Kim haklı?.. Demirörenler mi?. Karacanlar mı?..
Demirören Ailesinin, Karacan kardeşlere karşı giriştiği diskalifiye işlemi hem hukuki açıdan,
ADNAN BERK OKAN
Bilhassa bizim medyamızda "en kolay" ve "en kârlı" iş, "güçlüden yana olmak"tır...
En zor olan ise, "haklıdan yana tavır almaktır"...
"Güçlüden yana olmak" akıllı(!) yazarların tercihiyken, "haklıyı savunmak" ise "ahmak” olanlara kalır...
Kabul...
Ben ahmağım...
|
Dikkat!..
Ahmaklıkla ahlâksızlığı birbirine karıştırmayın…
Ve tabii zekâyı da…
Unutmayın…
Dünya, IQ’su Einstein düzeyinde “ahmak”la doludur…
O halde şu andan itibaren bir ahmağın, "haklıdan yana tavır aldığı" bir yazı okuyacaksınız...
Önce "Güçlü" kim? "Haklı" kim?..
En baştan isimlerini koyayım ki açıklamam daha kolay anlaşılsın...
"Güçlü: Baba - oğul Demirören..."
"Haklı: Ağabey - kardeş Karacan..."
Yukarıda tanımlamaya çalıştığım kural medyada halen bozulmadığı için aynen devam ediyor...
Gazetesinden memnun olmayan, maaşında aksama yaşayan, ya da son birkaç yıldır maaşına zam alamayan kimileri; ekonomik gücü yerinde görünen Demirören ailesine "koltuk" çıkıyor...
Tabii ki bu arada ağabey - kardeş Karacan'lara çakmadan de edemiyor...
Yani…
Sadece Demirören ailesine “yağcılık” yapsalar neyse de…
Bir de durduk yerde Karacan kardeşlere çakmaları yok mu, beni “ifrit” ediyor…
Şimdi konuya geleyim.
Demirören’ler neden "güçlü", Karacan'lar niçin "haklı"...
Karacanlar'ı "haksız" bulanların gerekçeleri saçma - sapan olduğu için daha zaten girişte iki kardeş "haklı" oluyor...
Demirörenler ise Karacan ailesinin "Basında deneyimli olduğumuz için para vermek zorunda değiliz" diye açıklanan ama hiç de o kadar sıradan ve sade suyuna tirit bir defîden ibaret olmayan "savunma" ya da "iddialarını" ciddiye almadıkları için hatalılar...
Ancak...
Karacan kardeşlerden daha güçlü ekonomiye sahip oldukları için medyada "doğal müttefikleri”(!) çok...
Karacan kardeşler haklı çünkü...
Dünyanın her Liberal - Kapitalist Demokrasisinde sermaye sadece "Nakit Para"dan ibaret değildir...
Nakdi sermayenin yanında bir de "Aynî Sermaye” vardır ki, nakit paradan başka bir değerdir...
Gayrimenkul olabileceği gibi; patent, telif, şerefiye gibi gayri nakdi haklar da kuruluşta aynen "nakdi sermaye" gibi kabul edilir...
Demirören'lerle Karacan'lar arasındaki sözleşmeyi okumadan ahkâm kesmek; sadece "Basında deneyimli olduğumuz için para vermek zorunda değiliz" açıklamasını temel alıp topa girmek gazetecilik ahlâkıyla bağdaşan bir şey değildir...
|
Demirören Ailesinin, Karacan kardeşlere karşı giriştiği diskalifiye işlemi hem hukuki açıdan, hem yasalar çerçevesinde ve hem de ticari ahlâk anlayışı bakımından "sakat"tır...
Karacanların para ödememek istemesi haklarıdır...
Dedelerinin kurduğu, babalarının yıllarca dimdik ve son derecede "saygın" bir gazete olarak ayakta tuttuğu Milliyet Gazetesi ile ilgili "şerefiye hakkı talepleri" son derecede yasaldır, hukukidir...
Kaldı ki VATAN'la ilgili bir talepleri olduğunu sanmıyorum...
Çünkü VATAN konusunda sözleşmeye de herhangi bir madde konulduğuna ilişkin bilgi sahibi değilim...
Hâsılı...
"Haklı"yı eleştirmek şu anda benim yaptığım gibi çok zordur...
Ama...
Güçlüyü övmek, korumak o kadar kolay ki...
Biliyorum...
Şimdi beni gerçekten seven dostlarımın kimi telefona sarılıp beni arayacak, kimileri ise mesaj atacak:
"Sen adam olmazsın"...
Ben de cevap vereceğim:
"Adam olurum demedim ki…
Her zaman olduğu gibi bu konuda da adam olmayı, güçlü ama haksızların yardakçılarına bırakıyorum…
Sıradan bir insan olarak haklıların yanında yer almayı tercih ediyorum…”