MEDYA KÖŞESİ

Medya yayın yasağını 'para'lize etti

BirGün gazetesi yazarı Ümit Alan, Köşe Vuruşu isimli köşesinde, medyamızın Reyhanlı’daki yayın yasağını ‘para’lize edişinin hikâyesini yazdı.

Medya yayın yasağını 'para'lize etti

GAZETECİLER.COM - "Zaten hükümetin dümen suyunda giden ana akım medyanın Reyhanlı’daki patlamanın etkilerini yayınlamamak için nurtopu gibi bir bahanesi var. Hükümet işlerini kolaylaştırmak ve yerlerde sürünen medya itibarını bir miktar toparlamak için bu kez ihaleyi üzerine aldı, yayın yasağı koydu. Yayın yasağı koymasa, neler olurdu bilinmez? Hükümetin bu kez inisiyatifi medyaya bırakmaması ve risk almaması meselenin ciddiyetini ortaya koyuyor."

BirGün gazetesi yazarı Ümit Alan, Köşe Vuruşu isimli köşesinde, medyamızın Reyhanlı’daki yayın yasağını ‘para’lize edişinin hikâyesini yazdı.

12 Eylül günlerinde olduğu gibi herkesin BBC’ye kulak kesilmesi, yabancı kaynaklardan güvenilir bilgiye ulaşma çabası ise “askeri vesayet gitti; içte, dışta düşman bitti” türküsünü okuyanlar için bir soğuk duş oldu ama olsun diyen Ümit Alan bakın neler yazdı:

SURİYE ‘PARA’SI VURGUSU

Reyhanlı saldırısının ardından yayın yasağına rağmen, dünkü Bugün, Habertürk, Hürriyet, Sabah, Yenişafak ve Vatan gazetelerinin manşet gazetelerinin manşeti aynıydı. Bombaların parasının Esad’dan geldiği vurgusu, katillerin Suriye’ye kaçtığı gibi detaylar birbirine benzer vurgularla sunuluyordu. Hürriyet gazetesi “Bombalara Esad parası”, Habertürk gazetesi “130 bin liraya 50 can” başlığıyla olayın parasal boyutuna giriyor ve habere inandırıcılık katıyordu. Habertürk ekonomi haberi gibi sunmasına rağmen diğerlerine göre daha dürüst davranıyor ve haberini Emniyet raporuna dayandırdığını manşet altı spottan duyuruyordu. Zaten olaya belirli bir mesafeden bakan herkes, bu haberin tek bir elden yazabildiğini görebilir, ama her nedense diğer gazeteler “özel haber” gibi sunma uyanıklığını marifet sayıyor. Özel haber arıyorsanız, Radikal gazetesinden İsmail Saymaz’ın tüm medyanın kendilerine servis edilen bilgi çerçevesinde olayın faili olarak ele aldığı Mihraç Ural ile yaptığı söyleyişiye bakabilirsiniz. Mihraç Ural, kesin bir dille reddediyor, elbette emniyet raporunu özel haber diye sunanlar bunu görmeyecek. Dolayısıyla, yayın yasağının olduğu ortamda tek bir kaynaktan gelen bilgiyi, hakikatmış gibi sunmanın gazetecilik olmadığı aşikâr.

REYHANLI’NIN MALİYETİ

Köşe yazarlarına gelirsek, Ahmet Hakan’ın dünkü köşe yazısındaki “bakan yardımcısı pozisyonundaki köşe yazarlarını” bir kenara bırakalım, ‘Ortadoğu uzmanı’ bir köşe yazarımıza odaklanalım. Cengiz Çandar’ın pazartesi günkü yazısı bu konuda ibretlik bir metin. Çandar’ın “Reyhanlı’daki patlamaları ve şimdiye dek herhangi bir benzeri olayda görülmemiş yükseklikteki can kaybını, Ortadoğu politikasında ‘etkili bir aktör’ olmanın ‘kaçınılmaz maliyetlerinden biri’ olarak görmek gerekiyor” cümlelerine dikkat kesilelim. Burada sanki basit bir şeymiş gibi geçiştirilen “maliyet” vurgusu insan hayatına karşılık geliyor düşünebiliyor musunuz? Çandar bu maliyeti gerekçelendirme konusunda da mahir. “Türkiye’nin ulaştığı gelişme düzeyi ve uluslararası sistemin içine girdiği kalıp, Ortadoğu’da ‘etkili bir aktör’ olmaktan öteye ona bir şans tanımıyordu.” diyerek Reyhanlı’da ölen onlarca kişiyi bilançonun zarar hanesine yazıveriyor. İşte bu kadar basit.

IMF’YE BORÇ SIFIR, REYHANLI’YA KAYNAK HAZIR

Dün itibariyle Türkiye’nin IMF’ye borcunun son taksidi yatırıldı. Muhtemelen bugünkü gazetelerde bununla ilgili pek çok haber çıkacak. Bu haberler zaten yayın yasağı olan Reyhanlı haberlerinin üstünü mutlu bir şekilde örtecek. Aynı şekilde IMF harici diğer dış borçlarımızdan da asla bahsedilmeyecek. Başbakan Erdoğan dünkü grup konuşmasında bu konuya değindi. Üstelik Reyhanlı’ya 7,5 trilyon lira para gönderildiğini, esnafın vergi ve sigorta ödemelerine 1 yıl erteleme getirildiğini de müjdeledi. Tüm bunlar medyada elbette yer alacak ve Reyhanlı patlamasının yaraları “para”sal olarak sarılacak.

PARA”LİZASYON

Hâlâ ana akım medyadan bir şeyler bekleyenler için Reyhanlı yasağının “para”lize edilmesinin hikâyesi böyle. Yoksa yasağı “felç etmek” anlamında paralizasyon filan mı sanmıştınız? İşin o kısmı alternatif medyaya düşüyor. “Yayın yasağı vardı, ondan haber yapamadık” bahanesine inanmayın. Ellerine gelen Emniyet raporuna hiç sorgulamadan hakikat muamelesi yapanlar, olayı ancak böyle “para”lize eder çünkü.