Nagehan Alçı destek vermeye hazır!..
Soner Yalçın'a destek veren çevreler Kemal Kılıçdaroğlu'nun telefonlarının da dinlendiğini yazıp söylüyorlar
ADNAN BERK OKAN
Diyelim ki Soner Yalçın'la çok samimi arkadaşsınız...
Ve telefonla konuştunuz...
Ne anlattıysanız hepsi savcılık dosyasına girdi..
Malum; Savcı da bunları yandaş olan gazetecilere bilâ menfaat takdim etti...
Ve o konuşmalarınız kamuoyuna duyuruldu...
Ve...
Yaptığınız küçük bir çapkınlığı cümle alem duydu...
Bu durumda polis kimi dinlemiş oluyor?..
Benzer soru, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bile(!) dinlenildiği iddialarından bahisle Nagehan Alçı'ya soruldu.
Alçı şu cevabı verdi:
"Tabii ki yasal olarak Soner Yalçın'ı dinlemişler... Yani Kemal Kılıçdaroğlu dinlememişler".
Nagehan Hanım'a telefon edip "Bu durumda Kılıçdaroğlu da dinlenmiş olmuyor mu?" diye sordum.
"Evet ama benim anlatmak istediğim başka" deyip devam etti. "Soner Yalçın'a destek veren çevreler Kemal Kılıçdaroğlu'nun telefonlarının da dinlendiğini yazıp söylüyorlar kaç gündür. Konuyu isitismar ediyorlar. Kılıçdaroğlu da 'beni de dinliyorlar' diyor. Oysa Kemal Kılıçdaroğlu'nu dinleyen yok. Ben onu anlatmak istedim".
"Peki" dedim. "Acaba biz gazeteciler hep birlikte hareket etsek ve
yasal dinlemeye takılan ama hakkında telefonlarının dinlenmesi için mahkeme kararı olmayan birinin söylediklerinin savcı tarafından dosyaya konmasının engellenmesine yönelik bir kampanya başlatsak nasıl olur?..".
Nagehan Alçı yasadışı bütün dinlemelerin engellenmesi gerektiğinin altını özenle çizdi. O konuda da mutabıktık, aynı şeyleri düşünüyorduk...
Ben ayrıca şöyle dedim:
"Birçok yasa dışı örgütü çökertmenin ve suçüstü yakalamanın yolu bu telefon dinlemelerinden geçiyor; yasal dinlemeler yine olsun ama hakkında telefonlarının dinlenmesi için mahkeme kararı olmayan birinin söylediklerinin savcı tarafından dosyaya konmasının engellensin"...
İkinci açıklamamda da Nagehan Alçı ile mutabık kaldık...
Cevabı çok hoşuma gitti:
"Ben şahsen böyle bir kampanyaya katılırım..."
Evet sevgili meslektaşlarım...
Bugün Kemal Kılıçdaroğlu dinlenir ve söyledikleri savcı tarafından önce dosyaya, oradan da bir gazeteci dostuna uçurulur...
Gazeteci dostu da köşesine taşır...
Genel yayın Yönetmeni ve yazı işleri haberi sever, birinci sayfa manşete taşır...
Türkiye kamuoyu Kemal Bey'in ne dediğini öğrenir..
Amaaaa...
Bugün Kemal Bey'in başına gelenin yarın birgün içimizden birinin başına gelmeyeceğinin garantisi yoktur...
Geçenlerde yaptığım bir öneriyi bir kez daha tekrar edeyim:
Meclis:
* Yasal dinlemeye takılan kişilerin konuşmalarının dosyaya konulmayacağı, aksini yapan savcılar hakkında soruşturma başlatılacağı;
* Gizlilik kaydı bulunan dosyaların medyada yayımlanması durumunda savcılık kalemi ve bizzat savcı hakkında soruşturma başlatılacağı;
* Suçun sabit olduğunun anlaşılması durumunda ...... ceza ile tecziye edileceği...
Arkadaşlar var mısınız?..
Ben kendim ve çalışma arkadaşlarım adına hazırız...
Eğer bu üç maddelik yasal düzenleme olursa ne tartışma kalır, ne de telefonu dinlenmediği halde "devlet beni de dinliyor!" diye yaygara koparan politikacı...
adnanberkokan@gmail.com
Diyelim ki Soner Yalçın'la çok samimi arkadaşsınız...
Ve telefonla konuştunuz...
Ne anlattıysanız hepsi savcılık dosyasına girdi..
Malum; Savcı da bunları yandaş olan gazetecilere bilâ menfaat takdim etti...
Ve o konuşmalarınız kamuoyuna duyuruldu...
Ve...
Yaptığınız küçük bir çapkınlığı cümle alem duydu...
Bu durumda polis kimi dinlemiş oluyor?..
Benzer soru, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bile(!) dinlenildiği iddialarından bahisle Nagehan Alçı'ya soruldu.
Alçı şu cevabı verdi:
"Tabii ki yasal olarak Soner Yalçın'ı dinlemişler... Yani Kemal Kılıçdaroğlu dinlememişler".
Nagehan Hanım'a telefon edip "Bu durumda Kılıçdaroğlu da dinlenmiş olmuyor mu?" diye sordum.
"Evet ama benim anlatmak istediğim başka" deyip devam etti. "Soner Yalçın'a destek veren çevreler Kemal Kılıçdaroğlu'nun telefonlarının da dinlendiğini yazıp söylüyorlar kaç gündür. Konuyu isitismar ediyorlar. Kılıçdaroğlu da 'beni de dinliyorlar' diyor. Oysa Kemal Kılıçdaroğlu'nu dinleyen yok. Ben onu anlatmak istedim".
"Peki" dedim. "Acaba biz gazeteciler hep birlikte hareket etsek ve
yasal dinlemeye takılan ama hakkında telefonlarının dinlenmesi için mahkeme kararı olmayan birinin söylediklerinin savcı tarafından dosyaya konmasının engellenmesine yönelik bir kampanya başlatsak nasıl olur?..".
Nagehan Alçı yasadışı bütün dinlemelerin engellenmesi gerektiğinin altını özenle çizdi. O konuda da mutabıktık, aynı şeyleri düşünüyorduk...
Ben ayrıca şöyle dedim:
"Birçok yasa dışı örgütü çökertmenin ve suçüstü yakalamanın yolu bu telefon dinlemelerinden geçiyor; yasal dinlemeler yine olsun ama hakkında telefonlarının dinlenmesi için mahkeme kararı olmayan birinin söylediklerinin savcı tarafından dosyaya konmasının engellensin"...
İkinci açıklamamda da Nagehan Alçı ile mutabık kaldık...
Cevabı çok hoşuma gitti:
"Ben şahsen böyle bir kampanyaya katılırım..."
Evet sevgili meslektaşlarım...
Bugün Kemal Kılıçdaroğlu dinlenir ve söyledikleri savcı tarafından önce dosyaya, oradan da bir gazeteci dostuna uçurulur...
Gazeteci dostu da köşesine taşır...
Genel yayın Yönetmeni ve yazı işleri haberi sever, birinci sayfa manşete taşır...
Türkiye kamuoyu Kemal Bey'in ne dediğini öğrenir..
Amaaaa...
Bugün Kemal Bey'in başına gelenin yarın birgün içimizden birinin başına gelmeyeceğinin garantisi yoktur...
Geçenlerde yaptığım bir öneriyi bir kez daha tekrar edeyim:
Meclis:
* Yasal dinlemeye takılan kişilerin konuşmalarının dosyaya konulmayacağı, aksini yapan savcılar hakkında soruşturma başlatılacağı;
* Gizlilik kaydı bulunan dosyaların medyada yayımlanması durumunda savcılık kalemi ve bizzat savcı hakkında soruşturma başlatılacağı;
* Suçun sabit olduğunun anlaşılması durumunda ...... ceza ile tecziye edileceği...
Arkadaşlar var mısınız?..
Ben kendim ve çalışma arkadaşlarım adına hazırız...
Eğer bu üç maddelik yasal düzenleme olursa ne tartışma kalır, ne de telefonu dinlenmediği halde "devlet beni de dinliyor!" diye yaygara koparan politikacı...
adnanberkokan@gmail.com
