Nihal Bengisu Karaca yazdı: Musa Orhan olayında adli tıp raporu tecavüzü kanıtlamıyor mu?
İpek Er'e tecavüz ettiği iddia edilen uzman çavuş Musa Orhan'ın tekrar serbest bırakılması, söz konusu adli tıp raporunun "tecavüzü doğruladığı" iddialarını sorgulatmaya başladı. Söz konusu raporun net şekilde delil sunmadığı iddia ediliyor. Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca bugünkü köşesinde bu sorunun peşinden gitti.
ipek Er'e tecavüz ettiği ve genç kızın intihare sürüklenmesine sebep olduğu iddiasıyla sosyal medya kampanyalarının ardından tutuklanan uzman Çavuş Musa Orhan tekrar serbest bırakıldı. Peki olay ortay açıktığı andan beri zikredilen "adli tıp raporu" Orhan'ın gerekli tutuklamayla karşılaşması için neden yeterli değil?
Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, bugünkü köşesinde yayınlanan "Acı gerçek: Delil yoksa tecavüz de yok" yazısıyla o sorunun cevabını okuyucularıyla paylaştı: Yoksa adli tıp raporu iddia edildiği gibi tecavüzü "kesin olarak" kanıtlamıyor mu?
Mevcut TCK'da "kaçırılma, irade dışında zorla tutulma ve iradeyi fesada uğratacak cebir, tehdit ve zorlamaya dair bulgular olmadığı, bunlar delillendirilmediği sürece ve eğer mağdur reşit ise söz konusu fiil cinsel saldırı (tecavüz) sayılmaz" diyen Nihal Bengisu Karaca, "Kanuna göre Evlenmeye vaadiyle kandırılarak gerçekleşen ilişki de ‘rıza ile ilişkiye girme’ kapsamına dahildir" dedi.
Eski TCK'da "evlenme vaadiyle kandırmak" diye bir suç olduğunu fakat mevcut durumda böyle bir suç olmadığını söyleyen Karaca, "intiharın varlığı rızanın yokluğuna alamet değil midir?" sorusunu da şu şekilde cevaplandırdı:
"Değildir. Kanun koyucu, eylem sırasında rızanın var olup olmamasına bakar, rızanın daha sonraki yokluğuna göre hüküm tesis edilmez. Cebir ve şiddet, zorlama bulguları tespit edilemiyorsa ve mağdur yaşı itibariyle reşit ise, intihar mektubu sadece iddiadan ibaret olur, delil yerine geçmez. Bunu az çok hukuk bilen herkes bilir."
HANİ ADLİ TIP RAPORU İNTİHAR MEKTUBUNU DOĞRULUYORDU?
"Hadise haberleştirilirken hemen her haber metninde “Adli tıp raporunun İpek Er’in iddialarını doğruladığı’ ifadesi yer alıyordu. Sonra bu ifade kayboldu gitti. Bunun anlamı şu: Muhtemeldir ki, adli tıp raporu bir cinsel birleşme yaşandığını kanıtlıyor, tecavüzü kanıtlamaya yetmiyor. Dün Musa Orhan’ın tahliyesine itiraz eden kişilerin yorumlarına baktım. Aralarında bazı barolar da vardı. Hemen hepsi sanığı ‘tecavüzcü’ olarak nitelemekle beraber, kimse adli tıp raporundan bahsetmiyor ve artık hiçbiri “mağdurun tecavüze uğradığı adli tıp raporuyla sabittir” ifadesini içeren bir cümle kurmuyor. Şunu diyeceğim, İpek Er tecavüze uğramış olabilir, ama belli ki eldeki veri ve bulgular bu tecavüzü ispat etmeye yetmiyor. Nitekim mağdurun şüpheliye atfettiği intihar mektubunda cebir ve şiddetten ziyade Musa Orhan’ın kendisini yanıltmasından ve olayın sonrasında da terk etmesinden ve tehdit etmesinden kaynaklanan bir buhran gözlemleniyor."
"ADALET İSTERKEN ÇOK HUKUKLULUK ÇAĞIRMAYALIM"
Karaca, "Bana kalırsa, eğer sonuç adalet hissimizi tatmin etmiyor diye, Türk yargısı bölgesel coğrafi ayrımcılık yaptı yaftasını asmaya devam edersek, bilmeden çağırdığımız tek şey ‘çok hukukluluk’ olur" diyen Karaca uyarılarda bulundu:
"Normal şartlarda ‘evlenme vaadiyle kandırıp kızlık bozmak’ diye bir suçun olamayacağını, böyle şeylerin ancak ilkel 3. Dünya ülkelerinde olacağını söyleyen ama şimdi Batman’ın bir ilçesinden yaşayan İpek Er için ‘farklı’ bir sonuç tahsis edilmesini isteyenler böyle bir tehlikeyi davet ediyorlar..."
"Yöresel ve geleneksel ön kabullerin -mesela Batmanlı bir kızın cebir şiddet ve tehdit olmadan asla kendi rızasıyla böyle bir ilişkiye girmeyeceği gibi ön kabullerin - kanunun üzerinde konumlandırılmasını beklemek Türk Hukuk Sisteminin tekliği ile ilgili gerçeğe uymuyor."