Kim bu medyanın kirli çocuğu?
önce büyük patronun için bir şeyler yaz da; fukaranın, yetimin hakkı olan 6 milyar dolarlık vergi borcunu ödesin!...
ADNAN BERK OKAN
Çetin Altan usta yıllardır, “değerli insan” ile “önemli insan” arasındaki farka dikkat çeker ve ne yazık ki bizim ülkemizde “önemliler, değersiz; değerliler ise önemsiz” olduğu için milletçe patinaj çektiğimizi “ima” eder…
Ben ustanın bu tespitine katkıda bulunmak için şöyle söylüyorum:
“Değersiz önemliler herkesi kıskanırlar; önemsiz değerliler ise kendisinden daha başarılı olanlara gıpta ile bakarlar… Değersiz önemliler, güçlülerin kuyruk sokumunda konuşlanmışken, önemsiz değerliler ise hakkı yenmiş, güçten düşmüş kişilerin yanında yer alırlar”…
Değersiz önemliler, “başarılı” bir işadamı için ”kim bilir kimleri soydu” derken; önemsiz değerliler ise başarılı bir işadamı için “onun kadar başarılı olabilmek için acaba ne yapmalıyım?” diye o kişiye öykünürler…
***
Çocukluğunuzu hatırlayın…
İri yarı, kaba kuvvetli ve yaşça sizden büyük “kötü” ruhlu çocuklar, komşuya verdikleri her zararı sizin üstünüze yıkarlardı…
Diğer çocuklar sizi de aralarına almak istediklerinde size “çamur” atarlar, sizi "mahallenin kötü çocuğu" olarak göstermeye çalışırlardı...
Oysa asıl kötü kendileriydi ama kaba kuvvete sahip oldukları, edepsizlikleriyle herkesi yıldırdıkları için sizi “mahallenin kötü çocuğu” olarak tanıtmayı başarırlardı…
***
Türk medyasında, kaba kuvvet sahibi bu yaşlı çocuklardan ve onların güdümünde çalışan, elinde sapan ile ona buna taş atan “küçük” çocuklardan bol miktarda var…
Bunlar hasettirler…
Başarıya ve başarılıya düşmandırlar…
Kim ki başarmak istiyor; bunlar hemen ortaya çıkar ve başarmak isteyeni “mahallenin kötü çocuğu” olarak karalamaya çalışırlar…
Önlerine konan klavyenin tuşları üzerinde gezinen parmak uçlarından “kin, nefret, intikam, kıskançlık, kişisel çıkar ve kir" akar...
Hele bir de tetikçiliği görev edinmişlerse yandınız…
***
Bunlardan birisi, ekonomi sayfasını yönettiği gazetenin imkânlarını, borsayı maniple etmek için kullanmıştı yıllar önce…
Eşek yüküyle para kazanıp birden ekonomik sınıf atlamıştı…
“Suçüstü” yakalanınca patronu bunu işten kovdu ama yüzü bile kızarmadı…
Çünkü artık kimseye “muhtaç” değildi…
Çünkü elindeki gazetenin gücünü kullanarak zavallı emeklilerin kıdem tazminatlarını yutmuş, kendi cebine aktarmıştı…
Uzun bir aradan sonra, “Yurt dışında yaşıyordum, borsa üzerine eğitim aldım ama sıkıldım, ülkemi özledim” yalanıyla memlekete döndü…
Kendisini işten kovan eski patronunu soyup soğana çeviren ve böylece medya patronu olan yeni sahibinin emriyle (yeni patron da asıl büyük – büyük patronun emriyle) başarmak isteyen insanların önüne takoz olmaya başladı…
***
Örnek mi?..
Hemen:
Bir gazete henüz bir yılını bile doldurmadan, bunun ekonomi sayfasını yönettiği gazeteyi sollayınca, aldığı emir üzerine oturmuş; yeni gazeteyi başarıya taşıyan meslektaşına köşesinden “çamur” atmıştı…
Borsa maniplatörlüğünden sabıkalı, fukara ütücü arkadaşın huyuydu bu…
Daha doğrusu göreviydi…
Başarmak isteyen kişiyi kendi uydurduğu yalanlarıyla, iftiralarıyla karalamak, iş yapacağı kişilerin gözünden düşürmeye çalışmak; başarmak isteyen ve böylece onbinlerce kişiye iş sahası yaratacak işadamına “mahallenin kötü çocuğu” sıfatını yapıştırarak o işadamının başarmasını engellemek; piyasanın, kendisini besleyen tekelci firmaya kalmasına yardımcı olmak…
***
“Medyanın Bu Kirli Çocuğu”nu tanıdınız mı?..
Gençler değilse de orta yaşlılar mutlaka tanıdılar…
Bir şey daha hatırlatayım…
“Medyanın Bu Kirli Çocuğu”nun yemleyicisi, suç işlemeyi alışkanlık haline getirmiş, çökmek üzere olan bir medya patronudur…
Kleptomanlardan farkı şudur:
Kleptomanlar, kendileri gibi varlıklı kişilerin bir şeylerini çalma hastalığına yakalanmışken; “Medyanın Bu Kirli Çocuğu”nun büyük patronu ise vergi kaçırıp, yoksulun mamasını çalma hastasıdır…
***
Kardeşşş…
Ona buna “kötü çocuk” muamelesi çekeceğine önce büyük patronun için bir şeyler yaz da fukaranın, yetimin hakkı olan 6 milyar dolarlık vergi borcunu ödesin!...