Murat Bardakçı'dan Fatih Altaylı'nın paylaşımına yalanlama!
Gazeteci Fatih Altaylı’nın sosyal medyada ‘Atatürk’ün hangi takımlı olduğu’ ile ilgili yaptığı bir paylaşıma köşe komşusu Murat Bardakçı'dan yalanlama geldi...
Fatih Altaylı'nın Mustafa Kemal Atatürk'ün Galatasaraylı olduğunu iddia ettiği paylaşımını köşesine taşıyan Murat Bardakçı, ''Bu mektup maalesef sahtedir! Üstelik sahte olmakla kalmamakta; büyük, çok büyük bir cehalet örneği hâlinde arz-ı endâm etmektedir!'' dedi.
Gazeteci Fatih Altaylı’nın sosyal medyada ‘Atatürk’ün hangi takımlı olduğu’ ile ilgili yaptığı bir paylaşım tartışma konusu olmuştu. Twitter hesabından bir belge yayınlayan Altaylı, ”Ata'mızın hangi kulübe gönül verdiği tartışmalarını sona erdiren belge” ifadelerini kullanmış ve paylaştığı görsel gündeme oturmuştu.
Altaylı’nın o iddialarının asılsız olduğunu söyleyen Murat Bardakçı konuyla ilgili ayrıntılı bir yazı kaleme aldı.
Galatasaray ve Mustafa Kemal hakkında bir başka sahte belge!
Atatürk’ün 1930’da Galatasaray Lisesi’nin Müdürü Fethi İsfendiyaroğlu’na yazdığı iddia edilen bir mektup dün sosyal medyada dolaşıp duruyordu…
Fatih Altaylı’nın bir arkadaşından temin edip Twitter’e koyduğu mektubun görüntüsünü burada yayınlıyorum ve muhteviyatından kısaca bahsedeceğim:
Galatasaray Lisesi’ni ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal burada gördüğü alâkaya teşekkür ediyor, yaveri ile iki adet fotoğrafını gönderdiğini söyleyip büyüğünün müzede, yani klübün müzesinde, küçüğünün de lisede “değerlendirilmesi” tavsiyesinde bulunuyor ve asıl önemli ifadei bundan sonra geliyor: Mustafa Kemal, Galatasaray’dan “Benim de gönül verdiğim klüp” diye bahsediyor…
Mustafa Kemal’e atfedilen bir başka mektup geçen Mart’ta da gündeme gelmiş, Türk Telekom Stadı’nda müze açan Galatasaray Klübü burada Mustafa Kemal’in 1928’de klübün başkanı Necmeddin Sadak’a gönderdiği bir mektubu teşhire koymuştu.
Mektubun metni “gerçek” ama müzeye konan nüsha taklit, belgenin altındaki “Mustafa Kemal” imzası ise tamamen uydurma idi!
Dün sosyal medyaya düşen mektup Galatasaraylılar’ı bu defa öylesine derin bir saadete garketti ki, sormayın! Mektup güya Mustafa Kemal’in Galatasaraylı olduğunun ispatı idi ve “Atatürk bizdendir!” diyen Fenerbahçeliler’e fena bir gol atmışlardı.
Şimdi, Galatasaraylılar’ı üzeceğimi bilerek ama akıl amaz bir hatânın önüne geçebilmek maksadıyla açıkça söyleyeyim: Bu mektup da maalesef sahtedir! Üstelik sahte olmakla kalmamakta; büyük, çok büyük bir cehalet örneği hâlinde arz-ı endâm etmektedir!
AH, ŞU CAHİL CESARETİ YOK MU?
Bu düzmece belgenin uyduranların düştükleri devâsâ hatâlardan birkaçını sıralayayım:
* Türkiye’de 1930’da “T.C. Reisicumhurluğu” diye bir makam yoktur, o makamın ismi “Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti” veya “T.C. Riyaseti”dir; belgedeki “T.C. Reisicumhurluğu” anteti sonradan imâl edilmiştir, yani sahtedir!
* Aynı senelerde, “Özel Kalem Müdürlüğü” de yoktur, o büronun ismi “Kalem-i Mahsus Müdürlüğü” yahut “Kalem-i Mahsus Müdüriyeti”dir; “Kalem-i Mahsus” yerine “Özel Kalem” sözünün kullanılması uzun seneler sonradır.
* Yine o yılların resmî evrakında “sayı” ibâresi değil, “numara” yahut “adet” sözleri geçer. Hele “Sayı: Özel” garabetine sadece böyle düzmece belgelerde rastlanır!
* Mustafa Kemal’in yanısıra hiçbir cumhurbaşkanı resmî yahut özel mektuplarını “Kalem-i Mahsus” yahut “Özel Kalem” antetli kâğıtlara yazmamışlardır, cumhurbaşkanlarının mektuplarının üzerinde cumhurbaşkanlığı makamının anteti yahut kendi inisyalleri bulunur.
* Soyadı Kanunu 1934’de çıkartılmış ve 1935’te yürürlüğe gimiştir. Dolayısı ile 1930’da Galalasaray Lisesi’nin müdürü olan zâtın soyadı taşıması mümkün değildir! Uyduruk belgede “Fethi İsfendiyaroğlu” olarak geçen isim, o senelerde sadece “Fethi Bey”dir!
*Düzmece mektup sadece anteti ve resmî ibareleri ile değil, dili ve üslûbu bakımından da berbat haldedir. Teferruata girmeden söyleyeyim: Mektupta kullanılan Türkçe 1930’ların değil, 1970 sonrasının Türkçesidir. Kelimelerden bazıları 1930’dan çok daha ilerki senelerde ortaya çıkmıştır, üstelik Mustafa Kemal’e her ikisi de aynı mânâya gelen “ilgi” ve “alâka” kelimelerini birarada kullandırmak gibisinden cahilliğe düşülmüş, “değerlendirirsiniz” şeklinde kaçamak bir sözden medet umulmuş, sonra da “gönül verdiğim klüp” şeklinde daha da ucuz ifadelere tevessül edilmiştir.
Mustafa Kemal’e atfedilen bu düzmece mektup hakkında söylenebilecek daha çok şey bulunmasına rağmen bu kadarını kâfi görüyorum ama acemi sahtekârlara hatırlatmadan edemeyeceğim:
A benim cahil evlâdım, tarihten bîhaber kalmış ve Türkçe’den zerre kadar nasibini alamamış echel çocuğum! İmal ettiğin sahte belgenin eski olduğunu ispat edebilmek maksadıyla Photoshop yahut bilmemne kullanarak görüntüyü eski gibi göstermeye uğraşacağına uydurduğun belgede öncelikle eski dili, yani o zamanın lisanını kullanman gerektiğini akıl edip o üslûpla yazmaya çalışsana!
Bunu yapabilmek için en başta lisana ve üslûba hâkimiyet gerekir ama “Mustafa Kemal’in mektubu” diye kışladan köye yollanmış asker mektubunu andıran ifadeler karalayanlarda ve “Dayımgillerin ellerinden öperim, yengemgillere de selâm ederim” demesine ramak kalmış protokol fukarasında bu hâkimiyet ne arar?
BU İŞTEN ARTIK İLLÂLLAH!
Şaka bir tarafa, futbol klüplerinin Mustafa Kemal’i kendi taraftarları göstermelerinden bana artık gına geldi!
Rahmetli sadece güreşe alâka göstermiş, futbolu hiç merak etmemiş, hattâ hayatı boyunca belki beş defa bile maça gitmemiş ama bir vesile ile bir klübü ziyaret etmiş, şeref defterini uzatmışlar, “Falanca klübü ziyaret etmekten pek mes’udum” diye yazıp imzalamış…
Atatürk’ün bizzat kaleme aldığı böyle nezaket ifadelerine sahip olamayan klüplerin taraftarları şimdi belge üstüne belge uyduruyor; hakiki belge sahibi klüpler ise bu ifadeleri şimdi eviriyor, çeviriyor ve “Atatürk bizdendir!” diyorlar…
Bu gibi protokol ifadelerinin “taraftar” olmakla ne alâkası var ve Atatürk klüp defterlerine başka ne yazabilirdi ki? “Buraya geldiğim için memnuniyet hissediyorum” yerine “Gelmekle vaktimi boşa sarfettim, Allah hepinizi kahretsin!” mi diyecekti?