Medya Mahallesi'nde ergen kavgası
Terör ve cenaze haberlerine duyarlı olması ile ilgili tartışmaları ekrana yansıtan Arslan "ben ergen değilim, erişkin bir gazeteciyim" dedi...
İşte Beki ve Arslan'ın "ergen" kavgasından çarpıcı bir bölüm:
BENİM ÇOK İTİRAZIM, ŞÜHPEM VAR
Akif Beki: Kandralı sen de dur şeklinde medya özel olarak işaret edilmese de medyanın hassasiyet göstermesi gerekir diye düşünyorum. Bu meselese her halde senin de itirazın, şüphen yok?
Ayşenur Arslan: Benim çok itirazım, şüphem var. İkinci bir emre kadar susalım, hassas olalım... Ben gazeteciyim, bunlar bana uymuyor.
Akif Beki: Amerika'da da gazeteciler var, Türkiye'dekiler seni kesmeyebilir. Ülkeleri savaşa gidiyor, Askerleri ölüyor ama şehit cenazesi ajitasyonu görmüyorsun ekranlarda.
BİR ÜLKEYİ İŞGALE GİDENLER İLE TÜRKİYE'Yİ NASIL BİR TUTUYORSUN
Ayşenur Arslan: Bir ülkeyi işgal etmeye gitmek ve gencecik insanların oluk oluk ölüp öldürmesini kasdediyorsan, Türkiye'deki gençlerden farklı olduğu ortada.
Akif Beki:Ne alakası var. nereye gittin. Ben o örnekteki gazetecilerin tavrını söylüyorum.
Ayşenur Arslan: Senin kadar bilmem Amerikayı. Ama şunu bilirim, hem bir hassasiyet vardır, basın bilgilendirilir ve bir ricada bulunulur, bunları bilicek kadar erişgin kabul edilir basın. Bizde ise şu: Şehit cenazedinde valiler, bakanlar, başbakanlar, garnizon komutanlar, bir bakıyorsun gündem değişince medya cenaze vermesin. Ben erişkin bir gazeteciyim, ergen davranılmasını istemiyorum bana... Bir ay farklı görüyoruz biz bu ikisini.
İKİ AY ÖNCE SEN ELEŞTİRMİŞTİN O MANŞETLERİ
Akif Beki:Ben bir gazetenin şehit cenazesinde şehit yakınının feryadının manşete taşınmasını eleştirmiştin sen de 2 ay önce. Acı anında ağızdan çıkan sözlerin manşete taşınmaması gerektiğini söylemiştin. Neden o gazeteyi yapanlara ergen muamelesi çektiğini sorsam sana haksızlık etmiş olurum. Onlara da kendine de haksızlık etme lütfen.
Ayşenur Arslan: Ben haber veririm. Ayşenur Arslan olarak 39 yılıma girdim. Şunu verirsin, bunu veremezsin denmesi bana biraz fazla geliyor...
