MEDYA KÖŞESİ

Köşe yazarları öğrenciye dayağı nasıl yorumladı?

Gazete yazarları polisin Dolmabahçe'de öğrencileri dövmesi ve biber gazı kullanmasını nasıl değerlendirdiler? İşte polis haklı ve öğrenciler haklı diyen yazarlar...

Köşe yazarları öğrenciye dayağı nasıl yorumladı?

GAZETECİLER.COM - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dolmabahçe'de rektörlerle yaptığı toplantı sırasında "üniversiteler ile ilgili bir toplantıda öğrencilerin de söz hakkı olmalı" diyen ve YÖK'ü protesto eden öğrencilere uygulanan polis şiddeti tartışması sürüyor.

Basında yer alan yorumlarda büyük çoğunluk, polisin aşırı şiddet kullanıldığını söylerken bazı yazarlardan ise polise destek geldi. İşte köşe yazarlarının olaylarla ilgili yorumları:

Polis haksız diyen yazarlar:

Cüneyt Özdemir (Radikal Gazetesi): İstanbul polisinin Öğrenci Kolektifi ile farklı şehirlerden otobüslerle gelen öğrencileri İstanbul'a almaması skandalın ötesinde suçtur. Bunu 'önleyici zabıta tedbiri' olarak adlandıramazsınız. Bu yapılan, en başta anayasaya aykırdır.

Fehmi Koru (Yeni Şafak Gazetesi): Protestoların, gösterilerin artması, yönetimleri rahatsız eder. Etsin. Herkesin her konuda başkalarıyla aynı düşüncede olmak zorunda bulunmadığı sistemin adıdır demokrasi ve bu sebeple de gösteri bir haktır. Şiddete başvurmadan yapılacak her türlü gösterinin demokratik sistem içerisinde yeri vardır.

Ali Bayramoğlu (Yeni Şafak Gazetesi): Gençlere kıymayacaksınız... Öğrencilere dokunmayacaksınız... Yumurta atmalarına, bağırıp çağırmalarına, polise direnmelerine tahammül göstereceksiniz... Güvenlik güçlerinize bunlarla baş etmeyi öğreteceksiniz...

Gençler keskin olmayı, sert olmayı, eleştirel olmayı, hemen şimdi istemeyi ve radikal biçimde istemeyi temsil ederler...

Fikret İlkiz (Bianet): Demek ki "ileri demokrasi" dedikleri böyle bir şey... Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı için özgürlüklerini kullanan öğrenciler "çok sert biçimde", dayakla, kaba kuvvetle yerlerde sürükleyerek ve gaza boğarak önlenirse "ileri demokrasi"(!) oluyor.
...
Yumurtanın pahalı olduğu bir ülkede hak ihlallerine çok para ödeyerek fakirleşmeye devam ediyoruz. Özgürlüklerin pahalı olduğunu anımsatan öğrencilere teşekkür borçluyum.

Mehmet Y. Yılmaz (Hürriyet Gazetesi): Gözlerine biber gazı sıkılmış göstericileri, topluca bir otobüse doldurup, tıbbi yardımdan mahrum bir şekilde saatlerce karakol önünde bekletmek nasıl bir yasal yetki olabilir? Savaşta bile yaralanan düşmana yardım sağlamak insani görevdir. Ben buna da işkence diyorum, isterseniz siz yine de hafifletmek için "kötü muamele" diyebilirsiniz.

Bahar Feyzan (farklihaber8.com):
Sözleri Ceza'nın bilinen şarkısından. Farkı ise hayatımıza başka bir yerden baktı hafta sonu.
Bir gün arayla Dolmabahçe ve Kabataş'da sanki 'muharebe' yaşandı. Cumartesi günü üniversite öğrencilerinin protestosu, girişim olarak kalınca ortalık karıştı. Polislerin sert müdahalesi, öğrencilere atılan dayak yüreğimi sızlattı. Nasıl sızlamasın ki? Az önce konuştuğum çoğu kişiyi ekranlardan, haberlerde dayak yerken gördüm.

Murat Belge (Taraf Gazetesi): Ama bu "militanca" davranış, karşısında üç tane üniversite öğrencisinin protesto eylemini görünce "vatan kurtaran aslan" havasına girme alışkanlığı, olacak bir şey değil. Birilerinin bu şekilde davranmayı kendine hak gören bu adamlara neyin ne olduğunu göstermesi gerekiyor.

Bilge Yurttagülen (farklihaber8.com):
Cumartesi günü Dolmabahçe'de görevli polisin tutumu ister istemez akıllara 'bu ne hiddet?' sorusunu gündeme getirdi. Öğrenci başına neredeyse beş polisin düştüğü olaylarda pek çok öğrenci hastanelik oldu; yerlerde sürüklendi, tekmelendi. İnsanın içini kemiren iddia ise daha vahim. Peki ama gerçekten bir polis tekmesi doğmamış bir bebeğin hayatına mal olabilir mi?...Doğruysa hesabını kim,nasıl verebilir?.. Yoksa zaten doğmamış o bebek de unutulup gider mi Güney gibi... Baran gibi... ya da Dengiz öğretmen gibi...

Taha Akyol (Milliyet Gazetesi): Dolmabahçe'de Başbakan'ın rektörlerle toplantısını protesto eden aktivist gençlere karşı polisin davranışı, maalesef "aşırı güç kullanımı" niteliğindeydi.
Aşırı güç kullanımı hukuka aykırı olduğu gibi 'pedagojik' bakımdan da yanlıştır. Zira aşırı güç kullanımı gençlerde radikalizmi ve "polisle çatışma" psikolojisini tahrik eder. Bu yüzden "önleyici" olmaz, aksine, "zincirleme reaksiyonlara" yol açar.

Polis haklı diyen yazarlar:

Akif Beki (Radikal Gazetesi) : Kolluk kuvvetlerinin dozu, ayarı, kıvamı kaçmış güç uygulamalarını eleştirelim hep birlikte. Müdahalenin şeklini, yöntemini tartışalım. Ama tek taraflı bakıp haksızlık yapmayalım.
Kabul edelim ki, öğrenci arkadaşlarımız da Başbakanlık'taki bir toplantıyı basmalarına polisin yol vermeyeceğini bilmeliydi. O kadar naif olmamalıydılar. İyi niyetle kışkırtır, kutlu bir dava uğruna fiziki güç kullanırlarsa polisten aynı karşılığı alacaklarını kestirebilmeliydiler.

Eyüp Can (Radikal Gazetesi): Bildiri okumak, gösteri yapmak, protesto etmek en doğal demokratik hak.
Peki ama yol kapatmak, arabalara saldırmak, camları indirmek, Başbakanlık Çalışma Ofisi'ni basmaya kalkışmak yasal ve demokratik bir hak mı?
Türkiye sistematik işkenceyi 'işkenceye sıfır tolerans' anlayışıyla çözdü.
Şimdi sıra 'orantısız güce sıfır toleransta.'
Peki ya 'orantısız protesto?'
Çuvaldızı emniyete batırdık şimdi sıra protestocularda.
Bir dahaki demokratik eylemde gelin hep birlikte haykıralım: "Orantısız eyleme de sıfır tolerans."

ÇOK OKUNANLAR