Köhne sol hortluyor mu?...
Çünkü Bekir Coşkun’un kalemi, esnafın sermayesinden daha değerli, daha kutsaldır… Oysa kendisinin de bir yazar esnafı....
Adnan Berk Okan - İmarlı, çağdaş semtlerin etrafı kaçak ve estetikten nasibini almamış briket binalarla kuşatılırken “Ne yapsın fukaralar?” diyerek o yağmacıları haksız görenler sonradan oralara yerleşen eğitimsiz, İslâm dinini; gelenek - görenek, örf – adet zanneden zavallılarla “göbeğini kaşıyan adam” diye alay ettiler…
Zannettiler ki, büyük şehirlerimiz o fukaralar(!) tarafından işgal edilirse, “sol partilere oy verecekler”…
Zannettiler ki o fukaralar(!) bir sol partiyi tek başına iktidar yapacak…
Onlardan biri (ve belki de birincisi) Bekir Coşkun’dur…
Akıl almaz bir servet düşmanlığı ile zavallı gençlerin kırdıkları camları, indirdikleri çerçeveleri görmezden gelmekte buna karşılık, gençleri durdurmaya çalışan polisi eleştirmektedir…
Fichte demokrasiyi, “Başkalarının özgürlüğü adına kendi özgürlüğünden vazgeçmek” olarak tanımladığında henüz 18. yüzyıldı…
Bekir Coşkun demokrasisi o demokrasiden 300 yıl geride ne yazık ki…
Öyle olmasa, dışarıda polis dayağı yiyenleri koruduğu kadar; camı, çerçevesi o gençler tarafından indirilen, bir aylık geliri tuzla buz edilen esnafı da korurdu…
Ama bunu yapmaz…
Çünkü “küçük esnaf” da olsa onlar “birer işadamıdır” Coşkun’un gözünde…
Servet sahibidir yani…
Çünkü “servet düşmanlığı” Bekir Coşkun’un kanına işlemiştir…
Çünkü Bekir Coşkun’un kalemi, esnafın sermayesinden daha değerli, daha kutsaldır…
Oysa kendisinin de bir yazar esnafı olduğunu unutmaktadır…
Neyse…
Ben size onun yazısının tamamını sunayım da oradan okuyun lütfen…
Dışarıdakiler...
İSTANBUL'da IMF ve Dünya Bankası toplantıları, dışarıda küresel sermayenin sömürüsüne karşı olanların protestosu var... Polis dayak atmakta...
Başbakan kürsüde, "Dışarıdan gelen sese kulak vermeli" dediğinde, dışarıdan sesler geliyor: "Ah..." "Of..." "Vurma..." "Anneciğim anneciğim"
Küresel sıcak paranın son sekiz yılda Türkiye'den götürdüğü kâr sizce ne kadar: 34.8 milyar dolar...
Bunun için ödedikleri vergi: Sıfır...
Aynı salonda, aynı kâğıtla, aynı gün yatırım yapmaya kalkan bir küçük yerli yatırımcının ödediği vergi: Yüzde 15...
Peki, parasını sadece ekmeğe-tuza yatırabilen dar gelirli yoksulun küçük aylığından ödediği dolaylı-dolaysız vergi: Yüzde 45...
Küresel sermayenin Türkiye'deki büyümesi son yedi yılda; yüzde 370...
(Güney Afrika'dan sonra Türkiye dünya ikincisi.) Ve aç...
(Açlık sınırındaki aile sayısı 2.6 milyon, nüfusun yüzde 151...) Küresel sermaye dünyanın her yerinde zenginleşirken, yoksullar daha da yoksullaşıyor.
Ülkesini küresel sermayeye ikram eden Başbakan, içeride uluslararası sermaye ile kucak kucağa "Dışarıdakilere kulak verelim" derken...
Dışarıdakiler in sesi geliyor: "Vurma..." "Dur len..." "Ah..." "Of..."