MEDYA KÖŞESİ

'Nagehan henüz yazmadı ama...'

Serdar Turgut, Akşam'da yazı yazmasını sağladığı Nagehan Alçı ve Oray Eğin'e nasıl bir öğüt verdi? İşte o yazı

'Nagehan henüz yazmadı ama...'
GAZETECİLER.COM  - Serdar Turgut, Akşam gazetesi genel yayın yönetmeni olduğu dönemde 'önünü açtığı' Oray Eğin ve Nagehan Alçı'ya sahip çıktı ve tavsiyelerde bulundu...

"Geçmişle hesaplaştığımda, yayın yönetmenliği yıllarını düşündükçe o günlerden başarı haneme yazabileceğim başlıca (bazı yorumlara göre belki de sadece) iki şey var, bunu görüyorum. O günlerde hayli direnerek, onlara sonuna kadar inanarak, her defasında onların yanında durarak iki insanın önünü açtım.

İkisinin de iyi yazar olacaklarına hep sonuna kadar inandım. Birini neredeyse bir yıl boyunca kapalı devre yazdırdım. Kitaplar verdim okuması için, yazısını her gün okudum ve onunla konuştum. O da pes etmedi, direndi, sonra o gün geldi ve başladı yazmaya.

Diğeri ise yazdığı hemen her yazısıyla bana sorun çıkardı. "İyi yazar böyle olur" dedim. Patronumla, okuyucuyla onun yüzünden kavga ettim, direndim, ona siper oldum, o da yoluna devam etti.

Tabii hiçbir yayın yönetmeni, bir insanı yazar yapamaz. Yazar kendiliğinden oluşur, yayın yönetmeni ise sadece onun önünü açabilir, gerekirse ona siper olur ve hatta onun için dövüşür.

İçlerinde yazma aşkı olan bu iki yazara da ben bunu yaptım sanıyorum. Böyle şeyleri konuşmayı pek sevmem, ama bu iki yazar da bazen benimle ilgili o günlere ait düşüncelerini zaten söylediklerinden, "on the record" olduklarından bugün bunları daha rahat yazabiliyorum. Bu iki yazar Oray Eğin ve Nagehan Alçı.

SORUN KESİN BENDE OLMALI

Bu birbirinden tamamen farklı, hatta birbirlerinin fikirlerine düşman olan iki yazara aynı zamanda abilik yapmış olmam bende hayli tuhaf, hayli sorunlu bir yan olduğunu gösteriyor. Hatta bazı yorumlara göre, sadece bu olay bile benim bir süredir tamamen delirmiş olduğumu da göstermekte.

"İkisine birden inanıp onlara destek veren bir yayın yönetmeni, en hafifinden çifte kişilikli olmalı" diyenler de var. İtiraf etmeliyim ki bende çiftten çok daha fazla kişililik var. (...)

Bu konuda mütevazı olmak istemem, onun için söyleyeceğim, işte bu yüzden ben hangi konuda yazarsam yazayım ortaya iyi yazı çıkarabiliyorum. Bu yeteneğimi içimdeki farklı kişiliklere borçluyum. Hep söylerim, bir yazarın ne söylediği değil neyi nasıl söylediği önemlidir.

Bana en ters gelen fikrin bile söylenme biçimi iyi ve kaliteliyse ben o yazarı severim. Ne dediği hiç önemli değil, hatta benim tamamen karşı olduğum fikri bile savunsa bunu güzel ifade ederse o kişi benim için iyi yazardır.

Örneğin, Oray'ın en sevdiğim yazıları arasında benim aleyhime yazdığı yazılar da var, onları da sadece iyi yazılmış oldukları için seviyorum.  Yılmaz Özdil de ne dediği değil, nasıl dediği çok önemli olan bir yazardır. Nagehan ise şimdiye kadar aleyhime bir şey yazmadı ama ona da mutlaka zaman gelecektir; çünkü o hemen herkes hakkında sert söylenebilecek bir şey bulabiliyor.

Ama bana karşı sertleşmek zamanı geldiğinde o da bunu güzel ifade edecektir, buna inanıyorum.

İki yazar arkadaşım da hayli sert ideolojik tavırlara gittiler. Bu tür ideolojik tavırların iyi yazarlığı törpülediğini yıllar içinde ben gördüm. İnşallah onlara da bu bir süre sonra olmaz, yazarlıkları yıpranmaya başlamaz. Tavırlı yazanlar, taraf olanlar her dönemde, her zaman kendilerine alkış tutanları muhakkak görürler. Günün anlamı ve zamanın ruhuna göre bazen yükselip bazen de düşülür. Bunlar normal ve hep olur, ama bence önemli olan, her durumda, her zaman neyi söylediğine değil nasıl söylediğine önem vererek yaşamaktır, iyi yazarı zamanlar üstü, dönemler üstü yapan da budur.

ÇOK OKUNANLAR