Namık Çınar kazandı çünkü...
Türkiye medyasında bırakın bir genel yayın yönetmenine hakaret edilmeyi, selâm vermemek bile "kovulma" sebebidir...
Tarih boyunca düşünürler hep tartıştı...
Bizim atalarımız ekmek yenilen kaba def-i hacet yapılamayacağını anlatan bir söz söylediler...
Batılıların ataları örneği hayvan üzerinden verip, bir köpeğin bile kendisine ekmek veren eli ısırmadığını hatırlattılar...
Sokrat da bunu öğrencileriyle tartıştı...
Sonuç:
Eğer ekmek veren el ahlâk dışına çıkmış, topluma zararlı birery haline gelmişse o el ısırılır...
Ya gelmemişse...
Doğrudan ihanettir; ahlâk dışıdır, günahtır...
Orhan Miroğlu; terör ve Kürtlerin sorunlarını savunurken sergilediği dik duruşuyla topladığı puanları; kendisini en kötü günlerinde koruyan, ona köşe veren, PKK'nın alenen ölümle tehdit ettiği günlerde yanında duran Ahmet Altan'a hiç hak etmediği suçlamalarda bulunarak yitirdi...
Ahmet Altan sustu...
Köşesini dahi almadı elinden...
Ki...
Türkiye medyasında bırakın bir genel yayın yönetmenine hakaret edilmeyi, selâm vermemek bile "kovulma" sebebidir...
İşte böyle günlerde TARAF'ta bir ses yükseldi...
Ve...
Kendi yazarı tarafından hakarete uğradığı halde ses çıkarmayan genel yayın yönetmenin yanında yer aldı...
Çünkü genel yayın yönetmeni ihaneti hak edecek hiçbir kirli işin içinde olmadığı gibi; her zaman onurlu durmuştu...
Orhan Miroğlu'nun (açıkça demese de kullandığı cümlelerle), ekmek veren eli ısırdığını söyledi...
Yemek yediği tabağa def-i hacetini yaptığını savundu...
Bu cesur yürek kim mi?..
Söyleyelim:
Eski bir asker...
Son dönemlerin sıkı liberal demokratı Namık Çınar...
Biz de "bu yürekli, ilkeli ve olması gereken tavrıyla Namık Çınar kazandı" diyoruz...
Bizim atalarımız ekmek yenilen kaba def-i hacet yapılamayacağını anlatan bir söz söylediler...
Batılıların ataları örneği hayvan üzerinden verip, bir köpeğin bile kendisine ekmek veren eli ısırmadığını hatırlattılar...
Sokrat da bunu öğrencileriyle tartıştı...
Sonuç:
Eğer ekmek veren el ahlâk dışına çıkmış, topluma zararlı birery haline gelmişse o el ısırılır...
Ya gelmemişse...
Doğrudan ihanettir; ahlâk dışıdır, günahtır...
Orhan Miroğlu; terör ve Kürtlerin sorunlarını savunurken sergilediği dik duruşuyla topladığı puanları; kendisini en kötü günlerinde koruyan, ona köşe veren, PKK'nın alenen ölümle tehdit ettiği günlerde yanında duran Ahmet Altan'a hiç hak etmediği suçlamalarda bulunarak yitirdi...
Ahmet Altan sustu...
Köşesini dahi almadı elinden...
Ki...
Türkiye medyasında bırakın bir genel yayın yönetmenine hakaret edilmeyi, selâm vermemek bile "kovulma" sebebidir...
İşte böyle günlerde TARAF'ta bir ses yükseldi...
Ve...
Kendi yazarı tarafından hakarete uğradığı halde ses çıkarmayan genel yayın yönetmenin yanında yer aldı...
Çünkü genel yayın yönetmeni ihaneti hak edecek hiçbir kirli işin içinde olmadığı gibi; her zaman onurlu durmuştu...
Orhan Miroğlu'nun (açıkça demese de kullandığı cümlelerle), ekmek veren eli ısırdığını söyledi...
Yemek yediği tabağa def-i hacetini yaptığını savundu...
Bu cesur yürek kim mi?..
Söyleyelim:
Eski bir asker...
Son dönemlerin sıkı liberal demokratı Namık Çınar...
Biz de "bu yürekli, ilkeli ve olması gereken tavrıyla Namık Çınar kazandı" diyoruz...