Kur operasyonuna karışan şirketler kim?
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör kur operasyonunun perde arkasını yazdı. "Bu uluslararası bankalar, sadece bize değil, hedef aldıkları her ülkeye benzer operasyonları yapıyorlar. Geçmişte Türkiye'de birçok kez spekülatif atak denediler. " diyen Güngör, geçmişi hatırlattı.
Türkiye’nin ekonomik başarısına göz diken spekülatörleri köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, finans çetesinin bu kez arka kapıdan dolandığını ve bazı uluslararası ve yerli şirketleri paravan olarak kullandıklarını belirtti. Türkiye'nin eski Türkiye olmadığına vurgu yapan Güngör, "Yani her gün yatak odasına kadar girip, operasyon çekerek, piyasasını delik-deşik edecekleri bir ülke değil...Kimse uyumuyor." dedi.
Kur operasyonuna karışan şirketler kim?
Bunlara küresel finans çetesi dediğimizde buradaki uzantıları bozuluyor, içten içe kızıyor, hatta belki 'yine mi dış güçler diyorsunuz' diye sövüyorlar.
Ama gerçeği bu...
Onların dediklerine bakmayın...
Bu uluslararası bankalar, sadece bize değil, hedef aldıkları her ülkeye benzer operasyonları yapıyorlar. Geçmişte Türkiye'de birçok kez spekülatif atak denediler. Hatırlayın, Ağustos 2018'de, Mart 2019'da, Ekim 2019'da defalarca TL'nin değerini düşürmek için uğraştılar. Fakat, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın koordinasyonundaki ekonomi yönetimi aldığı önlemlerle bunları köşeye sıkıştırdı. Swap (değiş-tokuş) imkanları kurutuldu. Merkez Bankası bankalara 'Londra'ya TL vermeyi bırak, döviz işlemlerini gel benden yap' dedi. "Karanlık havuz" denilen tezgâhüstü piyasalarda gerçekleştirilen swap işlemlerinin İstanbul'daki borsada yapılmasının önü açıldı.
Önceki gün tam Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın uluslararası yatırımcılarla toplantısı sırasında döviz piyasası hareketlendi.
Üstelik, Albayrak piyasaların beklediği mesajları verdiği sırada...
BDDK bu kez suçüstü yaptı. BNP Paribas, Citibank ve UBS'e işlem yasağı getirdi.
Peki swap konusunda atılan o kadar adımdan sonra bu çete nasıl operasyon çekti?
Öyle ya, herkes bunu soruyor.
Şöyle söyleyeyim, bu kez arka kapıdan dolandılar.
Bazı uluslararası ve yerli şirketleri paravan olarak kullandılar.
Nasıl mı?
Birinci yol, Londralı bankalar, Türk bankalarından TL kredi kullanıyor. Sonra bu TL'yi muhabir bankalar kanalıyla Londra'ya taşıyıp orada dövize dönüyor, böylece TL'nin değer kaybetmesine neden oluyor.
İkinci yol, TL'ye erişmekte zorlandıklarında, Türkiye'de iş yapan bazı uluslararası gıda, tütün ve ilaç şirketlerini paravan olarak kullanıyorlar.
Onların Türk bankalarından aldıkları kredileri veya türev ürünler ile elde ettikleri TL' yi Londra'ya taşıyorlar. Hatta Türkiye'de yerleşik bazı yabancı şirketlerin de bu oyunun parçası olduğu değerlendiriliyor.
Kim mi bu şirketler?
Örneğin, uluslararası bir gıda şirketi... Adı sanı belli. Dünyanın kartellerinden...
Hatta şöyle söyleyeyim, kendi ülkesinde siyasilere bile yön veren bir firma... Türkiye'de de tesisleri var. Bu şirket, ismini söylemeyeceğim bir Türk bankasından yüklü miktarda TL krediyi çekiyor.
Sonra onu Londra'daki bankaya taşıyor.
Ya da finans baronları ve buradaki uzantıları (!) bir firmanın dolar hesabını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtırıyorlar.
Para, Türk bankasının Londra'daki şubesine aktarılıyor.
Londra'da bire 10 faiz çekiyorlar. Müşteri memnun...
Yani alan memnun, satan memnun. Sonra bu şekilde Londra'ya ulaştırılan TL, spekülatif işlem için sırada bekleyen finans çetesine satılıyor.
Akıllarınca çakallık yapıyorlar.
Fakat Türkiye artık eski Türkiye değil...
Yani her gün yatak odasına kadar girip, operasyon çekerek, piyasasını delik-deşik edecekleri bir ülke değil...
Kimse uyumuyor.
Şunu bir kez daha vurgulamak gerek: PİYASAYA ANAHTAR TESLİM EDİLMEYECEK.