ANALİZ

Mustafa, sen Türkiye'yi bırak STAR'ı kurtarmaya bak!..

Patronun sana diyor ki, "gazetem çok satmasın, kâr da etmesin ama etkin olsun...

Mustafa, sen Türkiye'yi bırak STAR'ı kurtarmaya bak!..

ADNAN BERK OKAN

Sevgili Mustafa (Karaalioğlu),
STAR'da dün (05.12.2011) "Muhafazakârları tanıyalım" başlığı altında yayımlanan makalenin bir yerinde şunları yazıyorsun:


... On yıllardır ezber gibi tekrarlayıp durduğumuz şey tahakkuk etmiş ve Cumhuriyet hayal edilemeyecek bir tempoyla demokratikleşme istikametine girmiştir. Hayal edilemeyecek bir hacimde...

Bak Mustafa!..
Cumhuriyet hayal edilemeyecek bir tempoyla değil; hayal ettiğimiz ve fakat umduğumuz temponun çok altında bir hızla demokratikleşme istikametine girdi...
Çok daha hızlı olabilirdik...
Ama olmadı...
Olmuyor...
"Olmuyor"
zira...
Demokratikleşme önce, siyasal iktidara tam destek veren medyada başlamalıydı...
Ama...
Hükümete destek veren medya öncülerinden biri olan senin yönettiğin STAR, 28 Şubat sürecinin medyasını aratır hale geldi...
Önce Hidayet Şeffkati Tuksal, hükümetin despot bir tavrını eleştirdiği için baskı gördü...
Ayrılmak zorunda kaldı...
Sonra da Ak Parti Hükümeti'nin "en akılcı dostu" Mehmet Altan Hoca'nın "Baş Yazar" sıfatını aldın elinden...
Neden?..
Çünkü Mehmet Altan, Ak Parti Hükümeti'ne biat etmeyi kabul etmiyordu...
Başarılı icraatlarını övüyor, destekliyor ama; demokrasiyi dışlayan, askeri vesayetin devamına çanak tutan, yolsuzluk ve hırsızlık (tabii ki hırsız) üreten ihale yasasını değiştirmediğinde de hiç çekinmeden eleştiriyordu...
Oysa sen istiyordun ki Mehmet Alltan da sizler gibi "çanak tutucu" olsun...
İyi de Mustafa; akademik ahlâkını ne yapacaktı Altan Hoca?..
Fırlatıp atacak mıydı?..

Mehmet Altan akademik ve Liberal ahlâkından vazgeçmeyip, dürüst ve ilkeli makalelerine devam edşince bu defa da tuttun; Hoca'nın yazı günlerini haftada yediden beşe düşürdün...

Mustafa...
Hatırlar mısın bilmem...
Mehmet Altan'ın yazılarının sayısı bir de 28 Şubat'ta "makas" yemişti...
De...
Bizler, Altan'a "sansür" uygulayan SABAH Genel Yayın Yönetmeni ve Etibank Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutlu'ya demediğimizi bırakmamıştık...
Ne yani?..
Şimdi, Mehmet Altan'ın haftalık yedi makalesinden ikisine "makas" atan sana mı susacağız?..
Önce "baş yazarlık" payesini aldın Altan Hoca'nın elinden...
Şimdi de yazılarının ikisini çaldın...
E ayıp vallahi...


Demek ki başarısızsın

Tamam efendim...
Aksini söylemiyorum...
Gazeteleri köşe yazarları sattırmaz...

Köşe yazarları o gazetenin itibarlarının ve güvenilirliklerinin birer "mihenk" taşıdırlar sadece...
Ama Mustafa...
Genel yayın yönetmenleri ise gazetelerin itici güçleri ve tiraj
ateşleyicileridir...
Başarılı bir genel yayın yönetmeni gazetesinin bir mahalle nüfusu kadar olan tirajını alır; irice bir şehir nüfusu sayısına çıkarır...

Örnek mi?..

Fatih Altaylı...
Sıfırdan aldığı bir gazeteyi (Gazete HT) , yönetiminde 200 binlerin üzerine taşıdı...
Örnek mi?..
Metin Yılmaz...
Sıfırdan aldığı bir gazeteyi ikiyüzbinlerin üzerine çıkardı...

Peki sen ne yaptın Mustafa?..
Söyleyeyim...
Sen STAR'ın genel yayın yönetmenliğine getirildiğinde tiraj günlük
110 bindi...
Ve o rakam yalansız, dolansız, hilesiz, hurdasız bir rakamdı...
Peki bugün kaç; yalansız, dolansız, hilesiz, hurdasız tirajınız?..
Söyleyeyim: 16 bin...
E yani Mustafa demek ki başarısızsın...



Etkinliğin "sıfır" Mustafa...

Peki Mustafa!..
Neden başarısız olduğunu hiç araştırdın mı?..
Ya da başarısızlığının sebeplerini sana anlatan bir duayeni can kulağıyla dinledin mi?..
Amman ha!..
Sakın "dinledim" deme; o da kamuoyuna açıkladığın tiraj gibi inandırıcılıktan uzak olur muhakkak...

Mustafa...
Diyelim ki sen bir "misyon" gazeteciliği yapıyorsun...
Diyelim ki sana verilen görev "yüksek tiraj" değil...
Patronun kâr da yok gözünde; yüzbinlerce okura ulaşmak da yok...
Patronun sana diyor ki, "gazetem çok satmasın, kâr da etmesin ama etkin olsun... Sözü dinlensin... Gündem yaratsın..."

İyi de Mustafa!..
Hani etkinliğin?..
Kim dinliyor sözünü?..
Ne zaman hangi gündemi yarattın?..

Sen cevap veremeyebilirisn..
Çünkü...
İyi bir gazeteci olmasan bile "iyi, efendi, saygılı" bir insansın...
Cevap verirken yüzün kızarabilir...
O halde senin yerine sorularımı da ben cevaplayayım...

Etkinliğin "sıfır" Mustafa...

Yaptığın haberleri ciddiye alan bile yok...
Gündem yaratacak gibi bir habercilik anlayışından çok uzaksın...


Yeni Şafak kardeşliği

"Acaba" diye soruyorum bazen kendi kendime...
Acaba bu başarısızlığın konsantrasyon etkinliğinden olmasın...
Öyle ya...
Sen gazeteni yönetmek için harcaman gereken zamanı, TV 8'de yaptığın programları için tüketiyorsun...
Yahu olur mu Mustafa!..
Bir ara Ekrem Dumanlı da aynı hatayı yapmıştı ve ZAMAN hızla tiraj kaybetmişti...
Dumanlı ekranlardan vazgeçince ZAMAN bir milyonu aştı...

Haaaa...
Sana ille de ekranı bırak diyemem çünkü tek sorun ekranda görünme merakın değil elbette...
Anlayışın yanlış Mustafa, anlayışın yanlış...
"İleri demokrasi" diye yola çıktın STAR'ı yönetirken...
Peki ya geldiğin nokta?..
28 Şubat!..
Mehmet Altan'ı, "amcalar (generaller) yazdıklarından rahatsız" diyerek SABAH'ta susturmaya çalışan yakın dostun, 28 Şubatçı Fatih Çekirge seni de mi baştan çıkardı ne?..

Unutmadan...
Yeni Şafak'ı da Mehmet Ocaktan'la birlikte yönetmiştiniz...
Orada başarısızdınız...
Şimdi hangi ileri akıl düşünmüşse sizi
STAR'da da buluşturmuş...
Ne diyeyim...
Allah demokrasimizi senin ve kankan Mehmet Ocaktan'ın "İleri Demokrasi"
anlayışından korusun...
Amin!..

[email protected]
ÇOK OKUNANLAR