MEDYA KÖŞESİ

Nazlı Ilıcak aslında ne diyor?

Sabah yazarı Nazlı Ilıcak bugün köşesinde PKK muhatap alınmalı sözlerinin ilk kez söylenmediğini yazdı. Peki Ilıcak bu sözlerin arkasında mı?

Nazlı Ilıcak aslında ne diyor?

GAZETECİLER.COM - Nazlı Ilıcak, bugün köşesinde "Türkiye'de garip şeyler oluyor" diye başladığı yazısında "PKK ile masaya oturulmalı mı?" polemiğine ilginç bir şekilde devam ediyor.

Ilıcak sözlerini reddetmiyor ama net bir şekilde arkasında da durmamaya özen gösteriyor bugünkü yazısında... İspanya'nın ETA, İngiltere'nin İRA ile nasıl çözüme ulaştığını anlatıyor... Bu sözler ilk defa dile getirilmiyor diyor... Bugüne dek her yol denedi, PKK'nın karşısına Hizbullah bile çıkartıldı diyor.

İşte Ilıcak'ın bugünkü köşesinden çarpıcı bölümler...

Nazlı Ilıcak Ne Demişti?
Habertürk'te 20 Haziran gecesi katıldığı programda şöyle konuşmuştu:

Nazlı Ilıcak: Son saldırılardan sonra artık görülmüştür ki PKK'yı muhattap olmadan bu sorunu çömek mümkün değildir. Sonuçta silah onların elinde ve siyaset yapmak istiyorlar. Ayrıca Öcalan için de ev hapsi benzeri bir talepleri var. Şimki ki Türkiye şartlarında bunları yapmak mümkün değil. Hele şu kutuplaşma ortamında mümkün değil. Demek ki şartları bu noktaya getirmek gerekiyor.

Benan Kepsutlu: Sayın Ilıcak ben mi yanlış anladım yoksa PKK'yı muhatap almadan bu sorun çözülmez mi dediniz?

Nazlı Ilıcak: Evet, dolaylı olarak muhatap alınabilir dedim. Şimdi bu şartlarda çok tepki çekebilir bu sözler ancak sürekli yeni şehitler geliyor. Sadece silahlı tedbirle olmuyor. İlker Başbuğ bile bütün gücümüzle gitsek de Kandil'i yok edemeyiz dedi sonuçta. Demekki askeri tedbirlerle çözmek mümkün değil. Seçimlere gidiliyor o nedenle şimdi olmaz belki ama seçimlerden hemen sonra bir yol yöntem geliştirmek zorundalar.

"Bir baktım, Haber Türk'te, çözümler bahsinde sarf ettiğim "Elbette dolaylı olarak PKK muhatap alınmalı" sözüm, dallanmış, budaklanmış, "PKK ile masaya oturalım" şekline girmiş ve sanki böyle bir öneri ilk defa duyuluyormuş ya da Öcalan zemini geçmişte hiç yoklanmamış gibi, benim düşüncemde olanlara ambargo konulması bile, İçişleri Bakanı'yla yapılan bir toplantıda seslendirilmiş.

BENZER SÖZLER DAHA ÖNCE DE SÖYLENDİ

Arşivleri yokladığınızda, buna benzer çok sayıda söz sarf edildiğini göreceksiniz. Başka ülkelerdeki örnekler de, Türkiye'ye kısmen yol gösterebilir. Hem İngiltere, hem İspanya, gerektiğinde, terör örgütüyle dolaylı ya da dolaysız temasa geçtiler. Silâhlar bırakılsın istenildiğine göre, zaten bir mutabakatın sağlanması icap etmez mi?

HER YOL DENENDİ

Ilıcak yazısında ilginç bir duruma da dikkat çekiyor. Bu güne kadar Ilıcak'ın siyasi perspektifindeki yazarların pek dillendirmediği, "Türkiye'de her yol denendi. PKK'nın karşısına Hizbullah çıkartıldı. Faili meçhul cinayetler gerçekleştirildi, köyler boşaltıldı, işkence yapıldı, sınır ötesi operasyonlar birbirini izledi, sıkıyönetim ve Olağanüstü Hal ilân edildi." şeklindeki sözleriyle terör örgütüne karşı yürütülen mücadelenin kirli yüzüne dikkat çeken Ilıcak şöyle devam ediyor:

"Rakamlara bakılırsa 30 bin ölü, 5 bin yaralı ve 10 bin sağ olmak üzere 1984'ten 2009'a kadar geçen dönemde 45 bin terörist etkisiz hale getirildi. Ama yeni katılımlar olduğu için, terör örgütü hâlâ vurmaya devam ediyor. Demek ciddi bir projeyle, başka ülkelerin deneylerinden de istifade ederek ve Türkiye'deki bütün siyasi partilerin işbirliği ve katkısını sağlayarak ciddi bir çözüm arayışına girmek zamanı geldi.

Bu projede, kültürel kimlikler anayasal teminatla güvence altına alınmalı. Siyasi boyutun yanı sıra, ekonomik önlemler de ihmal edilmemeli."

Ilıcak'ın yazısının tamamına ulaşabilirsiniz.

Yorumlar