Maraza yazar tipleri…
Her an, “Fikri şimdi kalkacak, emekli Paşa’ya bir tokat atacak” diye düşündüm…
ADNAN BERK OKAN
Dün gece Fatih Altaylı çok doğru bir tercihle “Teketek”i, “Dörde bir”e çevirmişti…
Yani, “dört sorgucu, bir cevapçı”…
Kendisi de yerinde ve tarafsız müdahaleler yaptı...
Haliyle düzeyli bir “bilgilendirme” programı izledik...
Ancak…
Yok yok…
“Ancak” deyip alışık olduğum üzere Fatih’e çakmayacağım…
Hem zaten benim gözümde o henüz "çakılmayacak” kadar acılı…
Hele bir merhuma Talat (Altaylı) Bey’in kırkı çıksın ondan sonra gerektiğinde elimden ve dilimden geleni aktarırım sizlere…
Şimdi geleyim programı anlatmak için neden “Ancak” dediğime…
***
Sadece Fatih değil, hemen bütün moderatörler aynı (bana göre) yanlışa düşüyorlar…
“Reyting Korkusu”…
Bunun için, farklı düşünce kulüplerinden birer “düzgün” adam davet ederken en az birer de “maraza” tip çağırıyorlar…
Çünkü “düzgün” tiplerin reyting yapmadığı, buna karşılık “marazaların” ziyadesiyle “ekran müşterisi” çektiği “önyargısı” beyinlerin içine kazınmış…
Dün gece; “Hükümete yakın” diye bilinen konuklardan Mehmet Metiner, “Düzgün”; Fikri Akyüz ise “Maraza” tipti…
Diğer tarafta ise “Hükümete muhalif” olarak tanımlayabileceğimiz Mehmet Tezkan “Düzgün”; Mehmet Faraç, “Maraza” idi…
***
İlle de Fikri Akyüz…
Bu genç adam kendisini TV tartışmalarının “Kadir abisi” mi sanıyor ne?..
Her an “Leeynnnn!” diye bağıracakmış gibi geliyor…
“Mesafeli” olmakla “Maço” olmak arasındaki ince çizgiyi yakalayabilmiş değil…
Dün gece söz ona geldiğinde (zaten söz ona gelmese de o ne yaptı etti, sözü ele geçirdi) her an, “Fikri şimdi kalkacak, emekli Paşa’ya bir tokat atacak” diye düşündüm…
Fikri’ye sorarsanız bunun adı “soru sorma özgürlüğü”…
Yahu Fikri…
Senin yaptığın soru sorma özgürlüğü değil ki…
Senin yaptığın bal gibi, “muhatabını aşağılama” anarşizmi…
Paşa tam da sıkışmışken öyle saygısız ve saldırgan oluyorsun ki, Paşa'yı "Zalim" olabileceği bir noktada "mazlum" konuma düşürüyorsun...
***
Şimdi bir de, Fikri ile aynı fikir kulübünde yer alan (en azından kamuoyunun öyle bildiği) Mehmet Metiner’i anlatayım…
Son derecede saygılı, fikirleriyle örtüşmesine imkân olmayan emekli Paşa’yı incitmemek için en ters soruları sorarken bile nasıl da nazikti…
“Senin gibi düşünmüyorum leeennnn!” diye edepsizlik yapan değil, “sizin gibi düşünmüyorum ve seminer adı altında darbe hazırlığı yaptığınız kanısındayım ama sizin kendinizi anlatma özgürlüğünüzün de en az benim soru sorma özgürlüğüm kadar kutsal olduğuna inanıyorum" dercesine centilmendi…
Diğer tarafta da Mehmet Tezkan, adaşı Mehmet Metiner kadar değilse de askeri duruş sergilememek adına Paşa’yı kırıp dökmeden sıkıştırdı…
Diğer adaşı ve kulüpdaşı Faraç ise, “Paşa’ya nasıl pas veririm de gol attırırım, sonra da ‘nasıl geçirdik!’ diye babalanırım” modundaydı…
***
Sözü yine Fikri’ye getirerek bağlayayım…
Sevgili Fikri…
Soru sorma özgürlüğü, muhatabını aşağılama özgürlüğü değildir…
İlgili, bilgili bilmem kimlere sorsak soralım senin için “hükümet yandaşı bir yazar” der…
Oysa akıl melekesini yitirmemiş hiçbir hükümet yanlısı senin o “saldırgan tavrına” destek vermez…
Aynı şeyler Mehmet Faraç için de geçerli…
“AKP Hükümetinin düştüğü gün bir soğuk bira açıp kahkahalar atarak sevineceğim” diyen Mehmet Faraç bilinir ki “hükümet karşıtı”…
Ama…
Aklından şüphe duymayacağımız hiçbir hükümet muhalifi, Mehmet Faraç’ın ağzından tükürükler saçarak takındığı o saldırgan tavrı alkışlamaz…
***
Hâsılı…
Program hazırlayıp sunan moderatör kardeşlerimiz konuk davet ederken “Maraza” tiplerden vazgeçebilirlerse görecekler ki zamanla ekranda bir tek bile “Maraza” izlemeyeceğiz…