Nazlı Ilıcak'ı Ahmet Şık'ın çizgisine getiren kitap
Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak ile Ahmet Şık, OdaTV davası kapsamından karşı karşıya gelmişlerdi. Ilıcak son kitabı ile Şık'ın çizgisine mi geldi.
BÜLENT TELLAN
Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak ile Ahmet Şık, OdaTV davası kapsamından karşı karşıya gelmişlerdi. Oda TV iddianamesinde davanın açılmasına sebep olan şikayetin sahibi Nazlı Ilıcak olarak görünüyordu.
"İmamın Ordusu" isimli kitabını yayımlamaya hazırlarken gözaltına alınan Ahmet Şık 1 yıl boyunca tutuklu olarak yargılanırken, kitabının kopyaları da emniyetin operasyonu ile bulunduğu bilgisayarlardan zorla silinmişti.
Bu esnada kurulan Postacı Yayınevi, kitabı 000Kitap - Dokunan Yanar ismiyle ve 125 gazeteci, aktivist ve akademisyenin ortak imzasıyla yayınlanmıştı.
Bu hafta sonu ise Cemaat ile Ak Parti arasındaki savaş sonrasında Sabah gazetesindeki köşesini kaybeden ve Gülen Cemaati'ne yakınlığı ile bilinen Bugün gazetesinde yazmaya başlayan Nazlı Ilıcak'ın yeni kitabı "Ar Damarı Kâr Damarı" Truva Yayınları tarafından İslam Dizisi serisinden yayımlandı.
Peki "Nazlı Ilıcak son kitabı ile Şık'ın çizgisine mi geldi?" diye sormamıza yol açan şey ne?
Hemen söyleyelim.
Nazlı Ilcıak'ın kitabı "Son dönem ülkemizde yaşananların bir özetidir bu kitap... Bilinmeyenler ve perde arkası gerçeklerdir..." diye başlıyor ve şöyle devam ediyor:
"Ülkede bir cadı avı başlamıştır artık... Cadı avı bir kere başladı mı, ortada suçlanmayacak kimse kalmaz. Her manşet, her yorum bir suç delili gibi ortaya atılır. Bu yüzden diyorum ki, gelin demokraside, hukuk devletinde buluşalım. Herkes, kendi acısına, kendi mağduriyetine ağlamasın. Toptancı bakış açısını terk edelim. Suç ile şüpheli arasında somut ilişkiyi bulmaya çalışalım. Farklı davranışlar, ancak, ya komplo teorisi olur, ya da çirkin bir iftira…
Alman ilahiyatçı Emil Gustav Friedrich Martin Niemöller, önceleri inanmış bir nasyonal sosyalist idi. Daha sonra, Hitler karşıtı bir direnişçi oldu. 1938-45 yılları arasında toplama kamplarında kaldı.
İşte ona atfedilen açıklamalar: "Önce komünistleri götürdüler, sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sonra sosyalistleri götürdüler, sesimi çıkarmadım; çünkü sosyalist değildim. Sonra sendikacıları götürdüler, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudiler'i götürdüler, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni götürmeye geldiler… Benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı."
Niemöller'in başından geçenler herkesin kulağına küpe olsun…
AYNI SATIRLAR AHMET ŞIK'IN KİTABINDA DA VAR...
İşte Ahmet Şık ile Nazlı Ilıcak'ı buluşturan şey tam da bu satırlar. Şık'ın İmamın Ordusu ismiyle yazmak için çalışırken tutuklandığı ve sonrasında 000Kitap - Dokunan Yanar ismiyle basılabilen kitabını 7. sayfasında, kitaba bir giriş olarak Martin Niemöller'in o meşhur sözleri yer alıyor:
"Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.
Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.
Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.
Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı."
ELBETTE AYNI ÇİZGİDE BULUŞAMAZLAR AMA...
Son dönemde Gülen Cemaati'ni ödünsüzce savunan ve öz kardeşi Ömer Çavuşoğlu'nun dahi "Hiçbir olayı incelemeden doğrudan Fethullah Gülen korumacılığına sığınmış durumda. Ben buna akıl tutulması diyorum. ...onun bu yılki tutkusu Gülen cemaati. Bundan evvel Susurluk tutkusuydu, polisleri koruma altına almıştı. ... Demirel'i savunmak için çok yazı yazdı, onu 'bir bilen' yaptı ama yine yanıldı. Şimdi de tutkusu Gülen. Ne diyeyim Allah hayırlı etsin." diyerek eleştirdiği Nazlı Ilıcak ile sosyalist dünya görüşüne sahip Ahmet Şık'ın aynı çizgiye gelmesi, aynı şeyleri savunması elbette mümkün değil.
Ancak siyasi olarak önce Demirelci, sonra Milli Görüş çizgisindeki Fazilet Partisi milletvekili, sonra AK Parti ardndan Gülen Cemaati çizgisine savrulan Nazlı Ilıcak'ın Ahmet Şık ile aynı kişiye atıf yapması dikkat çeken bir ayrıntı olarak medya tarihindeki yerini aldı.