Koru, Özkök'ü, Ilıcak'ın mermisiyle vurdu...
Gülçin Telci'nin evinde sıkça verdiği davetlerden birindeymişler... Sofradaki nefis yemeklere eşlik etmek üzere
Fehmi Koru bugün Taha Kıvanç'ın köşesinde merhuma Gülçin Telci'nin evinde yaşanan ve (adını vemese de) Ertuğrul Özkök'ün "şarap uzmanlığı" üzerine bilinen bütün karizmasını çizen olayı "Bir dostumdan dinledim" diyerek anlatıyor...
Dostunun da adını vermiyor ama biz söyleyelim: Nazlı Ilıcak...
Bakın nasıl...
Beyaz beyaz bembeyaz
Bir dostum, "Bu konuyu fazla büyütüyorsun" dedi bana. Haklı, ama biraz da olsa büyütmekte ben de haklıyım. 'Beyaz Türk' uydurulmuş kavramı hep aynı tipi öne çıkartacak biçimde eğilip büküldü mü, içimdeki isyankârı tutamaz oluyorum.
Dostum meslekte görmüş geçirmiş biri. Kolay pes edeceklerden değil. "Bak sana pek çok kişinin tanığı olduğu, ama kimsenin pek anlatmadığı bir olayı anlatayım" dedi gülerek...
Gülçin Telci'nin evinde sıkça verdiği davetlerden birindeymişler... Sofradaki nefis yemeklere eşlik etmek üzere masanın üstünde pahalı bir şişe de şarap varmış... Bizim 'beyaz Türk'ün de içinde bulunduğu grup özellikle 'pahalı' şarabı methedip durmuş... Gülçin, "Sizin şarap bilginiz de bu kadar" diye gürlemiş sonunda. Meğer en ucuz yerli şarabı en pahalı yabancının şişesi içine koyup sevis etmemiş mi? Hemen hepsi de başkaları önünde 'şarap uzmanı' geçinen sofradakilerden hiçbiri durumun farkına varmamış... Farkına varmak şöyle dursun, üç otuz paraya alınan yerli şaraba methiyeler düzebilmiş...
Fehmi Koru'nun yazısının tamamını