Mümtazer Türköne
Başbakan’ın Taha Akyol’a karşı yaptığı tehdidi, şantajı desteklediğim falan sanılmasın…
Ah Mümtazer Türköne ahhhh…
Öylesine güçlü ki klavyen…
Kelime haznen öylesine zengin ki…
Ve…
Hukukun üstünlüğü ilkesi, insan hakları ve liberal demokrasiye de öylesine yürekten ve samimiyetle bağlısın ki…
Ama be arkadaş…
Başbakan için söylediğin şu sıfatlandırman sana yakıştı mı?..
Taha Akyol için söylediklerinin de çoğuna katılırım…
Ama…
Başbakan’a cevaben yazdığı makalede ne diyor Akyol?..
“Hiç bir ticari iş.....”…
Başbakan da zaten “Ticari iş takipçiliği yaptı” demedi ki…
Elinde, Aydın Doğan’a yapılan "yargı zulmü"nün önüne geçmek için yargının en üstündekilerle yaptığı konuşmaların kayıtları var Başbakan’ın…
Evet…
Aydın Doğan’a yapılan “vergi zulmü” aynı zamanda da “yargı zulmü” idi…
Ama…
Çözümü, üst düzey yargıçlarla kulis yapıp da sorunu çözmek değildi ki…
O sorunları çözmenin yeri, Akyol’un kendisine verilmiş köşede kanuni ve hukuki mütalalarını yazıp; siyasi iktidarı kamuoyuna ve yargıya şikâyet etmek olmalıydı…
Amman ha!..
Başbakan’ın Taha Akyol’a karşı yaptığı tehdidi, şantajı desteklediğim falan sanılmasın…
Başbakan ne yaptığını biliyor mu ki ben onu destekleyeyim?..
O’nun yaptığı da ayıptı…
Başbakan’ın yapması gereken, elindeki ses kayıtlarını savcılığa vermesi, şikâyetçi olmasıydı…
Yargı yoluna değil de “tehdit” yoluna gitmesi onaylanabilir mi?..
Neyse…
Bütün bunlar Mümtazer Türköne’nin kullandığı ifadenin ayıbını ortadan kaldırmaz…
Son zamanlarda genelde alkışladığım Mümtazer Türköne için bu defa “Kaybetti” diyeceğim…