MEDYA KÖŞESİ

‘Münafık’ diyecekler, desinler!..

Koru Kıvanç’a “Münafık” diyecekleri garanti ama ünlü kulis yazarı tam on ikiden vurmuş!..

‘Münafık’ diyecekler, desinler!..
GAZETECİLER.COM
Fehmi Taha Koru Kıvanç, VATAN gazetesinde neler olup bittiğini yazmak istemiş vazgeçmiş...
Sadece Selahattin Duman’ın dünkü yazısından bir bölüm almış yayımlamış..
Ve Duman’ın (başta Reha Muhtar olmak üzere), her başları sıkıştığında “Atatürk’e övgü” yazısı döktürenlere eleştiri yazısında dolayı eleştirilenlere seslenmiş:
“Selahattin Duman’a cevap verecek misiniz?..”
Şimdi kimi VATAN’cıların Koru Kıvanç’a “Münafık” diyecekleri garanti ama ünlü kulis yazarı tam on ikiden vurmuş!..
Bakın nasıl…
 
Vatan'a bir haller oluyor
 
Dün âdetimi bozdum ve gazete tomarından önce Vatan gazetesini çektim. Merakımdan... Derhal üç yazarın köşesine baktım. Ruhat Mengi'nin yazısı vardı, ama konuya değinmiyordu... Reha Muhtar ile Mustafa Mutlu'nun köşeleriyse pazartesi tatilindeydiler. “Acaba onlar nasıl bir tepki verecekler?” diye hâlâ meraklardayım, ama yarına kadar da bekleyemem.
Merak ettiğim, gazetenin 'as' yazarlarından Selahattin Duman'ın önceki gün çıkan “İşin kolayına kaçacaksan bir Atatürk hikâyesi bul..” başlıklı yazısının Vatan'ın diğer yazarlarınca nasıl karşılandığı... 'Vatan' ülkemizin 'en Kemalist' gazetesi; şu sıralarda bu kimliğini daha da pekiştiren yazılarla çıkıyor.
İddialı değilim, ama yine de Selahattin Duman'ın yazısı Vatan'ın yeni yönelişine ciddi bir itiraz gibi geldi bana. Bir yandan köşedaşı Reha Muhtar'ın konuya ilişkin tavrına karşı çıkarken, bir yandan da son 'Dersim' tartışmalarına farklı bir bakış açısı sunuyor...
Bugün âdetim hilâfına bir başka şey daha yapacağım; bundan sonra okuyacaklarınızı bütünüyle Selahattin Duman'ın yazısından aktaracağım. Köşe arkadaşlarından kendisine bir cevap gelirse onları da ayrıca sizlere duyururum.
Okuyalım:
“Şu arada 'Kürt açılımı' tartışılıyor ya! Birileri yine Atatürk'ten üç beş mesel bulup 'Aha işte..' yazısı yazdı..
Bu mesellerden biri de Gazi Paşamız'ın Dersim Mebusu Diyab Ağa ile otomobil makinasında yan yana çekilmiş fotoğrafıdır..
Durup dururken böyle bir fotoğrafı basarsan onun altına da 'Aha işte.. Devr-i Atatürk'te böyle bir sorun yoktu..' hükmü yakışır..
Oysa o fotoğraf çekildiğinde Dersim Koçgiri'de kıyamet kopuyordu..
Sivas Valisi Ebubekir Hazım Tepeyran Ankara'ya 'Buradaki kumandan Paşa'ya laf geçirin.. Ahaliyi yok yere kırıyor..' telgrafı çekiyordu..
Haydi bakalım, çık işin içinden..
....
Benim sevgili arkadaşım, değerli demokrat Reha Muhtar'ın da eline bir kitap geçmiş.. Hatta iki kitap..
Biri Gazi Paşa'nın uşaklarından Cemal Granada'nın hatıratı, öbürü Gazi Paşamız'ın kütüphanecisi Nuri Ulusu'nun hatıratı..
İkisi de Gazi Paşamız'ın portresine dair dikkat çekici malzemeye sahip olduğundan çok değerlidir.. Ancak bütün bu anılardan anlaşılmaz..
Reha Kardeşim anılardan giderek bahar akşamı Gazi Paşa'nın yalnızlığını anlatıyor.. Sofra dağılmış, herkes gitmiş.. Gazi Paşa tek başına ve hüzünlü..
Çevresinde ne birlikte savaştığı paşalar var, ne inkılâpları başlattığı ideal arkadaşları.. Kadın desen o saatten sonra hiç arama..
Faturası kime?
İyi de Reha Abi.. bu yalnızlıkta bizim suçumuz ne ki bize laf sokuyorsun? Biz mi dağıttık yakın çevreyi?
Yakın çevrenin başına ne gelmiş şöyle bir bakalım..
İstiklâl Savaşı'nın bir numaralı askeri gücüne sahip Kazım Karabekir Paşa.. İdamdan döndü.. Gazi ölene kadar gözaltında yaşadı..
En yakın arkadaşlarından ve komutanlarından Ali Fuat Cebesoy Paşa.. İdamdan döndü.. Gazi ölene kadar gözaltında yaşadı..
Refet Bele Paşa.. İdamdan döndü.. Gazi ölene kadar gözaltında yaşadı..
Cafer Tayyar Paşa.. İdamdan döndü.. Gazi ölene kadar gözaltında yaşadı..
Yakın arkadaşı ve başbakanı Fethi Okyar.. İdamla yargılanmamak için yurt dışına kaçtı..
Yakın arkadaşı ve başbakanlarından Rauf Orbay.. Asılma ihtimaline kadar yurt dışına kaçtı..
Kurtuluş Savaşı'nın Rüştü Paşası.. Emekliydi.. Niye asıldığını bile anlamadı..
Anadolu'ya geçerken annesini emanet ettiği ve Şişli'deki evinin anahtarını verdiği İsmail Canpolat.. Asıldı..
Lozan'da İsmet Paşa'ya teknik bilgi anlamında büyük yardımlar yapan Maliyeci Cavit Bey.. Asıldı..
Cephe ve sofra arkadaşı Albay Ayıcı Arif.. Asıldı.. Sadık adamlarından Sarı Edip Efe.. Asıldı..
Eşi Latife Hanım.. Anadolu Ajansı'nda yayınlanan iki satırlık bir tebliğle kendisini boşanmış halde baba evinde buldu..
Çankaya'nın savaş yıllarındaki gözdesi, annesinin büyüttüğü Fikriye Hanım.. Sırtından girip göğsünden çıkan yirmi iki kalibrelik bir kurşun ile tuhaf biçimde ihtihar etti..
Gazi'nin arkadaşlarını asan İstiklâl Mahkemesi'nin korku veren hakimi Kel Ali (Çetinkaya) yaka paça sofradan atıldı, bir daha köşke dönemedi..
Yazar Halide Edip.. Ölene kadar muhalif yaşadı.. Kocası Adnan Bey asılma ihtimali üzerine kaçtı..
.....
Bunu da anlat bana Reha Abi? Asılanlar, sürülenler, kaçanlar olmasa o devrin Çankaya'sı daha şenlikli olur muydu, olmaz mıydı?
O sofranın güzelliklerini polislerden, garsonlardan, uşaklardan okuyacak yerde bu ağızlardan da dinler miydik dinlemez miydik?”
Vatan'ın yazarlarından –sorulara cevap vermeseler bile– yazıyı biraz açmalarını bekliyorum.
 
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar