Kömürcü medyanın kömürcüleri...
Aslına bakarsanız; ikisi de oylarını ekonomik çıkarları için kullanıyorlar… Ama… Birincisi deveyi hamutuyla yutarken…
ADNAN BERK OKAN
Tek kişilik yatak fiyatı sorduk Bağdat Caddesi’nde…
6.500 Avro...
13.000 Lira yani...
İki kişilik olunca avantajlı(!)..
Çünkü 11.000 Avro...
22.000 liracık...
Taşra kasabalarından birinde çok rahat satın alınabilecek 2 oda bir salonlu küçük bir daire fiyatı...
Ve...
İlginç olan yatağın fiyatı değil...
Ya ne?..
Söyleyeyim:
O yatağı konağının her odasına satın alabilecek kadar varlıklı olanla; o yatak parasını bulamadığı için yıkık, dökük, helâsı bahçede, banyosundan gökyüzü görünen bir gecekonduda “çile dolduran” vatandaşın aynı partiye oy veriyor oluşları…
Partinin Ak Parti ya da CHP veya MHP olması hiç önemli değil…
Mühim olan bu çarkın aynen böyle döndüğü “rezil” gerçeği…
Ve…
Ne yazık ki bizim halkımızın neredeyse % 80’i bunu “demokrasi” zannediyor…
Hooopps!...
Yahu bu demokrasi falan değil…
Ya ne?..
“Demokrasicilik oyunu” …
Neden mi?..
Çünkü…
Senin yüzünden ben çile çekiyorum...
Gerçek demokrasilerde, farklı ekonomik çıkar gurupları farklı partilere oy verirler…
Örneğin emekçiler İşçi Partisi’ne…
Patronlar Liberal Kapitalist Parti’ye…
İnançlı Hıristiyanlar, Hıristiyan Demokrat Parti’ye…
Daha orta direk ve beyaz yakalılar ise Sosyal Demokratları tercih eder v.s.
Yani...
Ekonomik çıkar olarak birbirinden bu kadar uzak kitleler aynı parti için oy kullanmaz…
Peki ya bizim demokrasimizde nasıl işler sistem?..
Şöyle:
Bizim demokrasimiz farklı ekonomik çıkar guruplarının özgür yarışma ortamı değil...
"Allah İçin Demokrasi"...
Yarım ton kömüre oyunu satanların sayısı da, "oyum namusumdur satmam" diyenlerden çok olunca...
Olan bize oluyor...
Yani kıt kanaat geçinip "oy" isimli demokratik namusunu satmayanlara oluyor...
Haliyle siyasal iktidarlar, bütün yasaları ekonominin egemenleriyle, kendilerini sadece öbür dünyaya hazırlayanların taleplerine göre çıkarıyorlar...
Devenin çüküne mahkûm olanlar
Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye’nin en büyük nakit zenginlerinden biri ile; açlık sınırında yaşayan, Hükümetin bedava verdiği erzaklarla yaşamını sürdüren bir fukara Ak Parti’ye oy veriyor…
Aslına bakarsanız; ikisi de oylarını ekonomik çıkarları için kullanıyorlar…
Ama…
Birincisi deveyi hamutuyla yutarken…
Öbürüne devenin çükü kalıyor…
Değerli dostlar,
Oyunu yarım ton kömüre satan vatandaşlara sahip olan bir ülkede “demokrasi” çiçeği açmaz…
“Bana kömür, pirinç, yağ, tuz vereceğine iş bul çalışayım” demeyen bir milletle gelişme yakalanamaz…
“Allah diyor, peygamberin adı dilinden düşmüyor” diyerek bir siyaset bezirgânın peşinden koşan halkla “Devlet” olunmaz…
Bu halkın neden iş istemeyip de bedavadan erzak istediğini hiç düşündünüz mü?..
Düşünmüş olsanız da bir kez de ben hatırlatayım…
Yurttaşlarımızı hakir görmek için söylemiyorum ama lütfen iyi izleyiniz…
Hem işinden ve maaşından şikâyetçidir ama hem de “ek iş” teklif etseniz kabul etmez…
Hem işsizdir ama hem iş beğenmez...
Neden?..
Çünkü çalışmak zor gelir…
Sabah erkenden kalkacak…
Bir dünya yol gidecek…
Bütün gün çalışıp yine aynı yoldan ve aynı çileleri yaşayarak evine dönecek…
Ve bunu haftanın en az beş günü belki de altı günü yapacak…
Zor iş…
O halde en iyisi demokratik namusunu satmak…
Sandık başına gidip, kendisine erzak verenler için “Oy” kullanmak…
Soruyorum…
Bu milletin, Avrupa ülkelerinin hem zihnen ve hem de demokratik ahlâk olarak gelişmiş halklarıyla eşit olmayı isteme hakkı var mı?…
Bence yok…
Yani…
Bunların seçtiklerinin AB’ye tam üye olabilmek için o ülkelerin kapılarında yılışmaları gereksiz…
Beyhude çaba…
Çünkü…
Bu halkla girsek girsek ancak Arap Birliği’ne gireriz…
Beş bin Arap’ın, yüz milyon Arap’ı evire çevire ve sadece karın tokluğuna yönettiği Arap Birliği’ne…
Ne diyor Arap?..
Şöyle diyor…
“Bu dünyada fukaralık mübarektir zira bu dünya geçicidir…
Oysa öbür dünyada Tuba dalları ağzının içine kadar girecek…
Envai çeşit meyveden dilediğince yiyecek, sarhoş etmeyen en kaliteli şaraptan içeceksin…
Sağında bir Huri, solunda bir Huri…
Bıktın mı, dilediğin kadar Gılman (Oğlan çocuğu) senin”..
Kuma olarak gelen metresler
Bizimkiler Arap’tan farklı şeyler mi söylüyor?...
Yooo…
Bizimkilerin hayal güçleri daha yüksek olduğu için daha fazla “gaz” veriyorlar…
Peki, o zavallı fukara, eğitimsiz, cahil, teslimiyetçi, bir lokma bir hırkacı Arap Müslümanlar ya da bizdeki yarım ton kömüre oyunu satanları yönetenler ne yapıyorlar?..
Onlar bu dünyada yaşıyorlar cenneti…
Havuzlu villalarda…
Saçları dışarıda örtülü, havuzda açık…
Bedenleri dışarıda manto içinde, içeride mayolu…
Dileyen, çocuklarına “yabancı Dil Öğretmeni” olarak ve hem de imam nikâhı ile “kuma” olarak gelen “metres”ten yabancı dil öğrenmenin zevkini çıkarıyor…
Peki ya fukara?...
O, yaz sıcağında cehennemi bu dünyada yaşıyor…
“Allah’tan kork, kendini ahrete hazırla!” diyen yöneticileriyse klimatize malikânelerinde serin havanın tadını çıkarıyorlar…
Fukara, onların mutlulukları ve refahı için çalışıp, sadece ibadetini kendisi ve ahret için yapmak özgürlüğüne sahipken…
Onlar; bu dünyada şarabın ve Huriye’nin kralından keyif alıyorlar…
Ve sonra…
Bir cami yaptırıp, birkaç da fukaranın karnını doyurarak garibandan daha fazla sevap sahibi olarak ahrette de onlardan önce kapacaklar Hurileri…
Oyunu bir kilo makarna, yarım ton kömüre satan bir halk bütün bunlara o kadar lâyık ki anlatamam…