POLEMİK

Nazlı Ilıcak'ı şoke eden 12 Eylül suçlaması!

İnternethaber yazarı Lütfü Türkkan'dan Nazlı Ilıcak hakkında ilginç iddialar var. Ilıcak 12 Eylül öncesi köşesinden adeta 'azmettirici' bir rol oynamış...

Nazlı Ilıcak'ı şoke eden 12 Eylül suçlaması!
GAZETECİLER.COM
Sabah yazarı Nazlı Ilıcak'ın adı yine ilginç bir polemiğin tam ortasında. İnternethaber yazarı Lütfü Türkkan Ilıcak'ın ülkücü gençliğin üstündeki etkisini kaleme aldığı yazısında şaşırtacak anektodlar aktarıyor. Türkkan, 12 Eylül öncesinde sağcı kesimde özellikle ülkücüler arasında Ilıcak'ın bir idol olduğunu vurguladıktan sonra Sabah yazarı için inanılmaz suçlamalarda bulunuyor. Türkkan'a göre Ilıcak 12 Eylül öncesinde yaşanan sağ sol çatışmasında adeta 'azmettirci' rolü oynamış.

İşte Türkkan'ın kaleminden 12 Eylül öncesi bir Nazlı Ilıcak portresi:

"Nazlı Ilıcak Hanımefendi’yi öğrencilik dönemlerinde okuduğum, daha sonra bir müddet yazı yazdığım Tercüman Gazetesi’ndeki yazılarından hatırlıyordum.
O dönemde, komünistlere, sosyalistlere karşı yazdığı yazılar, benim yaş gurubumdaki insanlara acayip haz verirdi.
Zira öyle bir yazılar yazardı k; O yazıları okuyan Ülkücü her genç, karşıt görüşte kimi görse, cin görmüş gibi olurdu.
 Fırsatını bulsa, hemen oracıkta boğardı belki de.
Bir gaz verirdi ki, sormayın gitsin.
Hanımefendi, sağın, ‘kaleminden kan damlayan’ yazarıydı adeta.
Allah deyince, Kur’an deyince, Peygamber deyince, ezan deyince, vatan deyince, bayrak deyince, bir değil, birkaç kez daha dökülürdü kaleminden Nazlı Hanım’ın, belleğimizde kutsal bilinen bu kelimeler.
Nazlı Hanım’ın tarifine göre, Komünistler, Allahsızdı, kitapsızdı, vatanı satanlardı, ezanı susturmaya çalışanlardı, bayrağı indirip, Moskof Bayrağı dikmek için devrim yapacaklardı.
Nazlı Hanım, yazdıkları ile Ülkücü her gencin idolü olmuştu.
Benim de!"

Lütfü Türkkan, Nazlı ılıcak hakkındaki fikirlerinin tam tersine dönüştüğü süreci ise ilginç bir anısını aktararak anlatıyor...

"
Akşam sahilde parti var dediler.
Böyle bir kültürüm olmadığı için, gider uzaktan seyrederim diye düşündüm.
Nazlı Hanım gözüme ilişti.
Basındaki resimlerinden çok daha alımlı, bakımlı bir hanım.
O da ne, elinde bir bardak viski, o gurubun yanından diğerine dolaşıp duruyor.
Önce inanamadım.
Ama zaman geçtikçe, Nazlı Hanım da, elindeki viski kadehlerini ardı ardına devirdikçe, kahkahaları herkesin sesini bastırıyordu.
Dolaşırken, yorulmuş olacak ki, bir duvarın üstüne ilişen, rahmetli Feyyaz Tokar’ın dizine oturdu Hanımefendi.
Evet, gördüklerim doğruydu.
12 Eylül öncesi, Allah, Peygamber, din, iman, Kur’an, ezan, vatan, bayrak diye yazı yazdıkça gençleri birbirine kırdıran o satırların sahibi, O Kadın’dı bu.
Ne farkı vardı peki, Moskof Uşakları’ndan?
Hatta O’nun deyimiyle ‘Moskof Uşakları’ denilen o arkadaşlar, kendilerini ifade ettikleri gibi yaşadıkları için, daha bile samimiydi Nazlı Ilıcak’tan.
O ise, ‘el aleme verir talkımı, kendi yutar salkımı’ sözüne uygun, hiç de söylemlerine uymayan bir hayatın tam da ortasındaydı.
Sıdkım sıyrıldı kendisinden, gördüğüm o manzara karşısında.
Hatta iğrendim.
O Nazlı Hanım, gençleri kırdırarak, kan akıtılmasından haz duyan, gerçek yüzünü saklayan O Kadın, dün tweetırda neden ‘evet’ oylarının arttığını (!) yazmış.
Nazlı Hanım’ın ‘evetçi’ olması bile, benim ‘hayır’ demem için yeterli vallahi.
Başka hiç başka bir sebebe bile ihtiyaç duymam."
ÇOK OKUNANLAR