ANALİZ

Nesiniz siz kuzum?.. Değirmen taşı mı?..

Aralarında sizin de bulunduğunuz köhnemiş sol zihniyet, CHP’nin bir kitle partisi değil çürümüş bir ideolojinin partisi olmasını isteyen ittihatçı kafa...

Nesiniz siz kuzum?..  Değirmen taşı mı?..

ADNAN BERK OKAN

Sevgili Rahmi Turan…

Erdoğan ve Ak Parti medyası sayesinde yıldızı giderek parlayan ve yine Erdoğan ve Ak Parti medyası sayesinde yakın bir zamanda günlük tirajı 500 binleri geçecek olan Sözcü’de iki köşenin birden sahibisiniz…

Gazetenin birinci sayfasında Tokmak 1’i, onuncu sayfasında ise Tokmak 2’yi yazıyorsunuz…

En büyük avantajınız; Erdoğan’dan, siyasal iktidardan ve iktidar medyasından bağımsız kalarak yazabilme özgürlüğünün verdiği rahatlık ve güveniniz…

Çünkü muhalif makale yazmak, hele bir de sonsuz özürlük ortamında olmak bir gazeteci yazar için bulunmaz nimettir…

Peki…


İki yanlıştan birincisi…

Dün gazeteleri okurken iki büyük “Dil” yanlışı çarptı gözüme…

Birinci yanlışı çok takdir ettiğim “usta gazeteci/yazar” ve “haber analist” Muharrem Sarıkaya yapmıştı…

Yok, hayır, “gazetecilik” konusunda değildi yanlışı…

Babamı bile daha delikanlılığa geçiş yıllarımda eleştirdiğim bir “fahiş” hata yapmıştı HaberTürk Gazetesi Ankara Temsilcisi…

Ne miydi yanlış?..

O halde önce cümleyi okuyun:

“…. Bu kez kaçırmadığım, acemi er eğitimini tamamlayan oğlum Can’ın yemin töreni.”

“Oğlum Can”…

Sevgili Muharrem…

Neden “Oğlum”?..

Bir evlâdın tek bir kişi tarafından dünyaya getirilmesi görülmüş şey mi?..

Asla…

İmkânsız…

Tüp bebekte bile emeği geçen iki taraf vardır…

Hatta tüp bebekte tıbbi yardımı da sayarsak üç taraf olduğunu bile söyleyebiliriz…

Yani sevgili Muharrem

Bir anne veya babanın, birlikte dünyaya getirdikleri bir “evlât” için “birinci tekil” mülkiyet eki kullanması hele senin gibi bir usta gazetecinin o hatayı yapması kabul edilebilir gibi değil…

Karının da üzerinde hakkı olan evlâdınızdan “Oğlum” diye söz edişin karına ve bütün annelere karşı da yapılmış çok büyük bir saygısızlık…

Yani sevgili kardeşim; “Oğlum Can” değil, “Oğlumuz Can” demeliydin…
 

Bu kadar özgürken…

İktidarın, Erdoğan’ın ve hele iktidar medyasının o kadar çok eleştirilecek yanlışı varken…

Ve…

CHP, son yıllar Türkiye’sinde “en demokrat” kurultayını (parti kongresini), yapmışken…

Ve...

İktidar medyası ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın özel köşelerinde Muharrem İnce'ye övgü, Kılıçdaroğlu'na hakaretler yağdırılırken; CHP Genel Başkanı'nı neden “yanlış” ve hatta zaman zaman “kurgu”ya saparak eleştiriyorsunuz anlayamadım?..

Erdoğan’ı yiyemeyince Kılıçdaroğlu’nu mu yiyeceksiniz yoksa?..

Nesiniz siz kuzum?..

Değirmen taşı mı?..

 

Beri bakın beyefendi!..

Mutlaka biliyorsunuz ama bir de ben anlatayım…

Kadınlar “dedikodu”, erkekler ise “durum tespiti” yapar…

Örnek vereyim…

Kadınlı erkekli bir dost sohbetinde bir kadın önce “duydunuz mu?” diye sorar ortaya…

Sonra da meraklı bakışlar arasında dedikodusunu patlatır:

“Falancanın kızı filancanın oğlundan hamileymiş…”

“Aaaaa!.. Bak sen?.. Ay doğru mu şekerim?” nidaları arasında erkeklerden biri “durum tespiti” yapar…

“Orospudan da o beklenirdi zaten…”

Nereden mi çıktı şimdi bu “absürt” örnek?..

 

Söyleyeyim…

12 yıl önce (3 Kasım 20029 yapılan ve Ak Parti’nin sadece % 36 oyla tek başına iktidar olarak çıktığı seçimlerden sonra), dönemin DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’e aynen şöyle demiştim:

“Bunlar (Ak Parti) çok zorlanarak ve uzun mücadelelerden sonra iktidar oldular göreceksiniz çok uzun zaman ve çok kolay kalacaklar iktidarda…”

Morali bozulan Tansu Hanım “neden?” diye sorduğunda şu açıklamayı yapmıştım:

“Çünkü bunlar (Ak Partililer) sabahın köründe kalkar camiye gidip namazlarını kılarlar… Ondan sonra uyumadan doğrudan işlerinin başına giderler… Geceleri ise yatsı namazını kılar yatar, uyurlar… Her zaman zindedirler, kafaları uyuşmamıştır… Bizimkiler (DYP’liler), ANAP’lılar, CHP’liler ve MHP’liler ise gece yarılarına kadar rakı masasında kafayı çeker veya Anadolu Kulübü’nde kumar oynarlar… Sabaha karşı yatar öğlende kalkarlar… Kafaları bir gece önceden kalmadır veya kumar masasında sigara dumanından oksijensiz kalan beyinleri dumura uğramıştır…”

Tansu Hanım kısa bir süre sustuktan sonra kahkahayı patlatmıştı…

Kim bilir?..

Belki de siyasetten kesin çekilmesinin temelinde benim o öngörüm(!) yatmaktadır…


Şimdi…

12 yıl önce söylediklerimin ve daha sonra defalarca anlattığım bu gerekçelerin bir benzerini CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu söyledi…


İkinci hata…

Hürriyet’in hem de 1. Sayfasındaydı…

Haberi yazan meslektaşımız çok kötü bir cümle kurmuş, aynı cümlede iki “fahiş” yanlışlık yapmıştı…

Bakın nasıl:

“Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki 62. Ak Parti Hükümeti için dün yapılan güvenoylamasına..….”

Doğrusu şöyle olmalıydı…

“AK Parti genel Başkanı Ahmet Davutoğlu başkanlığında kurulan 62. Cumhuriyet Hükümeti için dün yapılan güven oylamasına..….”

“Çok mu önemli?” diye soranlara cevabım net ve kesin: Çok önemli…

Zira kurulan hükümet 62. AK Parti değil, 62. Cumhuriyet hükümeti

AK Parti’nin kurduğu 5. Hükümet

Yapılan da “güvenoylaması” değil, “güven oylaması”

Yani…

“Güven” ve “Oylama” bitişik değil ayrı ayrı yazılmalıydı…

Çünkü...

“Güvenoyu”
bitişik...

“Güven oylaması” ise ayrı yazılır…

Çok basit ve sıradan gibi görünse de çok önemli hatalardır bunlar…
 

Ve…

Aralarında sizin de bulunduğunuz köhnemiş sol zihniyet, CHP’nin bir kitle partisi değil çürümüş bir ideolojinin partisi olmasını isteyen ittihatçı kafa, adamı neredeyse “linç” edeceksiniz…

Oysa Kılıçdaroğlu Erdoğan gibi, “rakı içmeyin” demedi ki…

Öyle deseydi elbette yakışmazdı…

Yok, hayır…

Sadece laik sisteme bağlı olduğu için değil; demokrat olduğu, temel hak ve özgürlüklere saygı duyduğu, özel hayat ve yaşam tarzı tercihi konusunda serbestlikten yana olduğu, olması gerektiği için yakışmazdı…

Ama dedim ya…

Kılıçdaroğlu’nun o konuşmasının hiçbir yerinde “rakı içmeyin” diye bir tavsiye veya baskı ya da uyarı yok…

Rakıyı itibarsızlaştırma amacı da yok...

Ya ne var?..

Onu da söyleyeyim…

“Ülkenin sorunlarını rakı masasında tartışıyorsunuz” diyerek “durum tespiti” yapıyor Kemal Bey…

 

Rahmi Bey;

Kusura bakmayın…

Sizi “tenzih” falan da etmeden ben de iki “durum tespiti” yapacağım…

Kılıçdaroğlu’nun o açıklamasına “Rakı yasakçılığı yaptı” diyen gazeteci/yazar ya da siyasilerin algı zekâlarının gelişmişliği konusunda şüphelerim var…

Ve belli ki Kılıçdaroğlu siyasi strateji olarak doğru yolda...

Aksi halde hem sizler ve hem de Ak Partili köşe yazarları Muharrem İnce'ye gaz verirken, Kılıçdaroğlu'nu itibarsızlaştırmak konusunda rakıda  görüş birliğine varmazdınız...

[email protected] 

ÇOK OKUNANLAR