Mustafa Kartoğlu artık Akşam'da yazacak! İşte ilk yazısı
Murat Kartoğlu, Star'daki yazılarına son vererek yine TürkMedya ailesinin bir üyesi olan Akşam'da yazmaya başladı.
Akşam Gazetesi'nde Murat Kelkitlioğlu'ndan boşalan Genel Yayın Yönetmenliği koltuğuna Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Kartoğlu oturmuştu.
"Star gazetesinde 3 yıl yayın koordinatörlüğü, 7,5 yıl da Ankara Temsilciliği yaptım.Ayrılırken ‘veda’ yazısı yazmadım." diyen Kartoğlu, TürkMedya ailesinin bir üyesi olan Akşam'a yazmaya başladı.
Bugün 'Merhaba' başlıklı bir yazı kaleme alan Kartoğlu, AK Parti’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki ile yediği akşam yemeğinde Özhaseki’nin Ankara ile ilgili tespitlerini ve projelerini dinlediğini söyledi ve bugün o tespitlerini okuyucularına aktardı.
Merhaba
Star gazetesinde 3 yıl yayın koordinatörlüğü, 7,5 yıl da Ankara Temsilciliği yaptım.
Ayrılırken ‘veda’ yazısı yazmadım.
Zira, Akşam da TürkMedya ailesinin bir üyesi.
Ama veda etmemek yeniden merhaba demeye mani değil...
Özhaseki ‘Ankaralı’ olarak projeler yapmış
Ankara’da çalışmış gazeteci için ‘mutlak ayrılık’ yoktur.
Pazar günü AK Parti’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki ile baş başa bir akşam yemeği yedik.
Son 7,5 yıldır yaşadığım Ankara’da iki kez taşındım, çocuklarım doğdu, anaokuluna, ilkokula başladılar.
Pazarlarına, yerel marketlerine, çocuk mağazalarına, Siteler’den mobilya alışverişine, hastanelerine, trafiğine kadar epey bir deneyimim oldu.
Aynı zamanda mesleki olarak siyaset, iş ve ticaret hayatına dair de...
Özhaseki’nin Ankara ile ilgili tespitlerini ve projelerini özel bir dikkatle dinledim.
Şöyle anlattı:
“Önce şehrin tanımını yaptık; burası ne şehri, ticaret mi, sanayi mi, turizm mi?
Sonra ‘Ankaralılar gelecekte nasıl bir şehir görmek istiyorlar?’ diye sorduk.
Ve üzerinde çalıştık.”
Ankara ‘memur şehri’ diye bilinir.
Özhaseki’nin çıkardığı profil öyle değil:
“Ankara bir ticaret ve sanayi şehri. Aynı zamanda bir kültür ve turizm şehri de.”
Ben “eğitim ve sağlık” diye ekledim, onayladı.
Ticaret şehri kimliğini, en sıkıntılı dönemde en üretken girişimlere imza atan Ankara Ticaret Odası’ndan biliyorum.
Özhaseki, projeleri de bu tanımlar üzerine kurmuş:
“Ankara’nın tarihi ve kültürel değerleri, eserleri bilinmiyor. ‘Kültür yolu’ bunları ortaya çıkaracak. Ankara iş için gelinip gidilen bir yer olmayacak; gezilecek, yenilecek, içilecek, konaklanacak...”
Bunu bilmiyordum, öğrendim:
“Ankara’da 300 koro var. Ama yeterli sahne yok!”
300 koro!
“Parklarda, caddelerde müzik yapanları neden zabıta kovalar hâlâ anlamış değilim. Bunun için parklarda sahneler planladık.”
Çocukları götürdüğüm iki yer vardı Ankara’da; Dikmen Vadisi ve şimdi Yenimahalle’den AK Parti adayı olan Veysel Tiryaki’nin Altındağ’da yaptığı Altınköy Parkı.
Yenilerinin müjdelerini verdi Özhaseki.
Anne-babaları sevindirecek bu projeleri Ankaralılara anlatıyor, Akşam’da da yer vereceğiz seçim sürecinde.
Ve mobilyacılar sitesi.
Sadece Ankara’da değil bütün Türkiye’de bilinen adıyla ‘Siteler’...
Müşteri olarak tanıdığım esnafının dürüstlüğünün, ustalığının tanığıyım.
Ama Siteler, imalatçıyla mağazaların iç içe olduğu, caddelerinde bile güçlükle park yeri bulunan bir semt.
Zamanla İstanbul’daki Modoko ve Masko’nun, İnegöl’ün biraz gölgesinde kalmış...
En etkileyici projelerden biri de buraya yönelik:
“Siteler yine Anadolu’nun gözbebeği olacak. Burada 2 bin 200 bina var. İmalathaneler yakın bir yere taşınacak, TOKİ özel tasarlanmış binaları düşük maliyetle yapacak. Sokaklar, mağazalar, gezinti ve dinlenme alanları, alışveriş ve yiyecek mekanları yeniden düzenlenecek. Metro bağlantısı yapılacak ve Siteler 365 gün açık bir dev fuar alanı olacak.”
Proje kitapçığı bunlardan ibaret değil.
Ulus meydanı dahil şehrin değerlerini ortaya çıkaracak restorasyonlar, köylere yönelik turizm projeleri, havaalanı, Samsun ve Eskişehir yollarında ‘kesintisiz ulaşım’ gibi trafik projeleri var.
Hepsi ‘ince’ çalışılmış.
“Şunu da ihmal etmeyin” diyeceğim boşluk bulamadım.
Belediyeler ‘iş kapısı’ olmamalı.
Ama şehre kazandırdığı değerle, çok daha fazla iş kapıları açabilmeli.
Kimse ‘Özhaseki yapamaz’ demiyor.
Kabiliyeti tartışılmıyor, imkanlar da Ankara’da var.
Ayrılırken şahane bir dua etti Özhaseki, “Allah içimdeki hasbi duyguları almasın.”
Amin...
‘Ankaralı olmak veya olmamak’
Ankaralılık, İzmirlilik, İstanbulluluk çok değerli bir sahiplenme. Ama Ankara başkent ve 82 milyon Ankara’nın hemşerisi. Ben de kimliğinde ‘Ankara’ yazan üç çocuğun babası olarak kendimi öyle hissediyorum. ‘Kayserili’ veya ‘ithal aday’ demeden önce biraz ‘düşünmek’ yeterli. Bunu, doğmadığı ve hiç yaşamadığı İstanbul’da belediye başkan adayı olmuş; İzmir’den milletvekili seçilmiş CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dan duymak üzücü.
Ayrıca mesele Ankara’ya değer katmaksa, ‘Kayserili kafası’ fazladan iyi bir şeydir.
Bana göre Ankara
Cumhuriyet’in heyecanını ilk günkü gibi korumayı başarmış. Ve bunu kültür-sanat iklimiyle, yeme-içme, gezinti alışkanlıklarıyla bir ‘şehirli kültürü’ne dönüştürmüştür. Bazı açılardan İstanbul’la kıyaslamak bile haksızlıktır.