Mustafa Karaalioğlu odasını değiştirdi...
Mustafa ve ekibi horluyordu… Tedavi olacaklarına odalarını değiştirdiler... Onları horlatan oda değildi ki...
ADNAN BERK OKAN
Alper Görmüş anlatıyor...
"İsmet Berkan o dönemde aynen şöyle yazdı. 'Bu sahte günlükler neden tam da şu anda gündeme getirildi?' "
Mustafa Karaalioğlu soruyor:
"Yani 'sahte günlükler' dedi mi İsmet?"
Alper Görmüş, dudaklarına alaylı bir gülümseme oturtuyor:
"Evet aynen öyle yazdı..."
Mustafa Karaalioğlu odasını değiştirdi... |
Milyonlarca lira harcandı ama STAR Gazetesi tiraj alamıyor… Adnan |
Peki...
Alper Görmüş haklı mı?..
Elbette...
Yerden göğe kadar hem de...
Ki...
İsmet Berkan da o yazdıklarının bir hata olduğunu kabul ediyor bugün...
"Ne desem boş, Alper Görmüş haklı" diyor... "Tek bir yazı insanı böyle takip ediyor işte"
Çünkü...
Onları yazdığında "Günlükler" henüz yargı aşamasına bile geçirilmemiş, savcılık tarafından soruşturuluyordu...
Yani...
Ortada sadece "bir iddia" vardı...
Savcılık, "Günlükler efektif" diyordu...
Savcıdır der...
Çünkü onun görevi günlüklerin "efektif" veya "fiktif" olduğunu iddia etmektir...
Peki biz gazetecilerin görevi nedir?...
Savcı'nın iddiası için "Valla Savcı Bey haklı... Bunlar bal gibi darbe günlüğü" deyip kabul mü etmeliyiz?..
Ya da "Yahu bu Savcı da kafayı yemiş haaa!.. Amma da uyduruyor... O günlükler sahte kardeşim" diye itiraz mı etmeliyiz?..
İkisi de değil...
Biz gazetecilerin görevi "Yargının kesinleşmiş kararını beklemektir..."
Yorum yapmayacak mıyız?..
Tabii yapacağız...
Ama...
Yorum yapacağız...
Mevcut iddianın doğruluğunu ya da yanlışlığını kesin kabul etmeden...
Buraya kadar mutabık mıyız?..
Tamam o zaman...
Şimdi geleyim, Hayati Yazıcı'nın, ÖSYM Başkanı Ali Demir'e mail atıp, yeğeninin Tıp Fakültesi'ne yerleştirilmesini istediği iddiasına...
Mustafa Karaalioğlu'nun yönettiği STAR'ın haberle ilgili iddiası aynen şöyle:
"CHP, Bakan Yazıcı'ya pusu kurmuş"…
Mustafa'ya ders olur mu? |
Ergun Babahan, SABAH Genel yayın Yönetmenliğinden neden ayrıldığını MediaCat’ten Selin Akıncı’ya verdiği mülakatta şöyle anlattı: “Medyaya yeni girmiş bir patronla, yönetim biçimi konusunda aynı fikirde olamadık. Kadrolaşma konusunda farklı görüşler çıktı ortaya. Gazete bir tekstil fabrikası değildir. İyi çıkmak zorundadır. İyi çıkması için de bu işin doğru insanlarla yapılması, iyi bir yazıişleri masasının oluşturulması gerekir... Birkaç yerde taviz verdim ama sonu yoktu bunların. Bu kararı birkaç ayda verdim, bir günde değil. Onlar için de, benim için de gerekliydi bu ayrılık. Terk edip gitmedim, anlaşamadık.” Ne dersiniz?.. Adnan |
İşte bunu yapma Mustafa!...
Bunu yapacaksan, İsmet Berkan'ın yaptığı ayıpla dalga geçme...
O zaman ne oluyor biliyor musun?..
Biraz avam olacak ama başka karşılığı yok:
"Boklu, sidikliye mana buluyor..."
Çünkü...
Bakan Hayati Yazıcı olayın öğrenildiği 2010 yılı Ekim ayında değil; Kılıçdaroğlu'nun iddiasını açıkladığı gün savcılığa şikâyette bulundu...
Yani...
Henüz "pusu" var mı? "yok" mu? belli değil...
Yargının sonuçlanmasını bekleyeceğiz...
Ama sen o kadar aceleci ve o kadar “taraftarsın” ki...
"Günlük" söz konusu oldu mu "Sahte" diyenle kafa buluyorsun...
Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı'nın ortaya attığı bir iddia için soruşturma yeni başladığı halde "yalan" diyorsun…
Bak Mustafa kardeş...
Tuttuğun yol en başından beri yanlış…
Senin yaptığın bu gazete tiraj almaz…
Alamaz…
Çünkü…
Senin yaptığın gazete (STAR) Ak Parti Basın bülteni gibi…
Aynı olayda siyahla beyaz kadar zıt yorumlar içeriyor, zıt tavır alıyor…
Yani Mustafa!..
Daha önceki patronlar nasıl aldıysalar boylarının ölçüsünü…
Yeni patron da 20-25 milyon dolar harcar ama yine olmaz…
Bu sefer gazete “Gazetecilik yapmak isteyen” birinin eline geçer…
O yeni patron ise seni ve ekibini on dakika bile tutmaz o gazetede…