MEDYA KÖŞESİ

Medya bizi yanıltıyor mu?..

Mesela, "tehlikeli değişim"in çıkarları bozucu niteliğine karşı, "değişim taşıyıcısı" olan siyasi partinin gücünü kırmak için,

Medya bizi yanıltıyor mu?..
GAZETECİLER.COM - Eskiler "yemek kokmasın diye tuzlarız. Peki ya tuz kokarsa ne yaparız?" demişler...
SABAH'ın ombudsmanı Yavuz Baydar bugünkü yazısıyla bize o atalar sözünü hatırlattı...
Ombudsmanlar, medya kokmasın diye özeleştiri yapar, önce kendi kurumlarını sonra da medyanın genelini korumaya çalışırlar...
Peki ya ombudsmanlar kokarsa ne yapacağız?..
İşte bugün Türkiye'nin en güvenilir ombudsmanlarından birinin de koktuğunu görüyoruz...
Rakiplere çakmak için objektifliği bırakıp, yandaşlığa soyunduğuna tanık oluyoruz...
Oysa Baydar'ın rakip medyaya yıkmaya çalıştığı gazetecilik ayıplarının aynıları ve belki daha fazlası, kendi çalıştığı gurup içinde de yapılıyor...
Ama bu ayıbın yükünü sadece rakip medyaya yıkıp, sevapları ise sahiplenmesi gazetecilik ahlâkının ombudsmanlar yönünden de tamamen iflâs ettiğinin kanıtıdır...
Bakın nasıl...

Medya sizi yanıltmasın

Kemik bürokrasi ile "eski medya" bağları yavaş yavaş çözülmekte. Tekrarlanan ezberler, habere ezberci bakışlar ile, temel, müzmin meselelere dair yenilikçi bakışlar arasında hızlanan bir savaş var.
Değişimle yüzleşmek zorunda kalan kesimlerin, çıkar kaygısıyla defansif bir söyleme sarılmaları da doğal.
Savunmacı refleks -veya mantık- faydacılığa hizmet edecek her taktiği meşru ve güncel hale getirir. Bu nedenle, Barlas'ın aktardığı gibi, kendisini "merkez" görmekte ısrarlı medyada hangi habercilik yaklaşımı, başlık ve başsayfa seçimi, söylem ve tartışma yönünün mesleğin özüne ait bir "hakikilik", hangisinin Makyavelist bir tavır sergilediğini ayırt etmek -hele okur açısından- hiç kolay değil.
Taktik tercihler medyada yalancılığı beslediği gibi, ikiyüzlülüğe de kapı açar. Böyle olduğu içindir ki, "değişim"e direniş "korku imparatorluğu" yalanlarıyla perdelenmeye çalışılır; yetersiz ama gerekli olduğu bilindiği halde, kimi reform adımları, varlığı bilinen başka sorunlar bahane edilerek frenlenmek istenir.
Mesela, "tehlikeli değişim"in çıkarları bozucu niteliğine karşı, "değişim taşıyıcısı" olan siyasi partinin gücünü kırmak için, koalisyonların yolunu açıcı "seçim barajı" tartışmaları bir idealden çok "taktik" olarak öne çıkar.

Baydar'ın yazısının tamamınkı
Yorumlar