MEDYA KÖŞESİ

Köşe yazarları çekilme için ne yazdı?

Hürriyet, Milliyet, Sabah, Radikal, Zaman, Star, Yeni Şafak, Cumhuriyet ve Vatan gazetesinden 24 köşe yazarı PKK'nın sınır dışına çekilme kararını köşelerine taşıdı

Köşe yazarları çekilme için ne yazdı?

GAZETECİLER.COM - KCK Yürütme Konseyin Başkanı Murat Karayılan'ın, PKK'nın sınır dışına çekilme tarihini açıkladığı bildiri gazetelerde geniş yer buldu. Köşe yazarları PKK'nın açıklamasını ve çözüm sürecini köşelerine taşıdı.

Hürriyet'ten Ahmet Hakan, Sedat Ergin, Fatih Çekirge, Taha Akyol; Milliyet'ten Aslı Aydıntaşbaş, Mehmet Tezkan; Sabah'tan Nazlı Ilıcak, Mehmet Barlas; Radikal'den Eyüp Can, Koray Çalışkan, Cüneyt Özdemir, Ezgi Başaran, Zaman'dan İhsan Dağı, Hüseyin Gülerce, Mustafa Ünal; Star'dan Yalçın Akdoğan; Yeni Şafak'tan Abdülkadir Selvi, Murat Aksoy, Hilal Kaplan, Ali Bayramoğlu; Cumhuriyet'ten Cüneyt Arcayürek; Vatan'dan Mutlu Tönbekici, Ruhat Mengi ve Ruşen Çakır PKK'nın açıkladığı bildiriyi köşelerine taşıdı.

9 gazeteden 24 köşe yazarının yazısı özetle şöyle:

 

Ahmet Hakan – Hürriyet

Ne aldık, ne verdik?

Türkler soruyor: Ne verdik?

Kürtler soruyor: 
Ne aldık?
Türkler soruyor: 
Ne aldık?
Kürtler soruyor: 
Ne verdik?

Bu zamana kadar kimsecikler sormazdı:
Ne aldık?
Ne verdik?

Oysa 30 yıldır hep birlikte acayip kanıksadığımız “kanlı bir alışveriş”in içindeydik:
Şehit veriyorduk, gerilla canı alıyorduk.

 

Sedat Ergin – Hürriyet

Geri dönüşü olmayan yolculukta bir viraj daha aşıldı

Kabul edelim ki, Kürt sorununun girdiği yeni yörüngede, artık geçmiş dönemin zihinsel kalıpları içinde yol alınabilmesi güçtür. Herkesin kendisini yeni dönemin gereklerine uyarlaması gerekiyor. Yakın zamana kadar F-16’ların bombaladığı Kandil Dağı’nın 
bir tepesinde dün Türkiye’den gelen çok sayıda gazetecinin de davetli olduğu bir 
basın toplantısının düzenlenmiş olması bile, bazı şeylerin artık “olağanlaşmaya” başladığını gösteriyor. 

 

Fatih Çekirge – Hürriyet

Nasıl bir tesadüftür ki PKK çekilirken ICANN geliyor

Karayılan’ın Kandil’de, “PKK 8 Mayıs’ta Türkiye’den çekiliyor” dediği saatlerde, ben Ottoman Otel’de İstanbul’u merkez ilan eden küresel bir organizasyonun Türkiye’ye gelişini izliyorum.

ICANN...
Siber dünyanın bir anlamda Birleşmiş Milletleri...
Alt alta koyuyorum. 
Yan yana diziyorum. Ve tekrar aynı söze geliyorum:
Nasıl bir tesadüftür ki bu...

Bir tarafta...
30 yıl boyunca Türkiye’nin muhtemel küresel sıçrayışını tıkamış olan ‘kan ve gözyaşı’ çekileceğini açıklıyor. 

 

Taha Akyol – Hürriyet

Silahın sözcüsü

Dünyadaki pratiklerinde de silah bırakmanın karşılığında siyaset yolu açılır ve kademeli af çıkarılır. Fakat Karayılan, bütün siyasi isteklerini aldıktan ve bunlar anayasa ve kanunlarla teminata bağlandıktan sonra, en son safhada silah bırakmayı düşünüyor.
Kandil’in gözünde “süreç” böyle! Maalesef yapıcı bir yaklaşım değil. PKK “silah bırakma”yı taahhüt etmemiş, aksine anayasa gibi bazı şartlara bağlayarak belirsiz bir geleceğe havale etmiştir.

 

Aslı Aydıntaşbaş – Milliyet

PKK 8 Mayıs’tan sonra Türkiye’den çekiliyor

Murat Karayılan’ın basın toplantısını izlemek için, Türkiye’den gelen bir grup gazeteci, Erbil’den sabahın 6’sında yola çıktığımızda, bizi neyin beklediğinden habersiziz. Yönümüz İran istikametindeki Kandil dağı. Nasılsa, üç kelime Türkçe bilen şoför Halid’le, iki kelime Kürtçe bilen bendeniz, Tarzanca sayesinde yol boyu laflıyoruz. 

 

Mehmet Tezkan – Milliyet

Siyaset değişecek

Kandil, sekiz mayıstan itibaren çekileceğini açıkladı.. PKK militanları bizim Kuzey Irak, onların Güney Kürdistan dedikleri bölgeye geçecek..
Önemli mi?
Çok..
Ama daha önemlisi; geri dönüş yok denmesi.. İktidarın da, İmralı’nın da, Kandil’in de vazgeçenin bedelini ödeyeceğini söylemesi..
Bu iş nereye gidecek?

 

Nazlı Ilıcak – Sabah

‘Hayırlı Perşembe’

Murat Karayılan, beklenen basın toplantısını Kandil'de yaptı; kademeli çekiliş için başlangıç tarihini 8 Mayıs olarak açıkladı. Britanya ordusu ve Protestan milisleri ile İrlanda Cumhuriyet Ordu (IRA) arasındaki çatışma 1998'e kadar sürmüş ve o tarihte İngiltere, IRA ile nihai hedefi silâh bırakmak olan bir anlaşma imzalamıştı. O gün, "Hayırlı Cuma" olarak siyasi literatürde yerini aldı. Süreç, İngiltere'de, Eylül 2005'te silâhların teslim edilmesiyle tamamlandı. Biz de, belki açıklamanın yapıldığı günü "Hayırlı Perşembe" olarak kayıtlara geçirebiliriz. Tabii, aynı başarıyı gösterebilir ve PKK'nın bir daha geri dönmemek üzere şiddete başvurmamasını kalıcı olarak sağlayabilirsek.

 

Mehmet Barlas – Sabah

Bakalım bundan sonra ne olacak?

Ezelden ebede değişmeyen şu kuralı herkesin bilmesi gerekiyor.
- Geçmişi yaşamak mümkün değildir. Geçmişten ancak ders alınabilir.
Barışı aramaya dönük çabaları bile geçmişin kısır kamplaşmalarındaki gibi ele alanların eylemlerini izlerken, bunları anlamayı da denemeliyiz. Bunlar geçmişten ders almak yerine geçmişte yaşamayı amaçlayan nafile çabanın figüranları olabilirler.

 

Eyüp Can – Radikal

Karayılan ne demek istedi?

KCK Yürütme Konseyi adına Murat Karayılan dün Kandil’de gazetecilerin önünde PKK militanlarının 8 Mayıs’tan itibaren kademeli bir biçimde Türkiye sınırları dışına çıkacağını açıkladı. 

Açıklamada ‘sürecin kesintisiz sürmesi’ için 6 madde sunan Karayılan, silahsız siyaset dönemine kapı aralandığını ve çekilme kararının Abdullah Öcalan’ın isteği doğrultusunda gerçekleştiğini çok net bir biçimde ifade etti. 

Benim dikkatimi çeken en önemli hususlar şunlar... 

 

Koray Çalışkan – Radikal

Barış başka, demokrasi başka

Eğer bu hazırlık yapılmazsa Türkiye toplumu hazmedemeyeceği bir barış sürecinin altında kalır. AK Parti’nin CHP’yi barış sürecinin uzağına itmeye çalışmasını eleştirmeden, muhalefetin muhalefetini eleştirmek, barış sürecine katkı değil, siyasi manevraya çanak tutmaktır. Barışa bundan hayır gelmez. Ağrı kesiciler kuşanarak, semptomlar bastırılarak ise barış asla gelmez. Ama savaş biter. İnşallah. En zor günler şimdi başlıyor.

 

Cüneyt Özdemir – Radikal

Barışa çomak sokmak

Dün Türkiye somut olarak bambaşka bir yola girdi. Daha önce bu girilen yolun sadece Kürtlere barış getirmeyeceğini, Türkiye’yi de daha demokratik bir ülke haline getirme ihtimalini dile getirmiştim. Bu süreç, emin olun, medyayı da dönüştürecek. Türkiye demokratikleşirken medya da eski alışkanlıklarından, bu savaş dilinden arınacak. Bu arınmayı şu bu yapmayacak, bizzat okurlar, izleyiciler yapacak. Daha sağlıklı bir yere dönüştürecek. 

Bu suyun karşısında, böyle bir değişimin karşısında hiç kimse duramaz. 

 

Ezgi Başaran – Radikal

PKK böyle çekilecek

Bugün gelinen noktayı 'Önder Apo'nun Türk devleti ile beraber' geliştirdiğini söyleyen Murat Karayılan "Çekilmenin başlangıç tarihi 8 Mayıs 2013'tür. Çekilme kademeli gruplar halinde, gerillanın gizliliği ve disiplini korunarak en kısa sürede gerçekleşecektir" dedi.

 

İhsan Dağı – Zaman

PKK ne kazandı?

‘Hükümet Öcalan’a ne verdi de PKK çekiliyor?’ sorusu saçmadır. Hükümetin verdiği bir şey yok. Asıl PKK silahlı mücadelenin sonunu ilan ederek ve sınır dışına çıkmayı kabul ederek hem Türkiye’de hem de dünyada ‘meşruiyet’ devşirmiştir. Bir başka ifadeyle, barışın (silahtan vazgeçmenin) karşılığı meşruiyettir. Bence bundan büyük bir kazanç da yoktur.

 

Hüseyin Gülerce – Zaman

Kandil açıklaması ve sorular

Barış adına, huzur adına, istikrar içinde kalkınma adına, Türkiye’nin küresel bir güç olması hatırına, çözüm sürecine destek verenlerden biriyim. Fakat siyasi Kürt hareketinin yöneticilerinin net olması gerekiyor. Terörle elde edemediklerini- belki de kendilerine teminat veren uluslararası aktörlerin lafına bakıp- yeni bir dönemde başka bir yoldan elde etme hesabı yapıyorlarsa, girdikleri yol, tıpkı terör yolu gibi başka bir çıkmaz sokaktır.

 

Mustafa Ünal – Zaman

Start 8 Mayıs’ta…

Kandil’in açıklamasını dikkatle okudum. Öcalan’ın mektubuna göre daha soğuk bir üslup ve yer yer rahatsız edici ifadeler gördüm. Öcalan’da kardeşlik, birlik beraberlik vurgusu çok güçlüydü. Kandil’in açıklamasında Öcalan’a göre daha ayrıştırıcı bir dil ve tehdit havası var. Sürpriz mi? Değil elbette. Yıllarca silahla konuşmuş insanlardan söz ediyoruz. Değil örgütün, örgütün vesayetinde siyaset yapanların dili de sorunlu.

 

Yalçın Akdoğan – Star

Erdoğan, atomu da parçalar mı?

Atomu parçalamaktan zor olan önyargıları değiştirme işi ancak Erdoğan gibi sevilen, güvenilen, umut bağlanan bir lider tarafından yapılabilir.

Aslında böyle bir liderin varlığı muhalefet için de bir şanstır. Çünkü AK Parti’nin başlattığı paradigma değiştiren yüksek siyaset hamlesi, oyunu yeniden kurmakta, muhalif partilerin statükocu zihniyetlerine meydan okumaktadır. Sorgulayan, sarsan, şoke eden çıkışlar karşıdaki için canlanma ve toparlanma, yeniden düşünme, uyanık olma sebebidir. Partiler için varoluş sorunu şeklinde tebarüz eden siyasi kriz aslında bir şans ve fırsat olarak da görülebilir. Kim iktidarın siyasi hamleleri karşısında ayakta durabilecek, kim kendisini yenileyerek yeni döneme ayak uydurabilecek, kim varlığını koruyan bir siyasi perspektif geliştirecek? Kim de siyasetsizlik sarmalı içinde boğulup gidecek?

Şuan görünen tablo, muhalefet partilerinin iktidarının bu büyük çıkışları karşısında üretken bir siyaset geliştiremediğidir.

 

Abdülkadir Selvi – Yeni Şafak

Yeni sürecin püf noktası

Çekilme iradesi konusundaki samimiyet ve güven oluştuğunda, birinci aşamanın bitmesi beklenmeden, yani en son teröristin sınırlarımızı terk etmesine kadar beklenmeden, ikinci aşamaya geçilecek.

Bu çok önemli bir nokta.

Ayrıca eğer biz ikinci aşamayı başarılı bir şekilde tamamlarsak, silah bırakma kararı daha önce gelebilir.

 

Murat Aksoy – Yeni Şafak

Silah bırakmaya iki adım kaldı

Türkiye dün tarihi bir adım atmıştır. 30 yıl süren terörün sona ermesi başlı başına büyük bir başarıdır. Bunun en büyük aktörü olan AK Parti'ye 'gizli ajandası var', 'başkanlık hevesinde' gibi akıl dışı suçlamalar yöneltmek, gerçeğe gözünü kapatmaktır. Öyle bile olsa terörün sona ermesi siyasetin yolunu açtığı için tarihidir, önemlidir ve geri dönülmezdir.

Türkiye normalleşmeye, sivilleşmeye devam ediyor. Sürecin karşısında olanların Yeni Türkiye'de gelecekleri yok.

 

Hilal Kaplan – Yeni Şafak

Ne aldık, ne verdik?

Şimdi sıra sadece Kürtlerin değil, hepimizin gasp edilmiş haklarını iade edecek bir demokratikleşme mücadelesine geldi. Mevcut durum, tüm Türkiye için kazan-kazan formülüne çıkıyor. Otuz yıllık cuntalarla, ölümlerle, suikastlerle yazılmış kanlı bir sayfa, inşallah bir daha açılmamak üzere kapanıyor. Türkiye, silahların siyaseti belirlemediği bir döneme adım atıyor.

 

Ali Bayramoğlu – Yeni Şafak

İki noktanın altını özellikle çizmek gerekir.

Bu bir demokratik yol alışın gücünü, kalıcılığını sağlayacak ilk unsur toplumsal onay ve meşruiyettir.

Türkiye'nin bu konuda yol aldığını sık yazıyoruz. Ancak endişe ve soruların da altını çiziyoruz. Önümüzdeki günlerde bir yandan onay, öte yandan endişe ve sorular etrafında bir siyasi seferberlik yaşanacağı ortadadır. Ve her kişiye, her vatandaşa bu açıdan sorumluluk düşmektedir. Kuru itiraz yerine kurucu nitelikte öneri ve tartışma ortamı hayatidir.

 

Cüneyt Arcayürek – Cumhuriyet

Yeni olasılıklar…

Medyada Başbakan’a, örgüte “silahları bırak da git” dediniz, bırakmam diyen örgüte boyun eğdiniz, diye soran da yazan da yok!

Bu davranışın nedenini sormaya da gerek yok. Zira eleştirsel manşeti hazırlayanı da, haberi yapanı da, köşesinde dün ve bugün söylediklerini kıyaslayarak Başbakan’ı eleştirmeye yönelen köşe yazarını da Başbakan’dan doğrudan ima yoluyla bir “uyarı” gelmeden, paraya düşkün, ailece gidişata ram olmuş patron kapı önüne koyuveriyor.

 

Mutlu Tönbekici – Vatan

Kandil’de basın toplantısı

Beni esas şoke eden Kandil’de “basın toplantısı” hadisesi!

Aman Allahım! Kandil mi? Yahu orası bizim “cıs bölgemiz” değil miydi? Gitmesi en imkansız bölge, gidenin de gelenin de oradan yayın yapanın da en başını ağrıtan yer? Kandil’e giden Hürriyet Gazetesi muhabiri Sebati Karakurt’a “Terör örgütü açıklamalarını yayınlamak” ve “terör örgütü propagandası” yapmaktan 1000 gün hapis cezası verileli sadece 5 yıl oldu. İnsanlar hâlâ da yargılanıyor Kandil’e gittikleri için!

Fotoğrafa baktım ve inanamadım: Daha düne kadar Mars kadar uzak olan yerde her gazeteden her televizyondan her ajanstan en az iki muhabir, en az bir köşe yazarı, bir yazı işleri müdürü, bir sayfacı, iki çaycı...

 

Ruhat Mengi – Vatan

Silahla geri çekilme olur mu?

Neticede adı “barış süreci”.. Karşı çıkılmamalı ama “yakın gelecekte nelerin olacağı” konusunda beyin jimnastiği yapmaya yasak yok herhalde! Sorun ve çözüm denilen konuların yıllardır söylenegelen “dil, kültürel haklar, Kürt kimliğinin tanınması” gibi daha anlaşılır talepler olmadığı “binlerce canın yok edilmesi”nden belli değil miydi zaten!

 

Ruşen Çakır - Vatan

Sorun yok, PKK 8 Mayıs'ta çekiliyor

Karayılan’ın basın toplantısı, KCK Yürütme Kurulu üyesi Duran Kalkan’ın Vatan’a söylediklerini teyit ediyor. Yani devletle geri çekilme noktasında mutlak bir anlaşma yok, ancak bunlar geri çekilmeyi başlatmak için engel teşkil etmiyor. Öcalan ile doğrudan görüşme gibi taleplerin geri çekilmenin başlamasının ardından yerine getirilebileceğini düşünüyorlar.
PKK geri çekilmeyi çözümün ilk ve önemli bir aşaması olarak görüyor. İkinci aşama, Kürtlere eşit haklar sağlayacak yeni bir anayasa ve buna bağlı demokratikleşme. Karayılan üçüncü aşamayı “normalleşme” olarak tanımladı ve bunun sonunda silahlara tam olarak veda edeceklerini söyledi. Türk, Kürt ve uluslararsı medyanın yoğun ilgi gösterdiği Kandil’deki dünkü basın toplantısı, çözüm sürecinde kritik bir dönüm noktasıydı ve kazasız belasız atlatıldı. Artık 8 Mayıs’ı, yani Türkiye topraklarındaki PKK militanlarının geri çekilmeye başlayacağı günü bekliyoruz.