MEDYA KÖŞESİ

Muhtar garanti şimşekleri çekecekmiş!..

Kitaplardan biri, “Askeri darbe vs” deyince akla gelen Taraf muhabiri Mehmet Baransu’nun… Diğeri, “Ergenekon” denilince

Muhtar garanti şimşekleri çekecekmiş!..

GAZETECİLER.COM

Reha Muhtar bugün, “ne İsa’ya, ne Musa’ya” konumunda kalıp da yazmış…

Elinde iki kitap ve bir de mektup varmış…

Kitaplardan biri, “Askeri darbe vs” deyince akla gelen Taraf muhabiri Mehmet Baransu’nun…

Diğeri, “Ergenekon” denilince akıllardan hiç çıkmayan Tuncay Özkan’ın…

Mektup ise tutuklu yargılanan gazeteci Mustafa Balbay’ın…

Muhtar  kitapların ikisini de okumuş (helal valla toplam 100 sayfa falan) ve analiz yapıyor…

Ve mektuptan alıntılar sunuyor…

Bakın nasıl…

 

 ...... Mehmet Baransu’yla, Tuncay Özkan farklı noktalarda birbirinin tamamen zıttı şeyler yazıyorlar, belgeler gösteriyorlar...

Mustafa Balbay, Reha Muhtar’a gönderdiği mektupta, “Tuncay Özkan’la biz tutuksuz yargılanmak istiyoruz” diye yazmış...

İnanamadım…

Mustafa Balbay’ın öylesine “bencil” olabileceğine inanamadım elbette…

Balbay gibi insancıl biri niçin; “bizler, bu dört duvar arasında tutuklu yatanlar” diye başlayıp; “içimizde suçlular olabileceği gibi hiçbir suça, bulaşmamış olanlar daha çoktur… Delillerin karartılma ve yurt dışına kaçma ihtimalinin de (hepimizin yurt dışı çıkış yasağı var) ortadan kalktığı düşünüldüğünde tutuksuz yargılanmamız gerekir” diye devam edip herkes için “tutuksuz yargılanma” istememiş aklım almadı...

Ben, Balbay’ın buna benzer şeyler yazmış olabileceğine inanmak istiyorum…

Sadece kendisi ve Tuncay Özkan için “tutuksuz yargılanma” istemiş olabileceğine ise "ihtimal" veremiyorum…

Haa…

“Her koyun kendi bacağından asılır” diye düşünüyorsa, Tuncay Özkan’la aynı bacaklara sahip olduğunu da kabul eder ki bence bu da imkânsız!..

Adnan Berk Okan


Birinin ak dediğine öteki kara diyor, ötekinin ak dediğine de diğeri kara...

Ama bunun önemi yok...

Ben hayatı “sloganlardan ibaret değerlendirmeyi” bırakalı çok oldu...

Size bunları yazarken amacım, “biraz ondan biraz bundan verip, aradan sıyrılmak ve orta yolu bulmak değil...”

Mesele aradan sıyrılmak olsaydı bunların hiçbirini yazmama gerek yoktu...

Öte yandan biliyorum ki, Mehmet Baransu’dan bahsettin mi bir kesimin, Tuncay Özkan’dan bahsettin mi öteki kesimin şimşeklerini üzerime çekeceğim...

***

Ama benim gibi bir köşe yazarının bu saatten sonraki meselesi “hangi aktivist grubun beni alkışlayacağı” değil...

Hakkımda bütün bir ülkenin ikiye bölündüğü günleri, milyonların alkışladığı, ya da yerin dibine batırdığı günleri, yılları gördüm ben...

Bu saatten sonra, aktivistler beni desteklemiş veya yermiş bunlar vız gelir tırıs gider hayatımda...

Geçenlerde beni okuduğum okulların birinden tanıdığını söyleyen bir okurum sitem dolu bir mail gönderdi...

Şimdi tam kelimesi kelimesine hatırlamıyorum da mealen;

“Ben seni geçmişten anlattığın bir adam olarak tanımıyorum... Şimdi benim bilmediğim olayları anlatarak özellikle mi kendini farklı göstermeye çalışıyorsun?..” diyordu...

Ona bir cevap yazdım:

“Sevgili arkadaşım” dedim, “Hangi okuldan ya da üniversiteden beni hatırladığını bilmiyorum...

Ben seni hatırlayamadım...

Ama şunu iyi bil...

Bu yazdıklarım ve söylediklerim benim kişisel hayatımın kesitleri...

Bunları anlatanların ’rant’elde ettiği günler oldu elbette bir zamanlar Türkiye’de...

Ama şimdi bunları anlatmamın, öğrenciliğimden bu yana neyi nasıl yaptığımı söylememin bana veya başka bir kimseye getireceği hiçbir rant yok...

Bunlar benim kişisel tarihimle ilgili, çocuklarıma bırakacağım hesaplaşmalarım...

Bana bu kadar tepki duyuyorsan kişisel hesaplaşmalarımı çok da fazla ciddiye alma...

Sen sevgiyle kal... Hepsi bu kadar..

Devamı: http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Mustafa_Balbayin_mektubu&tarih=01.04.2010&Newsid=297352&Categoryid=4&wid=136#ixzz0jpwqSfBM

 

Muhtar’ın yazısının tamamını okumak isteyenler,

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar