MEDYA KÖŞESİ

Nihal Bengisu Alabora'dan girdi Özdil'den çıktı!

Karaca önce Mehmet Ali Alabora'yı köşesinde sert bir dille eleştirdi, yazısının devamında ise konuyu hızla ve isim vermeden Yılmaz Özdil'e de getirmeyi başardı.

Nihal Bengisu Alabora'dan girdi Özdil'den çıktı!
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, bugün köşesidne  Yalandan kimse ölmez, ama 'Alabora' olunabilir başlıklı bir yazı ile tiyatro oyuncusu Mehmet Ali Alabora'yı sert bir şekilde eleştirdi. Ancak Karaca'nın hedefinde sadece Alabora yoktu...

Karaca, Gezi olayları sürecinde sosyal medyada linç edilen Alabora için "her olumsuzluğun sorumluluğunu bir tiyatro sanatçısının tek bir cümlesinin üzerine hamletmenin haksızlık olduğunu" düşündüğünü söylediği yazısında, "Alabora'nın "yalanları", içinde 140 karaktere sığamayacak kadar çok nefret olduğunun kanıtı." dedi.

Karaca yazısının devamında konuyu hızla ve isim vermeden Yılmaz Özdil'e de getirmeyi başardı. İşte Mali Alabora'dan başlayıp Özdil'e uzanan Nihal Bengisu Karaca'nın o yazısından çarpıcı bir bölüm:

BİR TWEETİYLE GÜNDEM OLMUŞTU

Alabora, "Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel" twit'iyle bir hayli gündem olmuş, Gezi olaylarını kışkırtmakla suçlanmış ve aleyhindeki suç duyurularına maruz kalmıştı. O günler yaşanırken, bir noktadan sonra Alabora için üzülmüş, Gezi dolayımıyla söz konusu olan her olumsuzluğun sorumluluğunu bir tiyatro sanatçısının tek bir cümlesinin üzerine hamletmenin haksızlık olduğunu düşünmüştüm. Ne yazık ki Londra'daki panelde daha uzun cümleler kurma şansı bulmuş olan Alabora nın "yalanları", içinde 140 karaktere sığamayacak kadar çok nefret olduğunun kanıtı.


ALABORA SON OLARAK NE DEMİŞTİ?


Önceki gün, Londra'da, "68'den Gezi'ye Toplumsal Mücadele" konulu bir panele katılan Memet Ali Alabora, Gezi'nin arkasında örgütlü bir güç olmadığını söylemiş ve Türkiye'de "özgürlük" dendiğinde hemen herkesin tüylerinin diken diken olduğunu ileri sürmüştü. Alabora'nın sözlerinin devamı şöyle:

"Çünkü, yeni 1 Mayıs'tan geliyoruz. Her şey yasak. Sokakta yürümek yasak. Sağa bakmak yasak. Sola bakmak yasak. Konuşmak yasak. Düşünceni ifade etmek yasak. Hele yazmak, çizmek, bir basın organında yaymak bu yasak."


SOKAKTA YÜRÜMEK YASAK İMİŞ

"Sağa bakmak yasak, sola bakmak yasak, konuşmak yasak, sokakta yürümek yasak"
imiş.

Böyle söylüyor ama bir taraftan da "Özgürlük dendiğinde insanların tüyleri diken diken oluyor" diye şikâyet ediyor.

ÖZGÜRLÜK KAVRAMINI FENA KİRLETTİNİZ

Normaldir. Çünkü "özgürlük" kavramını fena halde kirlettiniz, "özgürlükçülüğü" yalancılığın en karikatür halinin yanına iliştirerek "özgürce" lekelemekte sakınca görmediniz.

Zira "Konuşmak yasak" dediğiniz ülkede en çok kullanılan özgürlük, Başbakan'a ve onun siyasi çizgisine yakın olanlar aleyhinde konuşma, hatta hakaret etme özgürlüğü.

TÜKÜRMESİNLER DİYE MEZAR TAŞINA...

Öyle ki, Aydın Doğan'ın amiral gemisinde bir yazar, Başbakan'a hitaben, "Tükürmesinler diye mezar taşına, toma bekleyecek başında" diye yazabiliyor ve bu yazar patronu tarafından korunuyor.

Elbette korunsun. Ama "Yazarlar, Başbakan emriyle işten kovuluyor" diyenlerde patronların istedikleri zaman, istedikleri yazarı koruduğu gerçeğiyle yüzleşsin.

NİHAL BENGİSU KARACA YAZILARI
ÇOK OKUNANLAR