KAYBETTİ

Markar Eseyan

Ak Parti’ye oy vermeyen yüzde elli ile de gerçekleştirilmesini isterim…

Markar Eseyan

Bak Markar (Eseyan)…

En başta söyleyeyim de yazının sonuna kadar okumazsan aklında yanlış kalmasın…

Devletin ve tabii aynı zamanda siyasal iktidarın; ülke halkının yüzde biriyle bile varsa eğer savaşı, kavgası; barıştığı günün “Bayram” ilân edilmesini isterim…

Haliyle bu ülke halklarından en büyük nüfusa sahip (Yüzde 10 belki 15) Kürtlerle yapılan barışı bütün aklım ve yüreğimle alkışlıyorum…

“Diyarbakır Sözleşmesi”nin ise her satırının altına imzamı atarım…

Ancak…

Bu barışın, Ak Parti’ye oy vermeyen yüzde elli ile de gerçekleştirilmesini isterim…

Neden mi?..

Bilmezden gelme...

Başbakan partisine oy vermeyen % 50 ile her gün kavga etmiyor mu?..

Diyarbakır'da barıştığı da sadece, Kürtlerin Ak Parti'ye oy verenleri değil mi?..

Yani Markar; BDP’ye oy vermeyen Kürtlerle yapılan bu barış
her ne kadar takdire şayansa, BDP’ye oy verenlerle aynı barışın yapılmaması ve yapılacak adımların atılmaması da o kadar eleştirilmesi gereken bir yanlıştır…

Yani Markar…

Bugünkü Yeni Şafak’ta halkın yüzde ellisinden fazlasına hakaret içeren makaleni okuduktan sonra kendi kendime dedim ki:

“Eğer bu Markar hem liberal hem de demokratsa; ben sadece liberallik ve demokratlıktan değil; insanlıktan da istifa ediyorum…”

Pes yani be arkadaş..

Pes ki pes…

Bir yandan, ilkokullarda yıllarca ve devlet zoruyla “ne mutlu Türküm diyene” sloganına karşı çıkacaksın ki haklısın zira kişisel görüşündür saygı duyulur…

Ama…

Diğer yanda bugünkü köşende; “bugün bayram günü ama Ertuğrul Özkök Türkiye’de kalıp o bayramı bizimle birlikte kutlayacağına Budist bir ülkeye gidip gazetecilik yapıyor” mealinde itiraz cümleleri kuracaksın ha…

Olacak şey değil…

Sana ne Markar kimin nereye gittiğinden gideceğinden?..

Sen vize memuru musun?..

Sen ceberut devletin ceberut anlayışının zabitlerinden misin?..

Liberal ve demokrat bireyin yapabileceği püritenlik değildir senin yaptığın kardeş…

Ya yanlış kişi ve kitaplardan öğrenmişsin liberal felsefeyi ve demokratlığı…

Ya da ruhun ve genlerin Faşizmin kör kuyularında merdivensiz bırakılmış…

Hem, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” diye seksen beş sene önce bütün dünya insanlığına barış dersi vermiş Mustafa Kemal Atatürk’e her fırsat bulduğunda hakaret edeceksin…

Ama hem de bu ülkede akıl tutulması yaşayan küçük bir azınlığın haricinde herkesin alkışladığı, destek verdiği barış sürecinin değerini anlatabilmek için makalenin bir yerinde ve Özkök’le gıyabında kavga ederken, “yurtta sulh dünyada sulh” diye yazacaksın…

Ki…

Hem de “inanmayın, ironi yapıyorum” imasını yapmayı da ihmal etmeyeceksin…

Samimiyet, adalet ve vicdandan mahrum makalenle kaybettin Markar Eseyan…

ÇOK OKUNANLAR