MEDYA KÖŞESİ

Nazlı Ilıcak 'yandaş' gazetelere çaktı!

Sabah gazetesi yazarı Ilıcak, dün Yeni Şafak ve Star gazetelerinin manşetten, Zaman ve Sabah gazetelerinin ise 1. sayfadan verdiği haberleri eleştirdi.

Nazlı Ilıcak 'yandaş' gazetelere çaktı!
GAZETECİLER.COM
Nazlı Ilıcak'tan kendi mahallesine çarpıcı bir uyarı geldi. Zaman, Yeni Şafak ve Star'ın yanısıra kendi gazetesi olan Sabah'ın manşetlerini ve ilk sayfalarını eleştiren Ilıcak "Benim şüphelim suçsuzdur" anlayışını hedef aldı.

Deniz Feneri davasında savclılardna sonra bu kez bilir kişiyie hedef gösteren muhafazakar gazetelerin bu tutumunu eleştiren Nazlı Ilıcak 'Benim darbem iyidir" zihniyetini az eleştirmedik' dedi.

İşte Ilıcak'ın kendi mahallesine yönelttiği Deniz Feneri eleştirisi:

Önce savcılar hile yaptı, şimdi de bilirkişi! Aynı gazeteler, benzer bir gayretle, Deniz Feneri dosyasındaki iddiaların düzmece, şüphelilerin de masum olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Yapmayın arkadaşlar! Bırakın kararı mahkeme versin. Zaten yayınladığınız haberlerden pek bir şey anlaşılmıyor. Karışık cümleler, içinden çıkılamayan rakamlar...

Savcıların yaptığının "tahrifat" olmadığı da ortaya çıktı. Hissedar olunan şirketin mal varlığının alınıp, satılması veya devredilmesinin engellenmesi, ortaklık payına tedbir konulmasının tabii bir sonucu. Şüphelilerin, şahsi gayrimenkulleri üzerine tedbir konulurken, yüzde yüzüne yakın oranda hisse sahibi oldukları şirketlerin taşınmazlarının serbestçe alınıp, satılması, ya da devredilmesi hiç düşünülebilir mi? Mantık bunun neresinde!

"Benim darbem iyidir" zihniyetini az eleştirmedik. CHP'liler, 12 Eylül'e karşıyken, uzun süre, 27 Mayıs'ı yere göğe sığdıramadılar.

"Benim şüphelim suçsuzdur"u, Ergenekon davasıyla gördük. Onlara göre bütün belgeler düzmeceydi; Cemaat fabrikasyonuydu; virüstü. Kâh Eskişehir'de bir evde, kâh Gölcük Donanma Komutanlığı'nda, kâh Genelkurmay Karargâhı'nda çıkıyordu dokümanlar. Bazen buzdolabının arkasına saklanmış bir suikast talimatı, bazen Koç Müzesi'nde sergilenen Uluçalireis denizaltında "unutulmuş" TNT kalıpları ve Amerikan menşeli patlayıcı. Krokilere bakarak yer altında silâhlar da ele geçirildi. Ama bizim Ergenekon dostlarını inandıramadık. Hepsi Cemaat'e yakın polislerin işiydi.

Bakıyorum Deniz Feneri'nde roller değişmiş. Ergenekon'a sahip çıkanlar, bu davadan tutuklu olanların adlarını bile anmıyor. Zira şüphelilerin cezasını zihinlerinde çoktan kesmişler. Ama başka gönüllü avukatlar çıktı; orasından burasından dosyayı kemirme hevesindeler.

Bu davranışı doğru bulmuyorum. Hatta kurtarmak istedikleri kişilere yarar da sağlamıyor. Onlar böyle aklamaya çalıştıkça, bilirkişileri suçladıkça, savcılar dosyadan uzaklaştırıldıkça, şüphe derinleşiyor; olayın üstü mü kapatılmak isteniyor endişesi doğuyor. Üstelik bir kısım medyanın, iktidarın talimatı doğrultusunda "aklama manşetleri" attığı düşünülerek dava iyice siyasallaşıyor. Bir bilirkişi yanlış yapmış olabilir. Ama bildiğim kadarıyla, Almanya'da da mahkûmiyet gerçekleşti ve Alman yargısı, ilişkiler ağının Türkiye'de olduğuna işaret etti. Bu durumda, Türk hâkimlerinin kararını beklemek galiba en doğrusu.

İŞTE O MANŞETLER

[photos]