Merkez medya bitince meydan Sözcü ve Taraf'a kaldı
Hem siyasi olarak güçlendiler hem de her biri en az Çölaşan kadar büyük paralar kazanarak ekonomik açılardan güçlendiler…
ADNAN BERK OKAN
Ey güzel insanlar!..
Birçok konuda muhteşem başarılara imza atan Ak Parti Hükümeti en büyük zararı medyaya verdi…
İlle de merkez medyayı yok etti Başbakan Erdoğan…
Merkez medyayı yok edince meydan Sözcü ve Taraf’a kaldı…
Sözcü ekonomik yolsuzluk haberleriyle; Taraf da siyasi yolsuzluk haberleriyle tebarüz etti…
Bugün (Ne yazık ki) “Gazete” denildiğinde bu iki gazetenin yaptığı haberler konuşuluyor…
İşin kötüsü…
Merkez Medya bitince merkez medyanın aklı başında, bilgilendirici, entelektüel yazarları da ya gazetelerinden kovuldular, ya patronlarının başına iş gelmesin diye suya sabuna dokunmayan yazılar yazıyorlar ya da muhalefet eden birkaçı da Sözcü ve Taraf gibi iki gazetenin yaptığı haberciliğin arasında kaynayıp gidiyor…
Merkez Medyada hakaret etmeden ama korkmadan her türlü eleştiriyi yapacak yazar kalmayınca bu defa da Hükümet’e destek veren medyada “Emin Çölaşan Gazeteciliği” ne yazık ki Türkiye medyasında giderek “Yükselen değer” olmaya devam ediyor.
Nedir “Emin Çölaşan Gazeteciliği?..
Söyleyeyim:
“Çamur at izi kalsın” gazeteciliğidir.
İlginçtir; Çölaşan’ın yazılarının içinde eğer bir kişi veya kurumun adı geçmiyorsa o yazısının okunurluk oranı da düşüyordu…
Bu nedenle Çölaşan yazılarında en az bir kişi veya kuruma hakaretler savuruyor, itibarsızlaştırmak için olmadık iftiralar atıyordu.
Yıllarca o tür yazılarıyla gündemde kalmayı başaran Çölaşan, Aydın Doğan’ın “ya düzgün yaz ya kovarım” demesine aldırış etmeden küfürlü, hakaretli, çamurlu yazılarına devam edince (Aydın Doğan T.B.M.M 28 Şubat Komisyonunun verdiği bilgilerde anlatıyordu) Hürriyet’ten kovulmuştu…
Çölaşan aynı modeli Sözcü’de sürdürdü, halen sürdürüyor…
Değerli dostlar!..
Çölaşan’ın o gazeteciliğinden en çok mağdur olanlar ise İslâmi kesim gazeteleri gazetecileri ve yazarlarıydı…
Gün oldu devran döndü, Çölaşan’ın iftiralarıyla karaladığı, itibarsızlaştırmaya çabaladığı gazeteler ve gazeteciler; yanında durdukları siyasi hareketin ve hem de tek başına iktidar olmasıyla güçlendiler.
Hem siyasi olarak güçlendiler hem de her biri en az Çölaşan kadar büyük paralar kazanarak ekonomik açılardan güçlendiler…
Bu defa onlar başladılar karşılarında yer alan meslektaşlarına veya siyasal iktidara muhalefet eden kurumlara çamur atmaya, karalamaya itibarsızlaştırma operasyonları düzenlemeye…
Çölaşan’la mücadele etmek yerine; merkez medyanın aklı başında, küfür etmeyen, hakaretten nefret eden, bilge yazarlarına saldırıya geçtiler…
Neden?..
Çünkü…
Çölaşan modelinde amaç, kendilerinden olmayan gazeteci ve kurumları yalanla, iftirayla sindirmek, korkutmak, cesaretlerini kırmaktı...
Ve ey güzel insanlar!..
Medyada meydan Çölaşan modellerine kaldı…
Ve…
Son yıllarda Çölaşan modelini aynen uygulayan yazarlar en çok da İslâmi medyada türedi…
Arkalarında da iktidar desteği olunca daha da pervasız oluyorlar.
Bu dönem geçer mi?..
Elbette geçer, geçecektir de…
Ama…
Delip de geçmediğini hangimiz inkâr edebiliriz?..