Mehmet Barlas'tan adaşına Hazine mektubu!
Sadece mülkiyeti kamuda olduğu için bir televizyon kanalında program yapanlara "Hazine'den geçinen gazeteciler" demek
GAZETECİLER.COM - Ünlü hatip Çiçero; hayatta herkesin yanlış yapabileceğini, ahmakların ise yanlışlarında ısrar ettiklerini söylemişti...
Mehmet Barlas'ın makalelerinde sık sık böylesi ahmaklara yazdığı mektupları okuruz... Yazısının muhatabıymış gibi görünen Mehmet Tezkan'ı tenzih ederek bugünkü yazısını okumanızı tavsiye ederiz.
Bazı meslektaşlarımızın, kendileri gibi düşünmeyen diğer yazarlar için yaklaşık 60 yıldır seslendirdikleri "Hazineden Geçinen Yazarlar" tekerlemesinin aslında ne kadar da "yanlışta ısrar" olduğunu anlatıyor Barlas hiç kimseye bağırmadan, çağırmadan, hakaret ve küfür etmeden...
Bakın nasıl...
Örnek verirsem...
Mehmet Tezkan dünkü Milliyet'te "Hazine'den geçinen gazeteciler" başlığı altında şunları yazmıştı:
"Adam çıkmış hükümet sözcüsü gibi hükümeti savunuyor. Niye savunuyor? Aynı düşünceyi paylaştığı için mi, Hazine'den para aldığı için mi? İzleyicinin bilme hakkı yok mu? Hazine derken kastım şu... TRT'den para alanlarla, TMSF'nin Cine-5 adlı kanalından para alanlar..."
Sevgili Tezkan'la Ufuk Güldemir'in Show TV haberlerini yönettiği dönemde arkadaş olduk... Dünyaya ve siyasete bakış açısının dar olmadığını bilenlerdenim.
Ama bu yazısında nedense bu dar açıya saplanmış bana göre.
"Hazine'den para alanlar" denilince bu coğrafyada öncelikle tarihsel adı "Kapıkulu" olan bir sınıf akla gelmez mi?
Bugün bu sınıfı asker ve sivil bürokratlar temsil ediyor.
Bunun yanında bir de Hazine'den beslenenler var.
Hazine'den beslenmenin türleri
Hak ettikleri karşılığa razı olmayıp çeşitli üçkâğıtlarla kamu ihalelerine hile karıştıranlar, siyasetçiler ve bürokratlarla anlaşıp kamu pastasından pay almak için düzen kuranlar, v.b.
Sadece mülkiyeti kamuda olduğu için bir televizyon kanalında program yapanlara "Hazine'den geçinen gazeteciler" demek ve onların siyasi görüşlerinin yönünü bu konumlarının belirlediğini ileri sürmek bence insafsızlıktır.
Mehmet Barlas'ın makalelerinde sık sık böylesi ahmaklara yazdığı mektupları okuruz... Yazısının muhatabıymış gibi görünen Mehmet Tezkan'ı tenzih ederek bugünkü yazısını okumanızı tavsiye ederiz.
Bazı meslektaşlarımızın, kendileri gibi düşünmeyen diğer yazarlar için yaklaşık 60 yıldır seslendirdikleri "Hazineden Geçinen Yazarlar" tekerlemesinin aslında ne kadar da "yanlışta ısrar" olduğunu anlatıyor Barlas hiç kimseye bağırmadan, çağırmadan, hakaret ve küfür etmeden...
Bakın nasıl...
Hazine'den geçinenleri listelemek çok olay değildir...
Yurt ve dünya gerçeklerine sadece kendi mesleğinizin ve yerelin açısından baktığınızda, gerçeğin de sadece bir bölümünü görebilirsiniz.Örnek verirsem...
Mehmet Tezkan dünkü Milliyet'te "Hazine'den geçinen gazeteciler" başlığı altında şunları yazmıştı:
"Adam çıkmış hükümet sözcüsü gibi hükümeti savunuyor. Niye savunuyor? Aynı düşünceyi paylaştığı için mi, Hazine'den para aldığı için mi? İzleyicinin bilme hakkı yok mu? Hazine derken kastım şu... TRT'den para alanlarla, TMSF'nin Cine-5 adlı kanalından para alanlar..."
Sevgili Tezkan'la Ufuk Güldemir'in Show TV haberlerini yönettiği dönemde arkadaş olduk... Dünyaya ve siyasete bakış açısının dar olmadığını bilenlerdenim.
Ama bu yazısında nedense bu dar açıya saplanmış bana göre.
"Hazine'den para alanlar" denilince bu coğrafyada öncelikle tarihsel adı "Kapıkulu" olan bir sınıf akla gelmez mi?
Bugün bu sınıfı asker ve sivil bürokratlar temsil ediyor.
Bunun yanında bir de Hazine'den beslenenler var.
Hazine'den beslenmenin türleri
Hak ettikleri karşılığa razı olmayıp çeşitli üçkâğıtlarla kamu ihalelerine hile karıştıranlar, siyasetçiler ve bürokratlarla anlaşıp kamu pastasından pay almak için düzen kuranlar, v.b.
Sadece mülkiyeti kamuda olduğu için bir televizyon kanalında program yapanlara "Hazine'den geçinen gazeteciler" demek ve onların siyasi görüşlerinin yönünü bu konumlarının belirlediğini ileri sürmek bence insafsızlıktır.