Murat Bardakçı kaybetti çünkü...
Serdar Turgut'un asla "hakaret, aşağılama, küfür" içermeyen "kendine has" şakacı üslûbuyla yazıklarından alınıyor
Türkiye'de birilerinin ekmeğiyle, kariyeriyle, geleceğiyle oynamanın bir felâket, bir ahlâksızlık olduğunu bizzat yaşayarak öğrenenlerden biridir Murat Bardakçı...
Babası merhum İlhan Bardakçı Türklerin yetiştirdiği en mükemmel gazeteci/tarihçilerden biri belki birincisiydi...
1985 yılında Türkiye aleyhine "casusluk" yaptığı iddiasıyla yargılandı...
15 yıl hapse mahkûm oldu...
Hapishane çilesi çekmemek için Almanya'ya gitti...
Ve...
2004 yılında, "çok sevdiği ülkesi"nden uzakta öldü...
Canlı bedeninin giremediği ülkesine naaş olarak girdi ve ülkesinin topraklarında gömüldü...
"Suçlu" muydu?...
İddia edildiği gibi "vatan haini" miydi?..
Yoksa bugün yaşadığımız benzeri birçok olay gibi "başına bir iş" mi getirilmişti?..
Yargıya göre "suçlu" idi ama kendisini çok yakın tanıyanlara göre "başına bir iş getirilmişti"...
Bize göre de "vatana ihanet" eylemi ona asla yakışmayacak ve üzerine yapıştırılamayacak bir suçtu...
Biz onun kitaplarından öğrendik tarihimizi...
Onun verdiği bilgilerle donattık kendimizi...
Yattığı yer nur olsun...
İşte öyle mükemmel bir babanın oğlu olan Murat Bardakçı, patronaj üzerindeki etkinliğiyle HaberTürk gurubunda "terör" estiriyor...
Serdar Turgut'un asla "hakaret, aşağılama, küfür" içermeyen "kendine has" şakacı üslûbuyla yazıklarından alınıyor ve "ya o ya ben!" restini çekiyor...
Rahmetli babası olsaydı "güler geçerdi", oğul Bardakçı ise "şakayı" hazmedemeyen, hoşgörüsüz bir tavırla Serdar Turgut'un ve haliyle partnerleri Pelin Çift ve Nihal Bengisu Karaca'nın programlarının da kadırılmasına sebep oluyor...
Yani...
Serdar'a duyduğu kin, (belki onlardan da gizlice nefret ediyordu) diğer iki Hanımefendi'nin de işlerini yapmalarını engelliyor...
Ne dersiniz?..
Murat Bardakçı bugün kaybetmezse, ne zaman kaybeder?..
Evet efendim...
Haşmetli hoşgörüsüzlüğü, kini ve nefretiyle "Murat Bardakçı kaybetti."
Babası merhum İlhan Bardakçı Türklerin yetiştirdiği en mükemmel gazeteci/tarihçilerden biri belki birincisiydi...
1985 yılında Türkiye aleyhine "casusluk" yaptığı iddiasıyla yargılandı...
15 yıl hapse mahkûm oldu...
Hapishane çilesi çekmemek için Almanya'ya gitti...
Ve...
2004 yılında, "çok sevdiği ülkesi"nden uzakta öldü...
Canlı bedeninin giremediği ülkesine naaş olarak girdi ve ülkesinin topraklarında gömüldü...
"Suçlu" muydu?...
İddia edildiği gibi "vatan haini" miydi?..
Yoksa bugün yaşadığımız benzeri birçok olay gibi "başına bir iş" mi getirilmişti?..
Yargıya göre "suçlu" idi ama kendisini çok yakın tanıyanlara göre "başına bir iş getirilmişti"...
Bize göre de "vatana ihanet" eylemi ona asla yakışmayacak ve üzerine yapıştırılamayacak bir suçtu...
Biz onun kitaplarından öğrendik tarihimizi...
Onun verdiği bilgilerle donattık kendimizi...
Yattığı yer nur olsun...
İşte öyle mükemmel bir babanın oğlu olan Murat Bardakçı, patronaj üzerindeki etkinliğiyle HaberTürk gurubunda "terör" estiriyor...
Serdar Turgut'un asla "hakaret, aşağılama, küfür" içermeyen "kendine has" şakacı üslûbuyla yazıklarından alınıyor ve "ya o ya ben!" restini çekiyor...
Rahmetli babası olsaydı "güler geçerdi", oğul Bardakçı ise "şakayı" hazmedemeyen, hoşgörüsüz bir tavırla Serdar Turgut'un ve haliyle partnerleri Pelin Çift ve Nihal Bengisu Karaca'nın programlarının da kadırılmasına sebep oluyor...
Yani...
Serdar'a duyduğu kin, (belki onlardan da gizlice nefret ediyordu) diğer iki Hanımefendi'nin de işlerini yapmalarını engelliyor...
Ne dersiniz?..
Murat Bardakçı bugün kaybetmezse, ne zaman kaybeder?..
Evet efendim...
Haşmetli hoşgörüsüzlüğü, kini ve nefretiyle "Murat Bardakçı kaybetti."