RÖPORTAJ

Levent Gültekin yine kızdıracak...

Haberedikkat.com'dan Serra Koçak'ın sorularını yanıtlayan gazeteciler.com yazarı Levent Gültekin'den çarpıcı medya eleştirileri...

Levent Gültekin yine kızdıracak...
GAZETECİLER.COM
Haberedikkat.com'dan Serra Koçak'a konuşan gazeteciler.com yazarı Levent Gültekin çarpıcı açıklamalarla gündemde. Siyasi gündemden medya polemiklerine dek güncel tartışmaları Gültekin, internet medyasına dönük değerlendirmelerde bulundu, iktidar eleştirilerine devam etti.

GÜLTEKİN'İN MEDYADA NASIL BİR GEÇMİŞİ VAR?

Star'dan önce 8sutun, Gerçek Hayat dergisi, Yeni Şafak gibi yayınlarda önemli pozisyonlardaydınız. Medyadaki geçmişinizden kısaca bahseder misiniz?

20 yıldır bu sektördeyim ve Yeni Şafak'la başladım. Medyada her kademede çalışmış biriyim. Matbaadan tutun da idareciliğiğe kadar her kadar. Yeni Şafak'ta Genel Müdürlük yapıyordum sonra haftalık dergi çıkardım, ardından bir internet haber portalı kurdum. Sonra Star ve 24'ten teklif gelince icra kurulu üyeliği yaptım ardından Cine 5'de medya kurulu başkanlığı yaptım. İstifa etmekten yorulunca şimdi ise sadece köşe yazarlığı yapıyorum.

MEDYA SİYASETTEN BAĞIMSIZ BİR ROTA ÇİZMEDİ

İktidar yandaşı olanlar Başbakan'ı överken diğer kesim yerden yere vuruyor. Bunun sebebi sizce nedir?

Bu medyanın genel sorunudur. Türkiye'de medya hiçbir zaman siyasetten bağımsız bir rota çizemedi. Geçmiş iktidarlar döneminde de benzer bir ilişki vardı. Şimdi farklı gazete ve TV'ler yeni iktidarla doğrudan ilişkiye giriyorlar. Eminim farklı bir hükumet olduğunda da diğerleri aynı ilişkiye girmekten imtina etmeyecektir. Medya kendi konumlamasını siyasetten bağımsız kuramadığı için bu girdaptan uzun süre daha çıkmamız mümkün gözükmüyor.

GÜLTEKİN AKP İLE NEREDE AYRIŞIYOR?

Yeni Şafak kökenlisiniz. Yani, temel olarak AK Parti ideolojisine yakın olduğunuz söylenebilir. Peki AK Parti'nin politikaları sizle neden bağdaşmıyor? Nerede ayrılıyorsunuz?

Bugün iktidarda olanların birçoğuyla yakın bir hukukum var. Hem medyada hem siyasette ön planda olan insanlarla aynı mahallede yetiştik. Olaylara bakış meselesinde benim onlardan farkım Ben AK Parti'nin bu güçle, bu oy oranıyla, bu imkanlarla yüz üzerinden 70-80 oranında iş yapabilecekken, AK Parti sadece yüz üzerinden yirmi ile yetiniyor. Niçin daha iyi, daha esaslıi daha değerli işler yapılabilecekken bunlar yapılmıyor? Benim itirazım burası. Geçmiş iktidarların icraatlarını yüz üzerinden 5-10 aldığımızda AK Partililerin 20 bandında olması başarı gibi görünebilir ama kıyas yerlerde süründüğü için gerçek bir başarı ortaya çıkmıyor. Yerden 10 santim yüksek olmak ile 20 santm yüksek olmak arasında bana göre pek fark yok. Bir diğer nokta ise iktidarın getirdiği güç sarhoşluğu var. Ben arkadaşlar dışarıdan bakınca çok kibirli, kaba, nobran, tahammülsüz görünüyorsunuz kendinizi düzeltin diyorum onlar ise gayet iyiz havasında.

Medya içerisinde görünmeyen, bilinmeyenleri yazıyorsunuz ve sadık bir okur kitleniz var. size kategorilendirme çabası içerisinde olan bir kesim de var. Ya bizdensin, ya onlardan diye baskı görüyor musunuz siz de? Yazılarınızda bahsettiğiniz o istenmeyen gazetecilerden misiniz?

Toplum o kadar kamplaşmı ki herkesin bir doğrusu var. Twitter'da daha somut tepki alıyorum. Bir önceki yazıda göklere çıkaran insanlar bir sonraki yazıda yerden yere vurabiliyorlar. Yani okurlar kendi doğrusunu destekleyen insanlar arıyorlar. Köşe yazarları birt şey öğrenmek için değil düşüncelerine onay almak için okunuyor. Benim köşe yazarlığım biraz hobi olarak yürüyor. Meselelere bakıyorum kimsenin söylemediğini söylemeye çalışıyorum. İçimde birikenleri dışarı atarak kendim sıkıntı çekeceğime muhataplarım sıkıntı çeksin diye bakıyorum. Ama yazı yazarken kendime esas olarak gördüğüm. Ben yazmazsam kimse yazmaz dediğim konuları yazmaktır.

DOLAŞIMDAKİ CEMAAT ALGISI NE KADAR GERÇEK?

Bir cemaatçi olgusu var. Ne olsa, cemaatin parmağı vardır deniyor. Cemaat'in sonsuz gücünden, elinin her yere uzandığından… Siz nasıl bakıyorsunuz bu duruma?

Bence bu imaj öncelikle Cemaat için büyük bir ayıptır. Örneğin; Mahallede bir ayakkabı çalındığını düşünün ve herkes aynı eve bakıyor. Bu Cemaat için kabul edilemez bir imaj olması gerek. Fakat öyle olmuyor Cemaat bundan bir rahasızlık duymuyor gibi. Eğer bir rahatsızlık duyulsaydı bu durumu giderirlerdi. Cemaatin aldığı bu imajı ilk dikkat çekenlerdenim. Tam 1.5 yıl önce “Bu imaj Cemaati niçin rahasız etmiyor?” diye bir yazı kaleme almıştım. Türkiye'de her defoluy olay Cemaatin üzerine atıldı ancak Cemaat bundan hiç bir rahatsızlık duymadı ve hiçbir zaman sert bir tonla itirazını dile getirmedi. Cemaatteki her insan tek başına harika, sonsuz güvenilir insanlar. Ancak bir grup insan yüzbinlerce mensubu olan bir topluluğun imajını yerle bir etti.

HÜKÜMET TSK'YI YENİDEN GÜÇLENDİRME ARAYIŞINDA

Önce ard arda yargı paketleri geçiyor Meclis'ten. Sonra tutuklama süreleri uzatılıyor, DGM'ye eş sayılan Özel yetkili mahkemeler kuruluyor. Sonra insanlar çuvala doldurulur gibi büyük davaların, dosyaların, iddianamelerin içine dolduruluyor. 5 yıldır tutuklu olan gazeteci, terör örgütü kuruculuğundan yargılanan Genelkurmay Başkanı var. Sonra Başbakan, 2007'de kendi hükümetinin başlattığı bu yargı reformlarından sonra, çıkıp uzun tutukluluk sürelerini eleştiriyor. TSK'da general kalmadı diye sitem ediyor. Neler oluyor böyle? Hepimiz delirdik mi, hafızamız mı zayıfladı?  vicdanlarımız mı köreldi? Basında bir kişi bile çıkıp bu komediden söz etmiyor?

Türkiye'de sağlam bir vicdan hiçbir zaman oluşmadı. Türkiye'de bir çark dönüyor ya o çarkın dönüşünü hızlandırmak için yağı olacaksınız ya da o çarkın dönüşünü engellemek için arasına giren çelik leblebi. Çelik leblebi olmak için sağlam bir karaktere ihtiyaç var. Türkiye'de hem siyaset dünyasında, hem sanat, hem de iş dünyasında en sevilmeyen, en değer verilmeyen özellik bir kişilik sahibi olmanızdır. Yargı meselelerinde de durum aynı. Herkres çarkın dönüşüyle ancak misyonunu gerçekleştirebiliyor. Yani yağ başka ne işe yarayacak. Böyle olunca da kendini de sistem dışına atacak köklü düzenlemelere paye vermiyor. Ancak kendisine bir zarar geleceğini gördüğünde tuhaflığın farkına varıyor. Başbakanın son dönemde aldığı durumun da benzer olduğunu düşünüyorum. Başbakan yargı sorununa köklü bir çözüm aramış değil. Pansuman tedavilerle sorunları çözmeye çalışıyor. Fakat ilginç olan şu ki; komutanlar tutuklanırken de AK Parti alkışlanıyordu, Başbakan “bu komutanlar haksız yer içeride” dediğinde de alkışlandı. Yani devlet kurumları arasında bir ‘derin devlet' çatışması var. Başbakan başka bir adım atarken Yargı başka bir adım atıyor. Yargı bir hesap görüyor ve onu tamamlayana kadar da izleyeceğiz taa ki Başbakan Tayyip Erdoğan iktidardan gidene kadar.

BENCE BÜTÜN TAMAMI DEĞİŞMELİ

Kabine'nin değişmesini doğru buldunuz mu? Gerekli miydi sizce bu?

Öncelikle iktidar bir tarz değişikliğine gitti. Şahin bir görüntüsü vardı daha sakin bir görüntüye geçti. İkincisi ise; bence hükümetin tamamının değişmesi gerekli. Şaka bir yana sadece dört tanesi yetmez. Bir çok bakanda ciddi yorgunluk olduğunu düşünüyorum. Metal yorgunluğu gibi bir şey. Hiçbir şey yapmadan yılları geçiren bakanlar var. Zaten kağıt üzerinde baktığınızda tamamı değişti. Çünkü devlet dediğinizde dört tane temel görevi vardır. Eğitim, Sağlık, Güvenlik, Adalet. Bu üçü değişti zaten. Bir tek adalet kaldı. Adalet Bakanının AK Partinin en iyi bakanlarından biri olduğunu düşünüyorum. İşini düzgün yapmaya çalışıyor. Asıl ana görevlerden üçünü değiştiriyorlar. “Başarısız oldukları için değiştiriyoruz” diyorlar. Dört ana görevden üçünün başarısız olduğu bir hükümet nasıl başarılı kabul edilir bu da ayrı bir tuhaflık.

BAŞBAKAN'IN İNTERNET MEDYASI ELEŞTİRİLERİ DOĞRU MU?

Peki Başbakan daha önce internet medyası yöneticileri otokontrol uygulaması gerektiğini söylemişti. Bu görüşe katılıyor musunuz?

Başbakan'ın onu ne niyetle dediğini bilmiyorum ama internet medyasının büyük bir oranla çuvalladığını düşünüyorum. Kurumsallaşmayı bir türlü başaramıyorlar. Bu alanda kurumsallaşanların sayısı çok az. Bu anlamda bir düzene sokulması lazım. Bir yapılaşmaya gidilmesi lazım. Hata yapanların bir bedel ödemesi lazım. Bu anlamda söylüyorsa yapılması gereken bir şey. Yasal düzenleme ile olabilir, sadece otokontrol ile değil. Düzene koyacak, buraya bir değer verecek. Çünkü siz yasal düzenleme yaptığınızda, orası bir anlam kazanıyor demektir.

İNTERNET GAZETECİLİĞİ DAHA MI ÖZGÜR?

İnternet gazeteciliğinin basın özgürlüğü açısından daha rahat bir ortam olduğunu düşünüyor musunuz?

İnternetle Türkiye'nin ilişkisinin çok derin olduğunu düşünmüyorum. Yüzeysel bir ilişkisi var. Twitter, chat gibi. Bu toplumun gelişim düzeyiyle alakalı bir durum. Bilgiye, öğrenmeye olan açlığınızla ciddi bilgilere ulaşma isteğiniz orantılı. Toplum internete daha çok bir sosyalleşme aracı olarak bakıyor. Kimisi chat yapacak, kimisi kadın sitelerine bakacak, dedikoduya bakacak, magazin haberlerine göz atacak. Katkısını söylemek gerekirse nispeten daha bağımsız. Bağımsızlık nereden geliyor, kaybedecekleri hiçbir şey yok. Basılı ve görsel medyanın patronlarının kaybedecekleri var. Kaybedeceğiniz bir şey olmadığınızda daha özgür oluyorsunuz. Mesela ben bugün internethaber'de yazdığım yazıların yüzde seksenini herhangi bir gazetede yazamam. Onu taşıyacak bir medya yapısı da yok.

TWITTER'IN GEVEZELİĞİ İLGİMİ ÇEKİYOR

Sosyal medya rakip olur mu, internet haberciliğine?

Sosyal medya her meşrepten insanın kendini ifade etmesini sağlıyor. Böyle bir faydası var. Daha zeki insanların dikkat çekmesi, belirginleşmesi ihtimali de var sosyal medya sayesinde. Zaten medya Türkiye'de teknolojinin karşısında yeniliyor. Sadece Türkiye'de de değil, dünyada da benzer bir şey var. Yerine koyabildikleri bir şey yok. Ama bu açığı internet haberciliği kapatacak mı? Göreceğiz hep beraber.

Twitter'ın neresi sizin ilginizi çekiyor?

Bir mesele olduğunda arklı insanlardan farklı yorumlar duymayı. Benim için bir diğer cazip kısmı ise toplumun refleksini anında görme kolaylığı. Eh kafa dağıtan gevezelikleri de fena değil.

YA TÜRK İNTERNET MEDYASINI AVRUPA İLE KIYASLARSAK...

Türkiye'deki internet haberciliğini Avrupa ile kıyaslarsak nasıl bir sonuç çıkar ortaya?

Türkiye Avrupaya göre çok geri. Toplumun kültürel düzeyi ile de alakalı bir şey. Ben yaptım internet gazeteciliği. Haber tercihlerinde mecburen daha çok toplumun ilgisini çekebilecek konulara yöneliyorsun. Neyim müşterisi varsa ona yöneliyorsun bu da kalitesizliği beraberinde getiriyor. Çünkü Türkiye'de ciddi konuların, ciddi makalelerin, çiddi analizlerin alıcısı yok. İnternet desen, foto galeriler, magazine dayalı haberler daha çok. Ciddi bir haberin müşterisi olmadığı için internet ciddi bir yol kat edemiyor. Mesela hep eleştiriyorlar değil mi, ulusal gazetelerin medya siteleri çok müstehcen, çok magazin ağırlıklı.. Ama müşterisi o. Bu tabloyu değiştirmek için rekabetle değil bütünlük içinde sorumluluk duygusu ile hareket etmek gerekli.

SİYASİLER İNTERNET MEDYASINA DOĞRU YAKLAŞIYOR MU?

Siyasetin internet medyasına olan yaklaşımını nasıl buluyorsunuz?

İnternet medyasının büyüyor olmasını kabullenemiyorlar. Ama zamanla bir mesafe kat edecekler ve artık bu gücü görmezden gelemeyecekler. Çünkü insanlar artık haberlere anında internet sayseinde ulaşıyor ve tepkisini orada dile getirebiliyor.

 

Röportajın tamamı için

ÇOK OKUNANLAR