KAYBETTİ

Nihal Bengisu Karaca

Hak verilmesi gereken cümlelerin bile had bildirimi için kullanılması kimilerine yakışabilir elbette...

Nihal Bengisu Karaca
Eleştirilemez hiçbir fikir, hiçbir söz yoktur...
Hatta "seni seviyorum" çok kısa cümlesi bile eleştirilebilirdir...
Hele...
Allah'ın tekliği fikrinin dahi eleştirilebilir olarak kabul edildiği bir demokrasi ikliminde elbette Şafak Pavey'in Meclis Kürsü'sünde yaptığı konuşmanın da eleştirilebilir yanları vardır, olacaktır da...
Ama...
Bütün bir konuşmanın sadece "eleştirilebilir" cümlelerini cımbızla alıp, hak verilmeyi hak eden bölümleri için bile had bildirilmesi; olmaz, olamaz, olmamalı...
Ya da şöyle...
Hak verilmesi gereken cümlelerin bile had bildirimi için kullanılması kimilerine yakışabilir elbette...
Ama...
"Akil İnsanlar Heyeti" üyesi seçilinceye ve hatta ondan da bir süre sonrasına kadar adalet duygusunu hiç yitirmeyen Nihal Bengisu Karaca ve onun benzeri vicdanlı yazarlara yakışmaz...
N. B. Karaca Başbakan Erdoğan'ı kırmamak, incitmemek, gücendirmemek için işi o noktaya vardırdı ki, en evrensel yanlışlarını bile savunur oldu...
"Favorilerimden" biri olarak benim kabullenemeyeceğim; "tek taraflı kasap bıçağı" gibi kesmeye başladı...
Ya da "nalıncı keseri" gibi...
Karaca inançları gibi yaşayan, inandığı gibi söyleyen ve yazan biri olarak başkalarının inançlarına da saygı duyan, başka fikirlerin doğruluğuna itiraz etse de saygısızlık etmeyen adil karakteriyle kazanmıştı bütün gönülleri ve tabii ki benim gönlümü de...
Fikir ve inançlarını paylaştığı ama zihniyetlerine uzak durduğu mahallesinde de o mahallenin Mine Kırıkkanatları, Ruhat Mengileri, Yazgülü Aldoğan'ları varken O ısrarla "Kendi" olmayı başarabilmişti...
Ne oldu?..
Neden oldu?..
Bilmiyorum...
Ama büyük ihtimalle "yüksek vefa anlayışı", kendisine güvenip inanarak "Akil İnsanlar Heyeti" üyesine seçtiği için Başbakan Erdoğan'ı kırmamaya özen gösterme gayreti ile o yüce adalet duygusunu yitiriyor Nihal Bengisu...
Bugünkü Gazete HT'de "Kutuplaşma" başlığı altında yayımlanan makalesini okumaya başladığımda yine o adil, adaletli, vicdanlı Nihal Bengisu Karaca ile karşı karşıya buldum kendimi...
Ta ki; "devletin millet tarafından ele geçirildiği"ni iddia eden satırlarına kadar...
Yıllarca kendilerini "millet" olarak tanımlayan, "bunların ağızları çorba kokuyor, bunlar oy vermeyi bile bilmezler, asıl devlet de biziz millet de biziz" diyen cumhuriyetçilerin söylediklerinden ne farkı var ki o yazdıklarının?..
Demokrasilerde ne devlet milleti ele geçirir, ne millet devleti...
Zira ikisi birbirinden gece ile gündüz kadar farklı kurumlardır...
Demokrasiyi demokrasi olmaktan çıkaran da işte bu "ele geçirme" kavgasıdır...
Hâsılı...
Nihal'in "Devleti ele geçiren millettir" iddiası ve bu iddiayı "zaten doğrusu da budur" tadında vermesini yakıştıramadım kendisine...
Ve tabii gündem olan Başbakan'ın "Polis devleti oluyoruz" kuşkularını doğrulayan söylemine iki çift cümleyle de olsa eleştiri getirmeyişi de yine onun adalet anlayışındaki zenginlikten çok şey alıp götürmüştür...
Yani...
Kaybetmiştir Nihal Bengisu; ne yazık ki kaybetmiştir...
 
ÇOK OKUNANLAR