Nagehan Alçı'dan insan hakları eylem planı yorumu: John Locke mezardan çıksa bu kadar yazabilir
Yazar Nagehan Alçı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı insan hakları eylem planına övgüler yağdırdı. Alçı, "Konuşmayı dinlerken John Locke mezardan çıksa bu kadar yazabilir diye düşündüm." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de açıkladığı "İnsan Hakları Eylem Planı" yankı uyandırdı. 1.5 yıllık bir süreç sonunda 9 amaç, 50 hedef, 393 faaliyeti içeren belgenin içeriği Habertürk televizyonunda değerlendirildi.
Mehmet Akif Ersoy'un sunduğu programda konuklar planı yorumlarken, gazeteci Nagehan Alçı'nın kullandığı ifadeler dikkat çekti. Eylem planını sevinçle karşılayan Alçı, herkesi bu metne destek çıkmaya ve takipçisi olmaya çağırdı.
"Onda biri hayata geçse Türkiye dönüşür"
Alçı, konuşmasında şunları söyledi:
"Dört dörtlük. Onda biri hayata geçse, Türkiye açısından önemli dönüşümlere yol açar. Temel handikapımız derin bir kutuplaşma içinde olmamız. Muhalefet keşke rezervler koymak yerine ben bu metnin takipçisi olacağım dese.
Konuşmayı dinlerken John Locke mezardan çıksa ancak bu kadar yazabilir diye düşündüm. Çok önemsiyorum o kadar detay verdi ki. Mesela hangi dini inançtan olursa olsun o çalışan dini bayramlarda izinli sayılacak.
2005'lerdeki özgürlükçü havanın estiği dönemin mesajlarını görüyorum."
İngiliz klasik liberal düşüncenin öncüsü İngiliz filozof
Nagehan Alçı'nın John Locke örneği sonrası herkes Locke'nin hayatını araştırdı. Peki John Locke kimdir nerede yaşadı mesleği neydi? Fikirleri merak konusu olan Locke'nin hayatını sizler için derledik:
8 Ekim 1704 yılları arasında yaşamış İngiliz filozoftur. John Locke 18. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biridir. Locke düşünce özgürlüğünü, eylemlerimizi akla göre düzenlemek anlayışını en geniş ölçüde savunan ilk filozof olduğu için Avrupa’daki Aydınlanma ve Akıl Çağı’nın gerçek kurucusu olarak kabul edilir.
John Locke, Bristol yakınlarında, Wrington’da doğmuştur. Kumaş ticareti ile uğraşan bir aileden gelmektedir. Babası ticaretle uğraşmak yerine noterliği tercih etmiş ve ibadette sadelik isteyen Püriten mezhebinin koyu bir destekçisi ve üyesi olmuştur. Locke’un daha sonra öne sürdüğü öğrenim kuramlarında babasının büyük etkisi sezilmektedir.
Locke yüksek öğrenimini Oxford Üniversitesinde yapmış, burada doğa bilimleriyle tıp okumuştur.
Hayata atıldıktan sonra hem yazar hem de siyaset adamı olarak çalışan Locke önce Brendenbur Dükalığı’nda İngiliz elçiliği katibi olarak bulundu, ardından İngiltere’ye döndükten sonra da 8 yıl Shaftsbury adında bir İngiliz aristokratın yanında özel hekimlik yaptı.
1683’te Shaftsbury’nin Hollanda’ya kaçmak zorunda kalması üzerine Locke da İngiltere’den ayrıldı. Ancak 1689’da İkinci İngiliz Devrimi başarı kazanınca İngiltere’ye dönebildi.
Locke, bütün eserlerinde gelenek ve otoritenin her çeşidinden kurtulmak gerektiğini, insan hayatına ancak aklın kılavuzluk edebileceğini ileri sürer. Bu düşünceleriyle liberalizmin, tabii bir din anlayışının, rasyonel pedagojinin öncüsü olmuştur.
Locke mutlakıyet yönetimlerini sarsan ilk kişi olarak tarihe geçmiştir. Mutlakıyet yönetimine açtığı sarsıntılar sonucunda zamanla derin yarıklar oluşmuştur ve İngiliz, Amerikan ve Fransız devrimlerinin temelleri oluşmuştur. Locke bu devrimlerin temelini oluşturan filozof olarak akıllara yer etmiştir.
Empirizmin kurucusu sayılan Locke, doğuştan gelen ideler fikrine karşı çıkmış, zihnimizdeki her tür idenin duyu verilerinden türediğini savunmuştur.
İnsan zihni başlangıçta boş bir kâğıt gibidir (tabula rasa). Bu kâğıt dış cisimlerden edinilen duyu verileriyle dolmaya başlar ve böylece duyumun basit ve ideleri ortaya çıkar. Zihin bu basit ideleri çeşitli şekillerde işleyip bir araya getirerek karmaşık idelere ulaşır. Ayrıca duyumdan edinilenler üzerine yapılan içsel duyum ve işlemler, düşünümün ideleri dediğimiz şeyleri doğurur.
Cisim idesi de böyle karmaşık bir idedir. Bu ideyi meydana getiren ideler cismin nitelikleri olurlar ki bunlar da birincil ve ikincil diye ikiye ayrılır. Töz idesi ise tüm bu özelliklerin taşıyıcısı olarak kabul edilen idedir. Cisimsel tözler dışında, zihinsel idelerin taşıyıcısı olan bir tinsel tözü de kabul eder.
Tanrı da böyle karmaşık bir idedir. Bilgi de bu ideler arasındaki ilişkilerden doğar ve ideler arası uyuşumun ya da uyuşmazlığın algılanma biçimine göre üç dereceye ayrılır; sezgisel, tanıtlamalı ve duyusal.
Locke’a göre ahlak da matematik gibi tanıtlamaya elverişlidir çünkü ahlaksal yargıların karşılık geldikleri cisimlerin özleri bilinebilir. İyi ve kötü, haz ve acıdan ya da bizde haz ve acıya yol açan şeyden ve istençli eylemlerimizin etik yasalarla uyuşup uyuşmamasından başkası değildir. Üç çeşit yasa vardır:
Kutsal yasa,
Yurttaşlık yasası,
Ahlak yasası.
İnsanın doğal durumu herkesin herkese karşı savaşı değil, özgürlük durumudur ama bu durumu yöneten bir doğa yasası vardır. Bu yasa aklın yasasıdır; insana eşit ve bağımsız olduğunu öğretir.
İnsanların doğuştan sahip oldukları doğal haklar, kendini koruma ve yaşamını savunma hakkı, özgür olma hakkı ve mülkiyet hakkıdır.
İnsanlar doğal olarak özgür oldukları için kimse öz onayı olmaksızın başkasının politik gücüne uyruk edilemez. Fakat insanlar haklarından daha güvenli bir ortam kurmak için vazgeçer ve bazı hak ve yetkilerini toplumun çoğunluğuna devredecek biçimde sözleşirler.
Böylece doğa durumundan çıkarak yurttaş toplumuna geçmek için bireysel istençlerini toplumun istencine bağlarlar. Bu şekilde kurulan hükümet toplumunun hak ve özgürlüklerini korumak, refahı için çalışmak zorundadır. Çıkarılan yasaları uygulamak yürütme erkine ve anlaşmazlıkları gidermek yargı erkine düşer.