MEDYA KÖŞESİ

Kemal Öztürk'ten dikkat çeken yazı: Ekonomik savaş fırsatçıları

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, savaşlarda vurgun yapmak, fırsatçılık yapmak isteyenler gibi, yaşanan ekonomik savaşta da aynı şeyi yapmak isteyenlerin olduğunu belirtti.

Kemal Öztürk'ten dikkat çeken yazı: Ekonomik savaş fırsatçıları

ABD'nin Türkiye’ye ekonomik savaş açtığını ve kötülük yapmak için uğraştığını söyleyen Kemal Öztürk, durumu fırsata çevirenler olduğuna dikkat çekti.

Yazar piyasada dolaşan olayları köşesinde sıraladı:

Bir yakınım evini tamir ettiriyor. Su tesisatçısı, on gün önce verdiği fiyatı yüzde elli arttırdı. Perdeci, mobilyacı, demirci, duvarcı bir haftada fiyatlarını arttırdılar. Onlar da malzeme fiyatını bahane gösteriyor. Malzemeciler doların artışını. Kimi malzemeciler satışı durdurdu. Simitçi bile susam dolarla alınıyor diye zam yapıyor.Araba almak için anlaşma yapan biri, arabasını almaya gittiğinde aracını alamadı. Teknik malzeme satışlarını durduran, malını stoklayan ve piyasaya göre gereksiz fiyat arttıranlar var.Bazı bankalar normal şekilde parasını çekmek isteyenleri oyalayıp, iki üç gün daha parayı dövizde tutarak para kazanmanın derdinde.

Başkan  Erdoğan ve AK Parti’den nefret edenlerin olduğunu,hükümetin politikalarını eleştirenlerin olduğunu söyleyen yazar "Ancak hazır kriz çıktı, hava puslandı, göz gözü görmüyor, fırsat bu fırsat, bir intikam yumruğu da ben atayım diyenler, ahlaken yozlaşmış müzmin muhaliflerdir." ifadelerini kullandı.

KEMAL ÖZTÜRK'ÜN YAZISI

Adını tam olarak böyle koymak zorundayız: ABD Türkiye’ye ekonomik savaş açtı ve kötülük yapmak için uğraşıyor.

Türkiye’nin ekonomi bakanı, ekonomi programını açıklarken, tam o saatte ABD Başkanı’nın tivit atarak, ülke ekonomisini sarsacak mesajlar yayınlamasını başka türlü açıklayamazsınız. Bu, aleni kötülük yapmak, aleni düşmanca davranmaktır.

Dolayısı ile ekonomimizin sarsılmasının temel nedeni, rasyonel ekonomik sorunlar değil, eko-politik müdahalelerdir.

Bu konuyu hem Cumhurbaşkanı hem de hükümet üyeleri detaylıca anlattı.

Ben başka bir yere dikkat çekmek istiyorum. Savaşlarda vurgun yapmak, fırsatçılık yapmak isteyenler gibi, bu ekonomik savaşta da aynı şeyi yamak isteyenler var.

Sadece para kazanmak için değil, siyasi ve ideolojik kazanç elde etmek isteyenler de bulunuyor. İşte buna dikkat çekmek niyetindeyim.

SUNİ ZAM YAPANLAR, MAL STOKLAYANLAR

Bir yakınım evini tamir ettiriyor. Su tesisatçısı, on gün önce verdiği fiyatı yüzde elli arttırdı. Perdeci, mobilyacı, demirci, duvarcı bir haftada fiyatlarını arttırdılar. Onlar da malzeme fiyatını bahane gösteriyor. Malzemeciler doların artışını. Kimi malzemeciler satışı durdurdu. Simitçi bile susam dolarla alınıyor diye zam yapıyor.

Araba almak için anlaşma yapan biri, arabasını almaya gittiğinde aracını alamadı. Teknik malzeme satışlarını durduran, malını stoklayan ve piyasaya göre gereksiz fiyat arttıranlar var.

Bazı bankalar normal şekilde parasını çekmek isteyenleri oyalayıp, iki üç gün daha parayı dövizde tutarak para kazanmanın derdinde.

Buna benzer çok hikaye dolaşıyor piyasada.

Esnafın dolar artışından mağdur olmasını kimse istemez. Ancak krizi, ekonomik savaşı bahane ederek, kimsenin de fırsatçılık yapmasına izin vermemek lazım. Bunun için de denetim yapmak, piyasa şartlarının normal seyrinde devam etmesini sağlamak gerek.

SİYASİ RANT DERDİNDE OLANLAR

ABD’nin Türkiye’ye karşı başlattığı ekonomik savaşı bahane edip, bunun sebebini Türkiye’nin dış politikasına, hükümet politikasına bağlamak sağlıklı bir yaklaşım değil. Evet bazı dış politika ve ekonomi sorunlarım var. Ancak bu başka bir durum.

ABD’nin dünyada kavga etmediği, tehdit etmediği, sorun yaşamadığı ülke mi kaldı? G8 zirvesindeki kriz, bizimle yaşadığı krizden çok daha büyüktü.

K. Kore-G. Kore arasındaki krizde, güney tarafına ve Japonya’ya tehditle silah satmadı mı? Suudi Arabistan ve körfez ülkelerine tehditle silah satıp, ülke yönetimlerine neredeyse el koymadı mı?

ABD rasyonel dış politika izlemiyor şu anda. Trump aç gözlü bir tüccar, yardımcısı Pence radikal bir Evanjelist olarak dünyayı perişan ediyorlar. Din ve para, ABD dış siyasetinin ve ekonomisinin baş aktörü durumunda.

Bu yüzden ABD Papaz Brunson’u bahane etmeseydi, bu kavgayı başlatmak için kilisenin bekçisini bile bahane edebilirdi. Buradan hükümeti sıkıştırmak, siyaseten de ahlaken de büyük hata.

İNTİKAM PEŞİNDE OLANLAR

Erdoğan ve AK Parti’den nefret edenler var, herkes biliyor bunu. Erdoğan hükümetinin politikalarını eleştirenler de var. Bunu da anlayabiliriz.

Ancak hazır kriz çıktı, hava puslandı, göz gözü görmüyor, fırsat bu fırsat, bir intikam yumruğu da ben atayım diyenler, ahlaken yozlaşmış müzmin muhaliflerdir.

Aynı gemide yaşamıyoruz diyerek, banka hesaplarına el konulacak yalanını uydurarak, sürekli sosyal medyada felaket senaryoları pompalayarak ne amaçlanıyor sizce?

Erdoğan ve AK Parti ile hesaplaşmak isteyenler varsa, er meydanında, yani seçim meydanına çıkar hesaplaşır. Ülke ekonomisinin perişan edilmeye çalışıldığı ortamda, pusu atıp, nefretle intikam almaya çalışmak ahlaksızlıktır.

DUYGULARI VE ÖZVERİYİ İSTİMASMAR ETMEK

Herkes ülkesi için fedakarlık yapmaya hazır. Bu ülkede gidişatın düzelmesi için, iyi niyetle fikir üreten, yol gösteren, açıklama yapan, destek olmaya çalışanlar var. Onları dışlamamak, en küçük eleştirisini ihanet gibi göstermemek lazım.

Hükümet iyi niyetle yapılmış bu açıklamalara kulak tıkayıp, dışlamak yerine, söylediği söze bakıp ona göre davranmalı.

Evet bir mücadelede duygulara hitap etmek, halkı bir araya getirmek için milli duyguları kullanmak olabilir. Ancak bu ekonomik savaşı siyaset üstü tutup, milli mücadelede olduğu gibi, hiçbir ideolojik ve fikri ayrım yapmadan toplumun her katmanını kucaklamak da icap eder.

Hükümetin özellikle siyasal iletişimi çok dikkatli ve güçlü yönetmesi gerekir. Ekonomik savaşın önemli kısmı psikolojiktir. Psikoloji de iletişimden etkilenir. Artık devletin tüm iletişimini tek elden yönetmek için, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kurulduğuna göre, iletişim politikası belirlemek, yönetmek ve uygulamak da buraya düşer.

Bazı zamanlar vardır, söyleyecek sözü yutkunup ertelemek, küskünlüğü, kızgınlığı ötelemek ve ülke için var gücüyle çalışmak gerekir. Böyle bir zamandan geçiyoruz.

Bu hem ülkeyi yönetenler için, hem de bu ülkede yaşayan herkes için geçerli bir kural.

Yorumlar