Mehmet Barlas
Başbakan Erdoğan'ı sevmediğini iddia edebilecek kadar "kirli bir vicdan" çıkar mı?..
Mehmet Barlas'ın Ak Parti Hükümeti'ne "muhalif" olduğunu kim söyleyebilir?..
Hiç kimse?..
Barlas'ın, Başbakan Erdoğan'ı sevmediğini iddia edebilecek kadar "kirli bir vicdan" çıkar mı?..
Asla...
Bu iki noktada mutabık mıyız?..
Mutabıkız...
Peki...
Şimdi lütfen şu satırları okur musunuz...
Tarihimizle yüzleşmeye, ayıplı davranışlarımızdan ötürü devlet adına özür dilemeye hazırız.
Ama şike konusu gündeme gelince ve eğer tuttuğumuz spor kulübünün karıştığı durumlar söz konusu ise, yüzleşmek yerine yüzsüzleşmeyi yeğ tutuyoruz.
Yeni ve daha özgürlükçü bir anayasa yapmak için bir türlü sağlanamayan partiler arası uzlaşma, "Şike Yasası" gündeme gelince anında gerçekleşiyor.
Tutukluluğun ceza yerine geçmesi, düşünce açıklamanın örgütlü suç fiili sayılması, yayınlanmamış kitabın bile suç delili olarak kabul edilmesi gibi ayıplı durumlar üzerinde konuşurken, mangalda kül bırakmıyoruz.
Ama bu uygulamaları mümkün kılan Ceza Yasası'ndaki ve Terörle Mücadele Yasası'ndaki düzeltici değişiklikler için, nedense kimse parmağını oynatmıyor.
Acaba çözüm, her problemli konuyu "Şike"ye iliştirip, bunları düzeltmek için TBMM'de uzlaşmalar sağlamak mıdır?
Kim mi yazıyor bunları?..
Mehmet Barlas...
Yanlışı var mı?..
Yok...
Hükümeti küçük düşürme kastı var mı?..
Yok...
Peki ne var?..
Mükemmel bir "eleştiri", sıcacık bir "dost uyarısı"...
Başbakan'ın yanağını okşayabilecek kadar kendine güveni ve Erdoğan'a sempatisi olan Barlas bunları yazıyorsa; başta Başbakan olmak üzere bütün Ak Partilililerin çok iyi düşünmeleri lâzım...
Tamam...
Fenerbahçe- Beşiktaş - Trabzonspor ve Sivasspor taraftarlarının sayısı 40 milyona yakın olabilir...
Ama...
Ya "Hukuk" ne olacak?..
Ya "vicdan"ı nereye koyacağız?..
Bu gerçekler altında Mehmet Barlas'ı bugünkü (10.12.2011) SABAH'ta başlığı altında yayımlanan makalesiyle "Günün Köşe Yazarı" seçtik...
Hiç kimse?..
Barlas'ın, Başbakan Erdoğan'ı sevmediğini iddia edebilecek kadar "kirli bir vicdan" çıkar mı?..
Asla...
Bu iki noktada mutabık mıyız?..
Mutabıkız...
Peki...
Şimdi lütfen şu satırları okur musunuz...
Tarihimizle yüzleşmeye, ayıplı davranışlarımızdan ötürü devlet adına özür dilemeye hazırız.
Ama şike konusu gündeme gelince ve eğer tuttuğumuz spor kulübünün karıştığı durumlar söz konusu ise, yüzleşmek yerine yüzsüzleşmeyi yeğ tutuyoruz.
Yeni ve daha özgürlükçü bir anayasa yapmak için bir türlü sağlanamayan partiler arası uzlaşma, "Şike Yasası" gündeme gelince anında gerçekleşiyor.
Tutukluluğun ceza yerine geçmesi, düşünce açıklamanın örgütlü suç fiili sayılması, yayınlanmamış kitabın bile suç delili olarak kabul edilmesi gibi ayıplı durumlar üzerinde konuşurken, mangalda kül bırakmıyoruz.
Ama bu uygulamaları mümkün kılan Ceza Yasası'ndaki ve Terörle Mücadele Yasası'ndaki düzeltici değişiklikler için, nedense kimse parmağını oynatmıyor.
Acaba çözüm, her problemli konuyu "Şike"ye iliştirip, bunları düzeltmek için TBMM'de uzlaşmalar sağlamak mıdır?
Kim mi yazıyor bunları?..
Mehmet Barlas...
Yanlışı var mı?..
Yok...
Hükümeti küçük düşürme kastı var mı?..
Yok...
Peki ne var?..
Mükemmel bir "eleştiri", sıcacık bir "dost uyarısı"...
Başbakan'ın yanağını okşayabilecek kadar kendine güveni ve Erdoğan'a sempatisi olan Barlas bunları yazıyorsa; başta Başbakan olmak üzere bütün Ak Partilililerin çok iyi düşünmeleri lâzım...
Tamam...
Fenerbahçe- Beşiktaş - Trabzonspor ve Sivasspor taraftarlarının sayısı 40 milyona yakın olabilir...
Ama...
Ya "Hukuk" ne olacak?..
Ya "vicdan"ı nereye koyacağız?..
Bu gerçekler altında Mehmet Barlas'ı bugünkü (10.12.2011) SABAH'ta başlığı altında yayımlanan makalesiyle "Günün Köşe Yazarı" seçtik...