Keşke rakipleri Okan Bayülgen'den ders alabilseler...
Keşke diğer program yöneticileri televizyon dünyasındaki rakipleri olarak görmekten vazgeçip Bayülgen'in anlattıklarından ders çıkarabilseler...
Geçtiğimiz aylarda yaptığı evlilik ile ismi bir kez daha gündeme gelen George Clooney'in ilk yönetmenlik denemesi olan "Tehlikeli Aklın İtirafları" filmini izlediyseniz, Hülya Avşar'ın programına konuk olan Okan Bayülgen'in söyledikleri sizin için daha bir dikkat çekici olacaktır.
Siz, nereden çıktı George Clooney ve filmi demeden biz açıklayalım...
2002 yapımı film, sadece Drew Barrymore ve Julia Roberts gibi ünlü yıldızların boy gösterdiği bir film değildi. Aynı zamanda "entelektüel bilgi birikime gerek duymayan yarışma programları"nın yaratıcısı, Chuck Barris'in de hayat hikayesini anlatıyordu.
Türk televizyonlarında bir zamanlar Nurseli İdiz'in sunumuyla bildiğimiz Saklambaç, ya da evlilerin birbirini ne kadar tanıdığını ölçen bugün biraz daha gelişkin bir halini İlker Ayrık'ın sunduğu yarışmaların formatlarını icad eden Chuck Barris, 1984 yılında kendi yazdığı otobiyografisi "Confessions of a Dangerous Mind"da (Tehlikeli Aklın İtirafları), kendisinin vasat bir televizyoncuyken, CIA tarafından suikastçı olarak yetiştirildiğini bu dönemde yaptığı işlerin ilhamının CIA işkencehanelerinde aklına geldiğini anlatıordu.
Bununla da yetinmeyen Barris, toplamda pek çoğu casus olan 33 insanı öldürdüğünü de anlatmıştı.
CIA asla bu iddiaları kabul etmedi ama Berlin, Helsinki gibi soğuk savaş döneminin ajanlarının cirit attığı yerlerde Barris'in yanındaki televizyon ekipleri ile gidip neler yaptığı da tam olarak açıklığa kavuşmadı.
Gelelim tüm bunların Okan Bayülgen ile ilişkisine...
Galatasaray Lisesi'nde okuyan ancak eğitimini Şişli Lisesi'nde tamamlayan; Fransa'ya fotoğrafçılık eğitimi almaya giden, ama önce Hukuk, sonra Ekonomi okuyup, herşeyi bırakıp Türkiye'ye gelince Konservatuar'da Tiyatro eğitimi alan; bununla yetinmeyip Yüksek Lisans yapan; sonuçta Türkiyenin en genç tiyatro yönetmeni ünvanına sahip olan bir isimden söz ediyoruz.
Radyolarda haber spikerliği ve programcılık, Satel TV'de klipler sunuculuğu yapan Bayülgen, 1997 yılında atv ekranlarında gece yarısında yayına başlayan Gece Kuşu adlı farklı programı ile adını Türkiye'ye duyurmuştu. Gece Kuşu'nun ardından late night show tarzını 100 gece süren Televizyon Çocuğu geldi.
İzleyici ve sunucu arasındaki yapmacık samimiyeti ortadan kaldırmak için, telefona bağlanan izleyicilere yönelik agresif tavırları ve "uçurdum seni" diyerek bğalantıya son vermesi, başlangıçta itici bir tavır gibi görülse de, televizyon sistemine yönelik sert bir eleştiri taşıyordu.
Bir süre programlar ile ekranlara gelemeyen Bayülgen bu dönemde bir kaç dizide ve sinema filminde rola aldı, ardından ise Kanal D'de sunduğu Zaga ile canlı yayınlara geri döndü.
Sürekli değişen ekipler, skeçler, jenerikler, dekor, orkestra ve farklı program anlayışı, canlı telefon bağlantıları, içinde barındırdığı beklenmedik tuhaflıkları ve Medya Arkası ile kısa bir dönemin haricinde Cumartesi geceleri yayınlanan Zaga, Türk televizyon hayatındaki uzun soluklu ve yeni bir anlayışın ürünü özgün bir program olarak kendine kemik bir izleyici kitlesi oluşturmuştur.
NTV'de yılbaşı gecesi özel canlı yayınları; 2004′te izleyicilerin de stüdyo konuğu olarak katılabildiği Herkes Bunu Konuşuyor; 2005 yayın döneminde Hakkı Devrim ile beraber sunduğu Televizyon Makinesi; 2006 yılında CNN Türk'te Saba Tümer ile birlikte gündemdeki haberlerin ekrana getirilip bu haberler veya olaylar hakkında konukların ağırlandığı bir program olan Haber Makinası; 2007'de NTV'de Bu Sizi İlgilendiriyor adlı siyasi ağırlıklı program, 2008'de haftanın 4 günü canlı olarak yayınlanan ve gündemi konuklarla birlikte konuşup, izleyicilerin de e-posta ve telefon yoluyla fikir ve sorularını belirtebildiği Okan Bayülgen Sade Vatandaş; 2008'de Disko Kralı; 2009-2010 sezonunda ise cumartesi gecesi yaptığı programına ek olarak pazar ve pazartesi geceleri farklı konuların işlendiği Medya Kralı ve Muhabbet Kralı, 2011 sezonunda ise Kral Çıplak programı; tv8'de haftada 5 gün süren Muhallebi Kralı, Kral Çıplak, Muhabbet Kralı, Medya kralı, Disko Kralı; 2013 yılında Show TV'de kısa süren Muhallebi Kafa, Çıplak Kafa ve Makina Kafa programları ve son olarak da Kasım 2014'de başladığı Dada Dandinista...
Her biri diğerinden dikkat çekici programlar ile Okan Bayülgen'in televizyon işleri bunlar.
İşte tüm bunların arkasındaki akıl yani Okan Bayülgen, Hülya Avşar'ın programında televizyon programlarının arka planını anlattı dün. Karşısındaki Hülya Avşar kendisini bir televizyon programına davet etmemiş de sanki evinde çay içerken sohbet ediyormuş gibi rahat, yaptığı işlerin mutfağında olan biteni ifşa etti. 1997 yılından bu güne ekranlarda konuk ağırlayan Bayülgen, şöyle dedi:
"Konuklara kuliste leblebi bile vermiyoruz. Niye? Cimri olduğumuz için mi? Hayır programa dünyanın parasını harcıyoruz, ne isterlerse getiriyoruz. Hiç bir zaman, kuru pasta, kuru bıdı, kuru fışı falan filan vermiyoruz. Onları ağırlamak derdinde değiliz. (...)
Onlarla beraber program yapmak derdindeyiz. Amerikalılar nasıl yapıyor. 5 dakika çıkıyor, oradaki adam da hazır. Pat küt, ham hum şaralop, bitti. Bitti konu bitti. Adam oraya bir şeyini tanıtmaya gelmiş. Nefis bir şey izledik ikisi beraber harkulade bir şov yaptılar bitti. Ben de bunu istiyorum.
Adam orada oturmuş 45 dakika. Hadi diyoruz git. Ohoooo hemen mi diyor. Nereye geldiniz? Yatıya mı geldin kardeşim.
Ben yakında kahve de vermeyeceğim. Benim işim konuk değil ki onun işini ortaya koymak. Onun kıskançlığı, şımarıklığı, onunla oturur bununla oturmam... Bunlar değil benim işim."
Okan Bayülgen'i sadece yaptığı programlar için değil, tıpkı Chuck Barris gibi yaptığı işin arka planını ifşa edebilme, olan biteni anlatırken, kendisinin neden va nasıl farklı olduğunu da sergileme becerisinden dolayı ne kadar övsek az.
Beğeni var beğenmeyeni var ama Okan Bayülgen, yaptığı işi hakkıyla yapan bir isim ve dünyada olan biteni takip edip, kendini hergün biraz daha geliştirmeye çalışıyor.
Keşke diğer program yöneticileri televizyon dünyasındaki rakipleri olarak görmekten vazgeçip Bayülgen'in anlattıklarından ders çıkarabilseler...
Hülya Avşar: Ne güzel kısa yoldan.
ADAM 45 DAKİKA OTURMUŞ GİT DİYORUZ...
Okan Bayülgen: Ben de bunu istiyorum. Adam orada oturmuş 45 dakika. Hadi diyoruz git. Ohoooo hemen mi diyor. Nereye geldiniz? Yatıya mı geldin kardeşim.