Lütfen küfür et Hıncal ağabey!..
Eğer bunlar senin “eleştiri” sözcüklerinse lütfen küfür et Hıncal ağabey… Küfür et lütfen…
Sevgili Hıncal Ağabey;
Biraz dertleşelim mi?..
Eh yani...
Tabii ki "Tek taraflı aşk" gibi olacak ama olsun...
Ben işimi yapayım da sen ister oku ister okuma...
Haaa...
Bakarsın, sevgili Yasemin, yazıcıdan geçirip önüne getirir(!) kor
da okursun...
Sevgili ağabey;
“Yahu arkadaşlar!” diyorum bizim genç GAZETECİLER.COM ekibine. “Hıncal ağabeyin hiç mi gülen fotoğrafı yok
ki hep en öfkeli fotoğraflarını koyuyorsunuz onunla ilgili haberlerde…”
Ne cevap alıyorum biliyor musun?..Eh işte benimki de kafa...
Söylemedim ki bilesin...
O halde söyleyeyim: Yokmuş…
Bütün bulabildikleri fotoğraflarında hep öfkeliymişsin Hıncal ağabey…
Üzüldüm…
Sadece Türkiye’nin değil, belki de dünyanın en sevimli kahkahasını atan adamının güler yüzlü tek fotoğrafı olmaz mı?..
Ama yok işte…
Mutlaka vardır…
Mutlaka olmalı…
Belli ki arkadaşlarım bulamıyorlar…
Düşündüm de…
Ya bizim gençler haklıysalar?..
Ya senin güler yüzlü fotoğrafını bulabilmek, Sayın Cumhurbaşkanımızın asık suratlı fotoğrafını bulmaktan daha zor ise gerçekten de…
İnşallah kardeşlerim, evlâtlarım yanılıyorlardır…
Peki…
Sen hep böyle miydin ağabey?..
Böyle önüne gelenle kavga eder miydin hep?..
Cevap veriyorum:HAYIR!..
Bir gazete okuru ve çalışanı olarak seni yıllardır tanıyorum…
Modern Folk Üçlüsü’nün menajerliğini yaptığın süreç dâhil…
Eski…
Çok eski yazılarını hatırlamaya çalışıyorum…
Henüz dünyayı yarattığını düşünmediğin dönemleri…
Nasıl da tatlıydın…
Nasıl da kucaklıyordun herkesi…
Ne akılcı ve dost sözcükleriyle eleştiriyordun eleştirdiklerini…
Hiç kırıcı değildin…
Aksine, eleştirdiğin muhatabının seni gördüğünde “Yaşa ağabey haklısın” dediği o yazılarını…
Peki ya şimdi?..
Hiç itiraz etme!...
Bazı tanıdıklarından, nefret ediyorsun...
Ne “tanıdıkları” ağabey?..
Bir zamanlar “dostum” dediğin o kadar çok kişiden nefret ediyorsun ki…
Nasıl da saldırgan bir üslup kullanıyorsun eleştirdiğini sanırken…
Hemen şimdi geldi aklıma…
Ayşe Arman için neydi o yazdıkların öyle?..
Değer miydi?..
Ne yapmıştı Arman sana?..
Senin adının bile geçmediği gibi ima bile edilmediğin bir gazetecilik yapmıştı…
Doğrusuyla, yanlışıyla ama “iyi bir gazetecilik” yapmıştı hem de…
Hiç kimsenin konuşturamadığı Nazlıcan Toprak’la konuşmayı başarmıştı…
Daha öte, genç kadının yüzüne telefonu kapadığını da paylaşmıştı okurlarıyla…
Bu münasebetsizliği (!) günümüz Tanrı yazarlarından kaçı hiç kompleks yapmadan paylaşırdı okurlarıyla; senin öğrencin olmasıyla (bir zamanlar) gurur ("onur" mu desem acaba?) duyduğun Ayşe Arman’dan başka?..
Cevap verebilir misin Hıncal Ağabey?..
Veremezsin tabii…
Ben kimim ki senin gibi bir Tanrı Yazar’ın gözünde?..
(Kendi deyiminle söylüyorum) “Türk medyasının En büyük köşe yazarı” kim?.. Ona soru sorma cesaretini gösteren Adnan Berk kim?..
Hâsılı sevgili ağabey…
Acaba yüzünün güldüğü fotoğraflarının karaborsa olmasının sebebi işte bu, dizginleyemediğin öfken mi?..
Keza gencecik Arda için söylediklerin…
“Eleştirdim” deme lütfen…
Ne biçim eleştiriydi o öyle?..
Bak, köşenden aynen alıntı:
“Onu Galatasaray kaptanlığına öneren benim..”
Olabilir ağabey…
Daha senin gibi kim bilir kaç kişi önerdi o delikanlıyı Galatasaray Futbol Takımı kaptanlığına…
Hem de senden çok önce yaptılar bunu…
Onları değil de seni dinledikleri nereden belli G.S. yönetiminin?..
Hele, küfür-kâfir eleştirdiğin Adnan Polat’ın senin söylediklerinin tam tersini yaptığı bir süreçte…
Aksine, “Adnan benim yazılarımı belli ki okumuyor. Aksi halde Arda’yı kaptan yapmazdı” deyip üzüleceğin yerde…
Nedir bu, "Bana diyetini öde Arda" sendesizliği?..
Ve geleyim Arda için diğer söylediklerine…
“Arda, zavallılaştı. Ufaldı, minnacık oldu….. … Arda'nın o zavallı şımarıklık içinde…”
Eğer bunlar senin “eleştiri” sözcüklerinse lütfen küfür et Hıncal ağabey…
Küfür et lütfen…
İnan çok daha az kırıcı olur!...