'Köşe Yazarı kimdir?' sorusuna cevabımdır...
Cumhuriyet tarihinde hiçbir hükümet RefahYol Hükümeti kadar aşağılanmadı...
ADNAN BERK OKAN
Yok efendim yok...
İlgisi bile yok...
Neyle mi ilgisi yok?..
"Nasıl olsa sorulacak olan" soruyla ilgisi yok...
"Nasıl olsa sorulacak olan" soru ise şu:
"Neden kendini övüyorsun?"
İşte bu soruya cevap olarak ve peşin peşin verdim cevabı...
"Övünmüyorum" demek istiyorum yani...
Neyle mi?..
Büyük üstat Okay Gönensin'in bugünkü VATAN'da başlığı altında yayımlanan makalesinde anlattıklarını yıllardır yazıyorum ya...
Bugün Gönensin'in yazısından söz edişimin "övünmek" amaçlı olmadığının bilinmesini istiyorum...
Efendim...
Gönensin diyor ki: "Bugün Türk toplumundaki derin bölünmeden şikâyet ediyorsak, medyanın derin bölünme sürecinin neresinde durduğunu da iyice düşünmek, tartışmak zorundayız."
Bravo!..
Alkışlar!..
Daaa...
Yahu ben bunu yıllar tartışıp duruyorum ya...
Yıllardır medyadaki bölünmenin temel sebebini anlatıyorum ya...
Belki de bu acı gerçeği biraz da "yanlış" bir dille anlattığım için dışlandım...
Yasaklandım...
Cüzzamlı muamelesi gördüm, görüyorum ya..
Çünkü bu "derin bölünme ve bölüştürme" yeni değil...
"Ak Parti dönemine has" hiç değil...
Bu "derin bölünme ve bölüştürme" RefahYol iktidarıyla başladı...
Cumhuriyet tarihinde hiçbir hükümet RefahYol Hükümeti kadar aşağılanmadı...
Cumhuriyet tarihinde hiçbir gazeteci gurubu, o günkü merkez medya saldırısının yaptığı kadar acımaszı bir saldırının hedefi olmadı...
O hükümete ve gazetecilere saldıranların arasında Okay Gönensin de vardı...
Haaa...
Bugün kendisine "neden pişman oldu?" diyecek değilim...
Aksine alkışlıyorum bugünkü yazısını..
Amacım, bundan sonraki kuşaklara, gelecekte Okay Gönensin gibi, "pişman" olacakları yazılar yazmamalarını tavsiye etmek...
Çünkü sonradan "pişmanlık" getiren o yazılar aynı zamanda toplumda çok derin yaralar açıyor, izler bırakıyor...
Bugünkü "derin bölünme ve bölüştürme"nin en temel sebeplerinden biri bilhassa 28 Şubat sürecinde Kartel Medyasının, karşısındaki (RefahYol'a destek veren gurup) medyaya yaptığı haksız ve acımasız saldırılardır...
Bugünkü Ak parti Hükümeti'ne destek veren medyanın yanlışı ve "derin bölünme ve bölüştürme" ayıbı ise o günlerin intikamını alma içgüdüsünden kaynaklanan ama külliyen bir facia olan yayın politikalarıdır...
Köşeler elbette yazarların tapulu mülkü değildir ama aynı zamanda ekmek kapısı olan iş yerleridir de...
Tek farkla...
İş yeri sahibi tapulu mülkü olmayan alana kira öder, köşe yazarı ise "kira" alır...
Aldığı kiranın karşılığı "mihnet" olursa onun adı "köşe yazarlığı" değil, "tetikçilik" olur..
Hâsılı...
Yanlış olan yazarların kendilerine kira ödenerek teslim aldıkları köşelerde gerçekten özgür olamayışları değil, kendilerine verilen özgürlüğü "tetkçilik" olarak algılamak isteyişleridir...
Sonuç...
Okay Gönensin'in “Köşe yazarı kimdir, görevi nedir?” sorusunun cevabı şudur:
Köşe yazarı, kendisine mesleğini yapması için verilen ve karşılığında bir de üste "kira" ödenen alanı en özgürce kullanması gereken kişidir...
[email protected]
Yok efendim yok...
İlgisi bile yok...
Neyle mi ilgisi yok?..
"Nasıl olsa sorulacak olan" soruyla ilgisi yok...
"Nasıl olsa sorulacak olan" soru ise şu:
"Neden kendini övüyorsun?"
İşte bu soruya cevap olarak ve peşin peşin verdim cevabı...
"Övünmüyorum" demek istiyorum yani...
Neyle mi?..
Büyük üstat Okay Gönensin'in bugünkü VATAN'da başlığı altında yayımlanan makalesinde anlattıklarını yıllardır yazıyorum ya...
Bugün Gönensin'in yazısından söz edişimin "övünmek" amaçlı olmadığının bilinmesini istiyorum...
Efendim...
Gönensin diyor ki: "Bugün Türk toplumundaki derin bölünmeden şikâyet ediyorsak, medyanın derin bölünme sürecinin neresinde durduğunu da iyice düşünmek, tartışmak zorundayız."
Bravo!..
Alkışlar!..
Daaa...
Yahu ben bunu yıllar tartışıp duruyorum ya...
Yıllardır medyadaki bölünmenin temel sebebini anlatıyorum ya...
Belki de bu acı gerçeği biraz da "yanlış" bir dille anlattığım için dışlandım...
Yasaklandım...
Cüzzamlı muamelesi gördüm, görüyorum ya..
Çünkü bu "derin bölünme ve bölüştürme" yeni değil...
"Ak Parti dönemine has" hiç değil...
Bu "derin bölünme ve bölüştürme" RefahYol iktidarıyla başladı...
Cumhuriyet tarihinde hiçbir hükümet RefahYol Hükümeti kadar aşağılanmadı...
Cumhuriyet tarihinde hiçbir gazeteci gurubu, o günkü merkez medya saldırısının yaptığı kadar acımaszı bir saldırının hedefi olmadı...
O hükümete ve gazetecilere saldıranların arasında Okay Gönensin de vardı...
Haaa...
Bugün kendisine "neden pişman oldu?" diyecek değilim...
Aksine alkışlıyorum bugünkü yazısını..
Amacım, bundan sonraki kuşaklara, gelecekte Okay Gönensin gibi, "pişman" olacakları yazılar yazmamalarını tavsiye etmek...
Çünkü sonradan "pişmanlık" getiren o yazılar aynı zamanda toplumda çok derin yaralar açıyor, izler bırakıyor...
Bugünkü "derin bölünme ve bölüştürme"nin en temel sebeplerinden biri bilhassa 28 Şubat sürecinde Kartel Medyasının, karşısındaki (RefahYol'a destek veren gurup) medyaya yaptığı haksız ve acımasız saldırılardır...
Bugünkü Ak parti Hükümeti'ne destek veren medyanın yanlışı ve "derin bölünme ve bölüştürme" ayıbı ise o günlerin intikamını alma içgüdüsünden kaynaklanan ama külliyen bir facia olan yayın politikalarıdır...
Köşeler elbette yazarların tapulu mülkü değildir ama aynı zamanda ekmek kapısı olan iş yerleridir de...
Tek farkla...
İş yeri sahibi tapulu mülkü olmayan alana kira öder, köşe yazarı ise "kira" alır...
Aldığı kiranın karşılığı "mihnet" olursa onun adı "köşe yazarlığı" değil, "tetikçilik" olur..
Hâsılı...
Yanlış olan yazarların kendilerine kira ödenerek teslim aldıkları köşelerde gerçekten özgür olamayışları değil, kendilerine verilen özgürlüğü "tetkçilik" olarak algılamak isteyişleridir...
Sonuç...
Okay Gönensin'in “Köşe yazarı kimdir, görevi nedir?” sorusunun cevabı şudur:
Köşe yazarı, kendisine mesleğini yapması için verilen ve karşılığında bir de üste "kira" ödenen alanı en özgürce kullanması gereken kişidir...
[email protected]