Murat Bardakçı isyan etti: Bana artık gına geldi
Sınırlarımızın dört bir yanında kıyamet koptuğunu söyleyen Murat Bardakçı, biz de ise gündemden düşmeyen konunun Acun Ilıcalı-Şeyma ve Sıla-Ahmet Kural olayı olduğunu söyleyerek bu duruma isyan etti.
Habertürk yazarı Murat Bardakçı, son günlerde sürekli gündemde olan, tüm gazetelerde ve internet sitelerinde yer alan Ahmet Kural-Sıla ve Acun Ilıcalı-Şeyma Subaşı haberlerinden bıktığını belirtti.
"Meselenin asıl tarafı olan kadına şiddet bahsi de arada kaynayıp gidiyor!" diyen yazar en ciddi haberin bile magazin üslubu merakı ile verildiğini belirtti.
Konuya ilişkin eleştirilerini sıralayan Bardakçı, "Magazin, toplumun hemen her kesimini yansıtan bir aynadır ama Türkiye’de bu aynanın sırları maalesef dökülmüş vaziyettedir; üstelik Batı’da sosyal tarihçilere kaynak teşkil eden magazin, bizde araştırmacıyı yanıltma vasıtası olmuştur!" ifadelerini kullandı.
Sıla ile Ahmet Kural hadisesinden ve mâlûm boşanmadan bana artık gına geldi!
Sizi bilmem ama son günlerin nerede ise tek ve en önemli hadisesine dönen Sıla ile Ahmet Kural meselesinden ve Acun’un Şeyma Subaşı’dan boşanması hikâyesinden bana artık gına geldi!
Gazeteleri açıyorsunuz yahut internetin haber sitelerine giriyorsunuz, karşınızda hep bu iki hadise! Falanca tarafın avukatı gazetecilere bilmemne demiş; filânca savcılığa başvurup şunu şunu şunu istemiş, Miami’ye giden Şeyma Subaşı bilmemkimin partisine katılmış, o bunu yapmış, bu şunu etmiş, sakız gibi uzayıp duran aynı terâne…
Sınırlarımızın dört bir tarafında kıyametler kopuyor! Ukrayna kan gölüne döndü dönecek gibi, Suriye’de günün birinde bize mutlaka musallat olup başımıza dertler açacak yeni devletçiklerin inşasına çalışılıyor… Suudiler cesaret mi yoksa küstahlık mı olduğu pek anlaşılamayan bir cür’ete kapılıp İstanbul’un göbeğinde kanlı bir cinayet işliyorlar, Körfez deseniz her an yepyeni sıkıntılara gebe, Amerika ile Çin arasında ciddî bir ekonomik savaş var ve bütün bunlar olup biterken memleket birkaç ay sonra yapılacak çok önemli bir seçime hazırlanıyor; biz ise Sıla’nın, Ahmet’in, Acun’un, Şeyma’nın, falancanın, filâncanın derdindeyiz!
Sizi bilmem ama, işte bütün bu magazin terâneleri bana artık gına getirdi…
Hâdiselerin kahramanı olan hanımlar güzel oldukları takdirde okuyucunun dikkatini çekebilmek maksadıyla o hanımların fotoğraflarını sayfalarda hemen her gün bıktırırcasına kullanmak basın için bir yerde gerekliliktir, hele ortada bir de “kadına dayak” serseriliği varsa bu iş daha da bir şart olur. Ama bahsi devridâim hâlinde bir dedikoduya çevirip işin cılkını çıkartmamak şartıyla! Okuyucunun “Kâfi” dediğinin hissedildiği anda olayların da, kahramanların da kaldırılıp rafa konması zaten âdettendir, hele iş adliyeye aksetmiş ise artık susulur, dâvâların başlaması beklenir ve hâdise ancak o zaman tekrar gündeme getirilir…
Ama milletin “Yeter yahu, bıktırdınız artık” diye düşünüp düşünmediği kimin umrunda? Masa başında alınan kararlarla konunun canlı tutulmasına çalışılıyor, magazinin en ucuzu milletin önüne sanki çok faydalı bir mâlûmatmış gibi “Okuuu, okuuu, o gece bak meğer daha neler neler olmuş” diye sürülüp duruyor, aynı terâne internet sitelerinde de devam ediyor ve meselenin asıl tarafı olan kadına şiddet bahsi de arada kaynayıp gidiyor!
Bu tuhaflığın tek bir sebebi vardır: Hemen her çeşit olayın, hattâ en ciddî haberin bile magazin üslûbu ile verilmesi merakı…
BİZ MAGAZİN NEDİR, BİLMEYİZ!
Daha önce de bahsetmiştim: Basınımızda olup biten herşey senelerden buyana magazinleştirilerek sunulmaktadır, bu âdet giderek artmaktadır ama magazin gazeteciliği bütün bu çabaya rağmen Türkiye’de her zaman zayıf olmuştur ve zayıftır!
Öncelik olaya değil, isme ve fotoğrafa verilir! Elde bir fotoğraf bulunduğu takdirde altına akla gelen herşey yazılabilir, üstelik bu iş en basit ve ucuz şekilde yapılır ve sayfa da böylece doldurulup gün kurtarılmış olur! Eski senelerin “Filânca sanatçı seyahatten döndü”, “Bilmemne hanım evlenmeyi şimdilik düşünmüyor”, “Çok sevilen yıldızımız falanca, hayatın tadını çıkartıyor” gibisinden reklâm mahiyetinde ve kalıcılıktan uzak başlıkları şimdi “Pişti oldular”, “Şok, şok, şok! Eski sevgilisini Instagram’dan sildi” yahut “Alışveriş merkezinde görüntülendi” benzeri zamana ve teknolojiye uyarlanmış ama espriden uzak kelime oyunları ve zoraki benzetmelerle dolu şekilde devam edip gidiyor.
Magazin, toplumun hemen her kesimini yansıtan bir aynadır ama Türkiye’de bu aynanın sırları maalesef dökülmüş vaziyettedir; üstelik Batı’da sosyal tarihçilere kaynak teşkil eden magazin, bizde araştırmacıyı yanıltma vasıtası olmuştur!
Bir kısmı çoktandır sanal âlemlerde yaşayan insanımıza bir şiddet hadisesini böyle magazin macunu hâlinde sunmaya devam etmek toplumu şiddetten uzak tutmaz, bilâkis yaşanan garipliklerin alelâde bir işmiş gibi algılanmasına sebep olur ve şiddete daha da meyletme neticesini getirir!