ANALİZ

Nedir bu gazeteciliğin sizden çektiği be çocuğum?..

Sen hala Turgut Özal öncesi Türkiye’sinde kalmışsın be yavrum…

Nedir bu gazeteciliğin sizden çektiği be çocuğum?..

ADNAN BERK OKAN

Yahu Yener…

Yahu Yener…

Söze “ülen sana gazetecilik diploması verenin…” diye başlayacağım…

Başlayacağım başlamasına ama…

Hocalarına ayıp olacak…

Onların günahlarını alacağım…

Çünkü…

Ve eminim ki…

Sana gazeteciliğin ilke ve ahlakını öğretmişlerdir…

Ama sen alamamışsın be çocuğum…


Bir şeyi çok merak ettim…

Daha doğrusu kafamda canlandırdım…
Olacak şey değil ama oluyor işte ve Yener, Başbakan tarafından diğer yandaş yazarlarla birlikte kabul ediliyor…
Yener ayağa kalkmadan soruyor sorusunu:
“Tayyip Bey, hakkınızdaki iddialar, paraların sıfır…”
Tabii ki “sıfır” der demez önce bir tekme, sonra bir yumruk, daha sonra da alın çatına bir kafa yiyor…
Bu arada Erdoğan da kalkıyor yerinden ve birkaç yumruk da o atıyor…
Abarttım mı?..
Belki de hayalim çok geniş…
Ama…
Başbakan’ın yerinden kalktığı sahneye kadar olan bitene hiç kimse itiraz edebilir mi?..
Edemez…
Yani, yani…
Yener,
bulmuş sakin bir adam…
Ekmeğin fiyatını bile sorabiliyor…
Sonra da kalkıyor herkesin görüp bildiğini ters çevirip, “çok öfkelendi” falan diyor
Şu andan sonra dua edeceğim ki Yener bir gün Erdoğan’a soru sormak zorunda kalsın…
Ama öyle yalaka yazar sorularından değil…
Yani “nasıl oluyor da bu kadar yakışıklı olabiliyorsunuz” falan değil…
Doğrudan “evdeki paralar sıfır….” diye başlasın…
Ve “sıfır”ın arkası gelmeden şu sesler gelir…
“Ulan seni bize parayla mı verdiler hırbo!...”
Dan, dun, çan, çun…

“Alamamış Yener, ne yapsın Prof. Döner…”

Hatta eminim...

Hocaların seni “21. yüzyılda bir siyasi lidere ekmek fiyatı sorulmaz çünkü Türkiye de artık piyasa ekonomisine geçti, çeşit çeşit ekmek var ve her birinin fiyatı ayrıdır”
diye uyarmışlardır bile…

Ama be Yener

Sen hala Turgut Özal öncesi Türkiye’sinde kalmışsın be yavrum…

Ohooooo…

Bana sorsaydın soruyu “hangi ekmeğin?” diye ben sana karşı sual sorardım…

Çavdar, kepek, tahıllı, yedi tahıllı, tam buğday, ruşeymli, francala, Rus ekmeği, Alman ekmeği, İsveç ekmeği; falan, filan…

Hayır yani…

Gazeteciliğin de ırzına geçiyorsunuz be çocuğum…

Olmuyor ki…

Ama…

Bir an için farz edelim İhsanoğlu senin sorun karşısında afalladı, kekeledi, yanına baktı, ardına baktı bir fısıltı bekledi…

O zaman ne olacaktı?..

“Daha ekmek fiyatını bilmeyenden cumhurbaşkanı mı olur?” diye manşet mi atacaktın?..

Yahu hayretsiniz be...

Hayret ki, hayret kere hayret...

Piyasada envai çeşit ekmek var...

"Gazeteci"  diye bilinen biri kalkıyor, bir CB adayına, "ekmeğin fiyatı kaç para?" diye soruyor utanmadan...


Peki, be Yener…

Bugüne kadar hiç Erdoğan’a soru sorabildin mi?..

Pardon…


Hiç mi yoktu?..


Yener’
in o sorusunu espriyle karşılayan İhsanoğlu önce karşı soru yöneltti Yener’e…
“Bunu bana ekmeğin fiyatını bilmiyorsun da öğrenmek için mi sordun yoksa başka bir niyetle mi?”…
Sonra da onun yanıtını beklemeden verdi cevabını…
“Ekmek bir lira halk ekmek altmış kuruş…”
Zavallı Yener…
Cevabı aldı ve sustu…
En çok merak ettiğim ise şuydu:
Acaba yüzü kızardı mı?..
Pardon…
Dikkat etmedim ama sanki “iyi kötü” bir yüzü varmış gibi gelmişti bana…
Yoksa hiç mi yoktu?..

Seni, Erdoğan’ın yanına aldılar mı hiç?..

Uçağına bindin mi?..

Boş ayakkabı kutularından falan söz edebildin mi?..

Ya da meselâ…

“Sayın başbakanım sıfır…” diye söze başlayabildin mi?..

Yooo...

İmkân var mı?..

Erdoğan'a soru soracak kadar yakınına sokulmak yandaş gazeteci için bile olsa kolay mı?..

Ama...

İhsanoğlu gibi korumasız dolanan birisine sor sorabildiğin soruyu...

Neymiş?..

İhsanoğlu soruya kızmışmış…

Hani televizyonlar vermese…

Ya da "dünya öfke şampiyonu" Erdoğan’ı tanımasam…

Ve...

"Kızgın adam" nasıl olur bilmesem...

Ben de “Kızgın İhsanoğlu” diye makale bile attırabilirdim…

Yahu adam sakin sakin sana ekmeğin fiyatını söyledi…

Ama...

Ha vallah...

Ha billah...

Sen bir defa Erdoğan’a bırak soru sormayı, muhabbete “sıfır…” diye başla da gör başına geleceği…

 

Kaybettin Yener kaybettin…

Git o diplomanı kümese as olur mu çocuğum?..

Soruya bakar mısınız?..

-"Anadolu insanının sizin hakkınızda şöyle bir tespiti var; 'Ekmeleddin İhsanoğlu, uzun sürü halktan kopuk kaldı. Halkın içerisine karışamadı.' Mesela şöyle ilginç bir görüş var ; 'Eminim ki sloganı 'ekmek' olan Ekmeleddin İhsanoğlu, ekmeğin fiyatı nedir bunu dahi bilmiyordur.' şeklinde görüşler belirtiliyor.”

Yahu Yener…

Eğer sen bir kişiden bu veya buna benzer bir soru duyduysan namerdim…

Yahu... 

İhsanoğlu temiz kâğıdını almak için bile savcılığa kendi bizzat gitti…

Hiç kimseyi göndermedi…

Bırak Erdoğan’ı, Demirtaş bile görevlilerinden birini gönderdi savcılığa temiz kâğıdı almak için…

Sen işte böyle bir adama Anadolu insanını da kendi yalanına alet edip “ekmeğin fiyatı kaç para?” diye soruyorsun…

Cevabını aldın mı?..

Kaç paraymış ekmeğin fiyatı?..

Biliyor muymuş?..

Hem de mahalle fırınında çıkan ekmekle Halk ekmeğin farklı fiyatlardan satıldığını bile biliyormuş di mi?..

Nereden biliyormuş?..

Senin gibi birinin çıkıp da 21. Yüzyılda ekmek fiyatını soracağını tahmin ettiği için önceden öğrenmiş mi?..

Hayır…

Evinin altında bakkal varmış, oradan gidip kendi ekmeğini kendi alıyormuş da ondan biliyor…

 

Ah len Yener aahhh!..

Seni gazeteci yapanın da…

Sana “gazetecilik kartı” verenin de…

Seni temsilci yapanın da…

Yani ne desem bilmek ki…

“Seni gidi köftehor seni… Seni gidi tetik düşürücü seni…” desem yeter mi Yener?..

adnanberkokan@gmail. Com

ÇOK OKUNANLAR