tercih olmadığı ortada. O halde bir meslek dayanışması göstermemiz gerekmiyor mu? İlk başta NTV'deki gazetecilerin bu konuda bir tavır koymaları doğru olmaz mı?"

Bu soruyu soran Akşam yazarı Oray Eğin, "Yer yerinden oynamıyor. Medya eskisi gibi olsaydı belki." diyor ve ardından şöyle yanıtlıyor kendi sorduğu soruyu:

"Kapıyı vurup çıkamayanları da anlıyorum. Hem tepki gösterecek kimse kalmadı: Sadece Can Dündar değil, bütün ekran yüzleri teker teker gönderiliyor. Kanal sadece habercilerden değil, haberden de vazgeçmeye toptan razı zaten. Bu kadar isim bir Marmaray etmiyormuş meğerse.

90'lı yıllarda hiçbir hesap yapmadan kapıyı vurup çıktığınızda sonuçlarına katlanmak zorunda değildiniz. Medya henüz 'tek ses' olmamıştı, farklı farklı patronlar, farklı iş olanakları vardı.

Aydın Doğan'ın Milliyet'inden istifa eden Can Dündar bir günde Dinç Bilgin'in Yeni Yüzyıl'ına dönebiliyordu. Ufuk Güldemir hemen Erol Aksoy'un Show TV'sinde yeniden işe başlayabiliyordu. Bu gruplar hem birbirleriyle rekabet ediyor, hem de ideolojik olarak farklıydı.

Bugünün medyasını 'monokültür' kelimesi açıklayabilir. Kapıyı vurup çıkarsanız bazı meslektaşlarımız gibi 'adada' yaşamaya, sakin bir erken emekliliğe razı olacaksınız. Çünkü size iş teklif etmeye cesaret edecek pek fazla kişi çıkmayacak.

Bu yüzden de meslektaşlarımızın yazıları sansürlenince, programları yayından kalkınca, hoyratça kapının önüne konduklarında sesimizi çıkartacak takatimiz kalmıyor. Patronlara da kızmak yersiz, bir yazarı taşımanın faturasının beş milyar dolar olduğunu biliyoruz.
Burası medya."

Eğin'in yazısının tamamını okuyabilirsiniz.