Meryem Gayberi
Çölaşan’ın (Yoksa Şükran Soner mi demeliydim?) iktidar şubesi gibi…
Sabah Gazetesi’nin genç yazarlarından Meryem Gayberi dünkü Sabah’ta başlığı altında yayımlanan makalesinde hükümeti niçin eleştirmediğini anlatma çabasına girmişti…
Hükümeti sadece eleştirenler olduğuna göre, hükümeti sadece övenler de olacaktı…
Bu görüşünü savunurken de Sözcü’yü örnek gösteriyordu…
Çok genç olduğu için bilemeyebilir ben hatırlatayım:
“Sui misal, emsal olmaz”…
Sözcü zaten hükümet doğru da yapsa eleştirmek amacıyla kurulmuş bir gazete…
Yani…
İşi o…
Ama Sabah ilk yayımlandığı günden itibaren iktidara da muhalefete de eşit uzaklık ve yakınlıkta durmayı ilke edinmiş bir gazeteydi…
O özelliğini bir ara (28 Şubat Süreci) kaybettiyse de en azından habercilikte “yansız” davranabiliyordu…
Son dönemleri için ise söyleyecek söz bulamadığım için sık sık eleştiriyorum ya…
Meryem Gayberi de belli ki genç yaşında “İktidarı yıkayıp yağlayacak, muhalefete çakacaksan sana köşe verelim” denilenlerden…
Ve o işi de gayet iyi yapanlardan…
Oysa bu genç kardeşim eğer gazetecilikte kalıcı olmak istiyorsa; hükümet doğru yaptıysa takdir, yanlış yaptıysa tekdir etmeyi bilmelidir…
Doğrunun ya da yanlışın ölçüsünü sorarsa söyleyeyim:
Evrense hukuk…
Demokrasi…
İnsan hakları…
Bugüne kadar Gayberi’nin hükümeti eleştirdiğini görmedim…
Yani Çölaşan nasıl hükümeti doğru yaptığında bile takdir etmiyorsa; Meryem de hükümet yanlış da yapsa övüyor…
Yani…
Çölaşan’ın (Yoksa Şükran Soner mi demeliydim?) iktidar şubesi gibi…
O yüzden de kaybediyor…