MEDYA KÖŞESİ

Milliyet Ali Bulaç'ı hedef gösteriyor!

Perşembe günü Milliyet'in manşetinde Ali Bulaç'ın fotoğrafını görünce çok şaşırdım. Başlığı okuyunca hayretler içinde kaldım.

Milliyet Ali Bulaç'ı hedef gösteriyor!

Geçen hafta Ali Bulaç'ın çok tartışılan sözleri Milliyet gazetesine manşet oldu. Bugün bu durumu köşesine taşıyan Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'ya göre Milliyet gazetesi Ali Bulaç üzerinden Zaman'a fatura kesiyor.... 

(...) Yılların gazetesi aynen şöyle başlık atmış: 'Ortaçağ Kafası'. Başlığı atan hıncını alamamış olacak ki üst başlığa kırmızı harflerle şu cümleyi yerleştirmiş: 'Bir Zamanlar o da 'hoşgörülü'ydü.' Bununla da yetinmemiş asabı bozuk adam; bir de spot döşenmiş habere: 'Televizyondaki tartışma programlarının gediklilerinden Zaman yazarı Ali Bulaç, Irak ve Afganistan'daki sivil katliamları eşcinselliğe bağlayınca ortalık karıştı.' Haberi yazanın öfkesi o kadar kabarmış ki spottaki Ali Bulaç kelimelerini bir daha kırmızı harflerle nazara vermiş. Birinci sayfadan hızını alamayan asabi arkadaş, iç sayfada aynen şu başlığı kullanmayı tercih etmiş: 'Karanlık bir kafa!'

Bir yazara böyle denir mi? Hele bu yazar Ali Bulaç gibi çok yönlü bir fikir işçisi ise. Maksat o değil. Milliyet'teki arkadaş boşuna 'hoşgörü' vurgusu yapmıyor. Boşuna Zaman Gazetesi üzerinden fatura kesmiyor. Takıntılı bir tavır var ortada. O kadar ki kendi televizyonlarının davetine icabet eden bir entelektüel için 'Televizyondaki tartışma programlarının gediklilerinden' diyor. Ayıp! İnsan konuğuna bari böyle yapmaz.

Ali Bulaç'ın söyledikleri eleştirilebilir kuşkusuz. Eleştirirsiniz, cevabını alırsınız ve konuyu kamu vicdanına bırakırsınız. Ancak Milliyet'in yaptığı gibi 'Karanlık kafa', 'Ortaçağ kafası' diyerek bir yazarı hedef gösteremezsiniz. Asıl karanlık kafa, eleştiri düzeyini koruyamayan; bu hırçınlıkla insanlara hakaret ederek insanları aşağılayan kafadır. Keşke empati yapabilseler! Kendi yazarlarından birinin manşette fotoğrafının kullanıldığını ve aynı hakaret düzeyinde başlık atıldığını keşke düşünebilseler. Belki o zaman anlarlar medyatik lincin ne anlama geldiğini.

Malum gazete bir gün sonra benzer yayınlarına devam etti. Sürmanşetten 'Bulaç'ın sözleri nefreti körüklüyor' diyorlar. Asıl nefreti körükleyen düzeyli eleştiriden nasibini almamış manşetiniz. Bir de akıl veriyorlar: 'Ali Bulaç bir eşcinselle arkadaş olmalı.' İnsaf be kardeşim! Eşcinsellere gösterdiğiniz müsamahayı bir yazara gösterecek özgüveni kendinizde bulamıyor musunuz? Diyelim ki eleştirilerinizde haklısınız; böyle mi konuşmalısınız? Ağzınız bozuk kardeşim. Çünkü asabınız bozuk. İstiyorsunuz ki aynı nezaketsizlik içinde size cevap yetiştirelim. Hayır! Bunu yapmayacağız; çünkü herkes kendine yakışanı yapmak zorunda...

Sormadan edemeyeceğim; bu muhteşem (!) manşeti üreten muhabirin ismi yok mudur ki haber imzasız çıkmış? Manşet ama imzasız! Komik. İsmini açık etselerdi fena olmazdı; hiç olmazsa Ali Bey'in birikimleriyle bu 'takıntılı' arkadaşı kıyaslama fırsatı yakalardık. Böylece kimin 'karanlık kafalı' olduğunu cümle âlem öğrenmiş olurdu...

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar