Milliyet yazarı uyardı: Sosyal medyaya dikkat edin
Milliyet gazetesi yazarı Mehmet Tezkan bugün köşesinden sosyal medya uyarısı yaptı.
Yalın Alpay'ın Yalanın Siyaseti isimli kitabında bazı alıntıları köşesine taşıyan Mehmet Tezkan, yalanın özellikle sosyal medya ve internet ortamında nasıl büyüyerek gerçek gibi yayıldığına dikkat çekti.
Mehmet Tezkan yazısında "Çok kaliteli, saygın, güvenilir internet siteleri yok mu?Olmaz mı? Kılı kırk yaran haber siteleri var.. Bu saptamalar trol görevi yapan, gerçeği gizlemeye çalışan, yalanlara toplumu yönlendirmek isteyen web siteleri ve sosyal medya için.." demeyi de ihmal etmedi.
İŞTE MEHMET TEZKAN'IN BUGÜNKÜ YAZISI
İnternet çıktı, sosyal medya yaygınlaştı..
Herkes bu kuyuya haber, bilgi, fotoğraf atmaya başladı..
Ve o zaman dedik ki; artık hiçbir şey gizli kalmayacak.. Hiçbir şeyin üstü örtülemeyecek.. Dünya daha şeffaf olacak, daha özgür olacak..
Böyle oldu mu?
Maalesef!..
Önce şu çarpıcı örneğe bakalım..
*
Kocaeli’de bir grup kadın pankart asmış, üzerinde şöyle yazıyor:
Kadınlar yaşasın/yaşasın kadınlar..
Belediyenin hukuk müşavirliğinden birileri pankarttaki yazıyı sanal ortamda değiştirerek dolaşıma sokuyor.. Yazıyı şöyle değiştirmiş..
Kadına özgürlük/ sevişiriz cenabet gezeriz/tayyip sanane/yaşasın laiklik..
Amacı şu; gerçeğin değiştirilmesi, gerçeğin gizlenmesi.. Yalanın propaganda aracı olarak kullanılması..
Maalesef yeni medya düzeni bu oldu..
*
Bu pazar size bir kitaptan söz edeceğim.. Yalın Alpay yazdı; kitabın adı Yalanın Siyaseti..
Post-Truth (hakikatin gizlenmesi, yalanın meşrulaştırılması, hileye başvurulması) denilen kavramı her yönüyle ele alıyor.. (Kitabı şiddetle tavsiye ederim, siyasete, medyaya bakışınız değişecektir..)
Kitabın medyayla ilgili bölümündeki tespitler kısaca şöyle..
*
n Online paylaşılan yalanlar hakikat görünümüne bürünüyor..
n Ana akım medya akıl kullanan entelektüellerin yönetimindeydi. Çarpıtmalar, gizlemeler, abartmalar o dönemde de yapılmaktaydı ama rasyonel meşruiyet zeminine oturtulmaya çalışılırdı.
n Geleneksel medyada yer bulamayan bazı kişiler web siteleriyle ana akım medyaya saldırdı, itibarsızlaştırmaya çalıştı..
n Böylece gazetecilikte kâğıttan dijitale geçiş yalnızca bir teknolojik dönüşüm olmanın çok ötesine geçti. Profesyonel etik kayboldu.
n Bir süre sonra habere ulaşmanın yeni yolu sosyal medya oldu..
n Yalan ve söylentiye dayalı bilgi, kabul edilir hale geldi..
n Bu durum haber gibi gözüken bir yığın sahte haberlere yol açtı..
n Bu gelişme ana akım medyayı da bozdu. Bir kısmı internet ve sosyal medya haberciliğini taklit etmeye başladı..
n Rasyonel akılla ve olgusal verilere dayanan haberler ve yorumlar yazma eğiliminde olan entelektüel profesyonel gazeteciler entelektüel işsizlere dönüştü..
n Sonuçta; isteyenin istediği zamanda hakikate ulaşabileceği mottosuyla bizlere şeffaf toplumun mimarı olacağı vaadiyle pazarlanan yeni medya düzeni tam aksi toplum tasarımına yol açtı..
n Bugün gazetecilik tehdit altında. Gazetecilik tehdit altında kaldığı sürece ‘demokrasi’ ve ‘özgür dünya’ da tehdit altında kalacak.
*
Çok kaliteli, saygın, güvenilir internet siteleri yok mu?
Olmaz mı? Kılı kırk yaran haber siteleri var..
Bu saptamalar trol görevi yapan, gerçeği gizlemeye çalışan, yalanlara toplumu yönlendirmek isteyen web siteleri ve sosyal medya için..
Örnek ver derseniz...
Kocaeli’de pankarttaki yazının değiştirilerek dolaşıma sunulması da, Gezi sırasında Kabataş’ta üstü çıplak, deri eldivenli 70-80 kişinin yanında altı aylık çocuğu olan türbanlı kadını taciz ettikleri haberleri de tipik örnek..
Sosyal medyaya dikkat edin..
İyi pazarlar..